Vertaling van de betekenissen Edele Qur'an - De Turkse vertaling van de samenvatting van de tafsier van de Heilige Koran

Pagina nummer:close

external-link copy
6 : 22

ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡحَقُّ وَأَنَّهُۥ يُحۡيِ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَأَنَّهُۥ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ

Sizlere zikretmiş olduğumuz bu şeyler -yaratılışınızın başlangıcı ve sizden dünyaya gelenlerin yaratılış evreleri- sizleri yaratan ve kendisi hakkında hiç bir şüphe bulunmayan, tek hak ilah olan Yüce Allah'a iman etmeniz ve O'nun ölüleri dirilteceğini, her şeye kadir olduğunu ve hiçbir şeyin O'nu aciz bırakamayacağını kabul etmeniz içindir. Müşriklerin ibadet ettikleri putlar ise asla böyle değildir. info
التفاسير:

external-link copy
7 : 22

وَأَنَّ ٱلسَّاعَةَ ءَاتِيَةٞ لَّا رَيۡبَ فِيهَا وَأَنَّ ٱللَّهَ يَبۡعَثُ مَن فِي ٱلۡقُبُورِ

Şüphesiz ki kıyamet gelecektir ve gelmesinde hiçbir şüphe yoktur. O halde iman edin. Muhakkak ki Yüce Allah amellerinin karşılığını vermek için ölüleri kabirlerinden diriltecektir. info
التفاسير:

external-link copy
8 : 22

وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُجَٰدِلُ فِي ٱللَّهِ بِغَيۡرِ عِلۡمٖ وَلَا هُدٗى وَلَا كِتَٰبٖ مُّنِيرٖ

Bazı kâfirler kendilerini hakka ulaştıracak ilimleri olmadan, Allah Teâlâ'nın birliği hakkında münakaşa ederler. Onları hakka götürecek ne tebaaları ve ne de Allah katından indirilmiş aydınlatıcı bir kitapları vardır. info
التفاسير:

external-link copy
9 : 22

ثَانِيَ عِطۡفِهِۦ لِيُضِلَّ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِۖ لَهُۥ فِي ٱلدُّنۡيَا خِزۡيٞۖ وَنُذِيقُهُۥ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ عَذَابَ ٱلۡحَرِيقِ

İnsanları imandan ve Yüce Allah'ın dinine girmekten alıkoymak için kibirlenerek boynunu çevirir. Durumu böyle olan kimse kendisini yakalayacak olan ceza ile dünyada zelil olur ve ahirette yakıcı ateşin azabını ona tattırırız. info
التفاسير:

external-link copy
10 : 22

ذَٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتۡ يَدَاكَ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَيۡسَ بِظَلَّٰمٖ لِّلۡعَبِيدِ

Ona şöyle denilir: "Bu tatmış olduğun azap küfür ve masiyetler işleyip onları yüklenmen sebebiyledir. Allah Teâlâ kuluna ancak günahları sebebiyle azap eder." info
التفاسير:

external-link copy
11 : 22

وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَعۡبُدُ ٱللَّهَ عَلَىٰ حَرۡفٖۖ فَإِنۡ أَصَابَهُۥ خَيۡرٌ ٱطۡمَأَنَّ بِهِۦۖ وَإِنۡ أَصَابَتۡهُ فِتۡنَةٌ ٱنقَلَبَ عَلَىٰ وَجۡهِهِۦ خَسِرَ ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةَۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡخُسۡرَانُ ٱلۡمُبِينُ

Bazı insanlar vardır ki şaşkındır, Allah Teâlâ'ya şüphe ile ibadet eder. Eğer kendisine sağlık, zenginlik gibi hayır isabet ederse iman etmeye ve Allah'a ibadet etmeye devam eder. Eğer hastalık, fakirlik gibi bir musibet isabet ederse dininde karamsar olur ve dinden çıkar. Dünyası hüsrana uğramıştır. İçinde bulunduğu küfrü dünyada kendisi için yazılmış olan nasibinden bir şeyi arttırmaz. Karşılaşacağı Allah'ın azabı ile ahireti de hüsrana uğrar. İşte apaçık gerçek hüsran budur. info
التفاسير:

external-link copy
12 : 22

يَدۡعُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُۥ وَمَا لَا يَنفَعُهُۥۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلضَّلَٰلُ ٱلۡبَعِيدُ

Allah'ı bırakıp da karşı geldiği zaman kendisine zarar veremeyecek ve ona itaat ettiği zaman fayda sağlayamayacak olan putlara ibadet ediyor. Putlara yapılan dua ne fayda verir ne de zarar. İşte haktan uzak gerçek sapıklık budur. info
التفاسير:

external-link copy
13 : 22

يَدۡعُواْ لَمَن ضَرُّهُۥٓ أَقۡرَبُ مِن نَّفۡعِهِۦۚ لَبِئۡسَ ٱلۡمَوۡلَىٰ وَلَبِئۡسَ ٱلۡعَشِيرُ

Bu kâfir; zararı kesin, faydası ise olmayan putlara dua edip, ibadet eder. Zararı faydasından daha yakın olan bu ilah ne kötüdür. O, kendisinden yardım talep eden kimse için ne kötü bir yardımcı, arkadaşlık eden kimse için de ne kötü bir arkadaştır. info
التفاسير:

external-link copy
14 : 22

إِنَّ ٱللَّهَ يُدۡخِلُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ جَنَّٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَفۡعَلُ مَا يُرِيدُ

Şüphesiz ki Yüce Allah kendisine iman eden ve salih amelleri işleyenleri saraylarının altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Şüphesiz Yüce Allah rahmet ettiğine rahmeti, cezalandırdığı kimseye cezası ile dilediğini yapar. Kimse Allah -Subhânehu ve Teâlâ-'ya zorla bir şey yaptıramaz. info
التفاسير:

external-link copy
15 : 22

مَن كَانَ يَظُنُّ أَن لَّن يَنصُرَهُ ٱللَّهُ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِ فَلۡيَمۡدُدۡ بِسَبَبٍ إِلَى ٱلسَّمَآءِ ثُمَّ لۡيَقۡطَعۡ فَلۡيَنظُرۡ هَلۡ يُذۡهِبَنَّ كَيۡدُهُۥ مَا يَغِيظُ

Kim Yüce Allah'ın dünyada ve ahirette peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e yardım etmeyeceğini zannediyorsa, evinin tavanına bir ip gersin sonra da yerden kendini keserek o iple kendini assın. Sonra nefsinde hissettiği öfkesi geçmiş mi bir baksın. İnat eden kimse ister razı olsun isterse de razı olmasın Yüce Allah peygamberine yardım edecektir. info
التفاسير:
Voordelen van de verzen op deze pagina:
• أسباب الهداية إما علم يوصل به إلى الحق، أو هادٍ يدلهم إليه، أو كتاب يوثق به يهديهم إليه.
Hakka götüren bir ilim ya da hakka götüren bir rehber yahut hidayete götürecek sağlam bir kitap hidayete ulaşma sebeplerindendir. info

• الكبر خُلُق يمنع من التوفيق للحق.
Kibir, hakka muvaffak olmayı engelleyen bir özelliktir. info

• من عدل الله أنه لا يعاقب إلا على ذنب.
Günah haricinde kulunu cezalandırmaması Allah Teâlâ'nın adaletindendir. info

• الله ناصرٌ نبيَّه ودينه ولو كره الكافرون.
Kâfirler hoşlanmasalar da Yüce Allah dinine ve peygamberine yardım eder. info