Tradução dos significados do Nobre Qur’an. - Tradução Turco - Shaaban Britsch

Número de página:close

external-link copy
127 : 2

وَإِذۡ يَرۡفَعُ إِبۡرَٰهِـۧمُ ٱلۡقَوَاعِدَ مِنَ ٱلۡبَيۡتِ وَإِسۡمَٰعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلۡ مِنَّآۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ

İbrahim, İsmail’le birlikte Kâbe’nin temellerini yükseltiyor (ve şöyle dua ediyorlardı): Rabbimiz bizden bu (amelimizi) kabul buyur. Şüphesiz sen işitensin, bilensin. info
التفاسير:

external-link copy
128 : 2

رَبَّنَا وَٱجۡعَلۡنَا مُسۡلِمَيۡنِ لَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَآ أُمَّةٗ مُّسۡلِمَةٗ لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبۡ عَلَيۡنَآۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ

Rabbimiz, bizi sana teslim olan iki kul ve soyumuzdan da sana teslim olan bir ümmet çıkar. Bize ibadet yollarımızı göster ve tevbelerimizi kabul et, zira tevbeleri kabul edip, çokça rahmet eden ancak sensin! info
التفاسير:

external-link copy
129 : 2

رَبَّنَا وَٱبۡعَثۡ فِيهِمۡ رَسُولٗا مِّنۡهُمۡ يَتۡلُواْ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَيُزَكِّيهِمۡۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ

Rabbimiz onlara içlerinden senin ayetlerini onlara okuyan, kitap ve hikmeti öğreten ve onları (şirkten) arındıran bir rasûl gönder. Şüphesiz Aziz ve Hakim olan ancak sensin. info
التفاسير:

external-link copy
130 : 2

وَمَن يَرۡغَبُ عَن مِّلَّةِ إِبۡرَٰهِـۧمَ إِلَّا مَن سَفِهَ نَفۡسَهُۥۚ وَلَقَدِ ٱصۡطَفَيۡنَٰهُ فِي ٱلدُّنۡيَاۖ وَإِنَّهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ لَمِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ

Kendini bilmeyenlerden başka kim İbrahim’in yolundan yüz çevirir? Biz dünyada onu seçmiştik. O, şüphesiz ahirette de salih kimselerdendir. info
التفاسير:

external-link copy
131 : 2

إِذۡ قَالَ لَهُۥ رَبُّهُۥٓ أَسۡلِمۡۖ قَالَ أَسۡلَمۡتُ لِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Rabbi, O’na; “Teslim ol”! dediği zaman: Alemlerin Rabbine teslim oldum, demişti. info
التفاسير:

external-link copy
132 : 2

وَوَصَّىٰ بِهَآ إِبۡرَٰهِـۧمُ بَنِيهِ وَيَعۡقُوبُ يَٰبَنِيَّ إِنَّ ٱللَّهَ ٱصۡطَفَىٰ لَكُمُ ٱلدِّينَ فَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنتُم مُّسۡلِمُونَ

İbrahim, bunu oğullarına da tavsiye etti. Yakup da öyle yaptı (ve onun da oğullarından son dileği şuydu:) Ey oğullarım! Allah sizin için bu dini seçti. Öyleyse, siz de ancak müslüman olarak can verin! info
التفاسير:

external-link copy
133 : 2

أَمۡ كُنتُمۡ شُهَدَآءَ إِذۡ حَضَرَ يَعۡقُوبَ ٱلۡمَوۡتُ إِذۡ قَالَ لِبَنِيهِ مَا تَعۡبُدُونَ مِنۢ بَعۡدِيۖ قَالُواْ نَعۡبُدُ إِلَٰهَكَ وَإِلَٰهَ ءَابَآئِكَ إِبۡرَٰهِـۧمَ وَإِسۡمَٰعِيلَ وَإِسۡحَٰقَ إِلَٰهٗا وَٰحِدٗا وَنَحۡنُ لَهُۥ مُسۡلِمُونَ

Yoksa siz, Yakub’a ölüm yaklaşıp da oğullarına: Ey oğullarım, Benden sonra kime ibadet edeceksiniz? diye sorduğu ve onların da: Senin ilahına, ataların İbrahim’in, İsmail’in, İshak’ın, bir tek ilahına ibadet edeceğiz. Biz O’na teslim olanlarız! dediklerinde, siz onların yanında şahit miydiniz? info
التفاسير:

external-link copy
134 : 2

تِلۡكَ أُمَّةٞ قَدۡ خَلَتۡۖ لَهَا مَا كَسَبَتۡ وَلَكُم مَّا كَسَبۡتُمۡۖ وَلَا تُسۡـَٔلُونَ عَمَّا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ

Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları onlara, sizin kazandığınız da size aittir. Onların yaptıklarından siz sorguya çekilmeyeceksiniz. info
التفاسير: