Qurani Kərimin mənaca tərcüməsi - Qurani Kərimin müxtəsər tərfsiri - kitabının Türk dilinə tərcüməsi.

Səhifənin rəqəmi:close

external-link copy
14 : 28

وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُۥ وَٱسۡتَوَىٰٓ ءَاتَيۡنَٰهُ حُكۡمٗا وَعِلۡمٗاۚ وَكَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ

Bedeninin güçlendiği yaşa ulaşıp gücüne hâkim olunca peygamberlikten önce ona İsrailoğulları'na gönderilen dinleri hakkında anlayış ve ilim verdik. Musa’yı itaat etmesinden ötürü mükâfatlandıracağımız gibi, ihsan sahiplerini de her zaman ve her yerde mükâfatlandıracağız. info
التفاسير:

external-link copy
15 : 28

وَدَخَلَ ٱلۡمَدِينَةَ عَلَىٰ حِينِ غَفۡلَةٖ مِّنۡ أَهۡلِهَا فَوَجَدَ فِيهَا رَجُلَيۡنِ يَقۡتَتِلَانِ هَٰذَا مِن شِيعَتِهِۦ وَهَٰذَا مِنۡ عَدُوِّهِۦۖ فَٱسۡتَغَٰثَهُ ٱلَّذِي مِن شِيعَتِهِۦ عَلَى ٱلَّذِي مِنۡ عَدُوِّهِۦ فَوَكَزَهُۥ مُوسَىٰ فَقَضَىٰ عَلَيۡهِۖ قَالَ هَٰذَا مِنۡ عَمَلِ ٱلشَّيۡطَٰنِۖ إِنَّهُۥ عَدُوّٞ مُّضِلّٞ مُّبِينٞ

Musa -aleyhisselam- insanların evlerinde dinlendikleri vakitte şehre girdi. Orada birbirine düşman olan ve birbiriyle kavga eden iki adam gördü. Biri İsrailoğulları'ndan Musa -aleyhisselam-'ın kavminden, diğeri ise Musa’nın düşmanı Firavun'un kavmi olan Kıptiler'dendi. Kavminden olan kişi, düşmanı olan Kıpti'ye karşı kendisine yardım etmesini istedi. Musa -aleyhisselam- da yumruğuyla Kıpti’ye vurdu. Vurduğu o yumruğun gücü sebebiyle onu öldürüverdi. Sonrasında ise Musa -aleyhisselam- şöyle dedi: "Bu, şeytanın güzel göstermesi ve aldatmasıdır. Şüphesiz şeytan, kendisine tabi olan kimseler için saptıran, düşmanlığı apaçık olandır. Benden hasıl olan bu suç onun düşmanlığı ve beni saptırmak isteyen bir saptırıcı olması sebebiyle meydana gelmiştir." info
التفاسير:

external-link copy
16 : 28

قَالَ رَبِّ إِنِّي ظَلَمۡتُ نَفۡسِي فَٱغۡفِرۡ لِي فَغَفَرَ لَهُۥٓۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ

Musa -aleyhisselam- Rabbine dua edip, ondan sadır olan suçu itiraf ederek şöyle dedi: "Rabbim! Şüphesiz ben bu Kıpti’yi öldürerek kendime zulmettim. Benim günahımı bağışla!” Bunun üzerine Allah Teâlâ Musa -aleyhisselam-’ı bağışladığını beyan etti. Şüphesiz O, kullarından tövbe edeni bağışlar ve onlara merhamet eder. info
التفاسير:

external-link copy
17 : 28

قَالَ رَبِّ بِمَآ أَنۡعَمۡتَ عَلَيَّ فَلَنۡ أَكُونَ ظَهِيرٗا لِّلۡمُجۡرِمِينَ

Sonra Musa -aleyhisselam- hakkında onun şöyle dua ettiğini haber verdi: "Rabbim! Beni nimetlendirdiğin kuvvet, hikmet ve ilimle, asla günahlarında mücrimlere yardım eden birisi olmayacağım." info
التفاسير:

external-link copy
18 : 28

فَأَصۡبَحَ فِي ٱلۡمَدِينَةِ خَآئِفٗا يَتَرَقَّبُ فَإِذَا ٱلَّذِي ٱسۡتَنصَرَهُۥ بِٱلۡأَمۡسِ يَسۡتَصۡرِخُهُۥۚ قَالَ لَهُۥ مُوسَىٰٓ إِنَّكَ لَغَوِيّٞ مُّبِينٞ

Bir Kıpti'yi öldürmesinin ardından, korku içinde neler olacağını gözetleyerek şehirde sabahladı. Bir de baktı ki, daha dün Kıpti düşmanına karşı kendisinden yardım ve destek isteyen kimse, başka bir Kıpti’ye karşı yine ondan yardım istiyordu. Musa -aleyhisselam- ona şöyle dedi: “Şüphesiz sen apaçık bir azgınlık ve sapıklık içindesin.” info
التفاسير:

external-link copy
19 : 28

فَلَمَّآ أَنۡ أَرَادَ أَن يَبۡطِشَ بِٱلَّذِي هُوَ عَدُوّٞ لَّهُمَا قَالَ يَٰمُوسَىٰٓ أَتُرِيدُ أَن تَقۡتُلَنِي كَمَا قَتَلۡتَ نَفۡسَۢا بِٱلۡأَمۡسِۖ إِن تُرِيدُ إِلَّآ أَن تَكُونَ جَبَّارٗا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَمَا تُرِيدُ أَن تَكُونَ مِنَ ٱلۡمُصۡلِحِينَ

Musa -aleyhisselam- kendisine ve İsrailoğulları'ndan olan kişiye düşman olan Kıpti'yi yakalamak istediği zaman, İsrailoğulları'ndan olan kişi; "Şüphesiz sen azgın birisin!" dediğini duyduğu Musa’nın, kendisini yakalamak istediğini zannederek Musa’ya: "Daha dün bir kişiyi öldürdüğün gibi beni de öldürmek mi istiyorsun? Sen, düşman olan kimselerin arasını ıslah eden kimselerden biri değil, ancak yeryüzünde insanları öldüren ve zulmeden zorba bir kimse olmak istiyorsun.” dedi. info
التفاسير:

external-link copy
20 : 28

وَجَآءَ رَجُلٞ مِّنۡ أَقۡصَا ٱلۡمَدِينَةِ يَسۡعَىٰ قَالَ يَٰمُوسَىٰٓ إِنَّ ٱلۡمَلَأَ يَأۡتَمِرُونَ بِكَ لِيَقۡتُلُوكَ فَٱخۡرُجۡ إِنِّي لَكَ مِنَ ٱلنَّٰصِحِينَ

Bu haber yayılınca, şehrin diğer ucundan bir adam, Musa -aleyhisselam-’ın yakalanmasından endişelenerek ona karşı merhametinden hızlıca geliverdi ve şöyle dedi: “Ey Musa! Firavun'un kavminin ileri gelenleri senin öldürülmen için istişare ediyorlar. Çabuk bu ülkeyi terk et! Şüphesiz ben, sana merhamet ederek seni yakalayıp öldürmemeleri için sana nasihat ediyorum." info
التفاسير:

external-link copy
21 : 28

فَخَرَجَ مِنۡهَا خَآئِفٗا يَتَرَقَّبُۖ قَالَ رَبِّ نَجِّنِي مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّٰلِمِينَ

Musa -aleyhisselam- kendisine nasihat eden adamın sözünü yerine getirdi. Korku içinde o ülkeden çıktı ve başına ne geleceğini bekleyerek Rabbine şöyle dua etti: "Rabbim! Beni bu zalim topluluğun elinden kurtar, bana bir kötülükleri dokunmasın." info
التفاسير:
Bu səhifədə olan ayələrdən faydalar:
• الاعتراف بالذنب من آداب الدعاء.
Günahı itiraf etmek, duanın adabındandır. info

• الشكر المحمود هو ما يحمل العبد على طاعة ربه، والبعد عن معصيته.
Övülen şükür, kulu Rabbine itaat etmeye ve günahından uzaklaşmaya sevk eden şükürdür. info

• أهمية المبادرة إلى النصح خاصة إذا ترتب عليه إنقاذ مؤمن من الهلاك.
Bir Müminin helak olmaktan kurtulması söz konusu olduğunda nasihat etmekte acele etmenin önemi ifade edilmiştir. info

• وجوب اتخاذ أسباب النجاة، والالتجاء إلى الله بالدعاء.
Kurtuluş sebepleri edinmenin ve Allah Teâlâ’ya dua ederek sığınmanın farz olduğu belirtilmiştir. info