ಪವಿತ್ರ ಕುರ್‌ಆನ್ ಅರ್ಥಾನುವಾದ - ಅಲ್-ಮುಖ್ತಸರ್ ಫಿ ತಫ್ಸೀರಿಲ್ ಕುರ್‌ಆನಿಲ್ ಕರೀಮ್ - ತುರ್ಕಿ ಅನುವಾದ

ಪುಟ ಸಂಖ್ಯೆ: 10:2 close

external-link copy
70 : 2

قَالُواْ ٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا هِيَ إِنَّ ٱلۡبَقَرَ تَشَٰبَهَ عَلَيۡنَا وَإِنَّآ إِن شَآءَ ٱللَّهُ لَمُهۡتَدُونَ

Sonra inatlarında devam ederek: Bizim için Rabbine dua et de onun vasfını bize daha açık beyan etsin. Çünkü inekler zikredilen vasıflarda çoktur, aralarından belirtileni bulmakta zorluk çekiyoruz. Şüphesiz ki onlar -Allah dilerse- kesilmesi istenilen ineği kesin buluruz, dediler. info
التفاسير:

external-link copy
71 : 2

قَالَ إِنَّهُۥ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٞ لَّا ذَلُولٞ تُثِيرُ ٱلۡأَرۡضَ وَلَا تَسۡقِي ٱلۡحَرۡثَ مُسَلَّمَةٞ لَّا شِيَةَ فِيهَاۚ قَالُواْ ٱلۡـَٰٔنَ جِئۡتَ بِٱلۡحَقِّۚ فَذَبَحُوهَا وَمَا كَادُواْ يَفۡعَلُونَ

Bunun üzerine Musa onlara: Allah diyor ki; "Bu ineğin özelliği, tarla sürmek veya ekin sulamak için boyunduruk altına alınmamış, kusursuz, sarı renginden başka bir rengi olmayan inektir" dedi. O zaman; "İşte, şimdi tam olarak ineğin ayırt edici özelliğini bildirdin" dediler. Nihayet o ineği kestiler. Tartışma ve inatları sebebiyle az kalsın kesmeyeceklerdi. info
التفاسير:

external-link copy
72 : 2

وَإِذۡ قَتَلۡتُمۡ نَفۡسٗا فَٱدَّٰرَٰءۡتُمۡ فِيهَاۖ وَٱللَّهُ مُخۡرِجٞ مَّا كُنتُمۡ تَكۡتُمُونَ

Sizden birini öldürüp sonra da bundan dolayı birbirinizle itişip kakıştığınız zamanı hatırlayın. Herkes öldürme suçunu reddedip başkasına atıyordu da bundan dolayı münakaşa etmiştiniz. Allah, bu suçsuz kişinin öldürülmesinde gizlediğiniz şeyleri açığa çıkaracaktır. info
التفاسير:

external-link copy
73 : 2

فَقُلۡنَا ٱضۡرِبُوهُ بِبَعۡضِهَاۚ كَذَٰلِكَ يُحۡيِ ٱللَّهُ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَيُرِيكُمۡ ءَايَٰتِهِۦ لَعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ

Size: "Kesmek ile emrolunduğunuz ineğin bir parçasıyla öldürülen adama vurun" dedik. Şüphesiz ki Allah, katilin kim olduğunu haber vermesi için onu böyle diriltecektir. Onlar bunu yaptığında katilinin kim olduğunu haber verdi. Allah, bu ölüyü dirilttiği gibi kıyamet günü ölüleri diriltecektir. Kudretini açıklayan delilleri size gösterecektir. Umulur ki bunları akleder, Allah Teâlâ'ya hakkıyla iman edersiniz. info
التفاسير:

external-link copy
74 : 2

ثُمَّ قَسَتۡ قُلُوبُكُم مِّنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ فَهِيَ كَٱلۡحِجَارَةِ أَوۡ أَشَدُّ قَسۡوَةٗۚ وَإِنَّ مِنَ ٱلۡحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنۡهُ ٱلۡأَنۡهَٰرُۚ وَإِنَّ مِنۡهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخۡرُجُ مِنۡهُ ٱلۡمَآءُۚ وَإِنَّ مِنۡهَا لَمَا يَهۡبِطُ مِنۡ خَشۡيَةِ ٱللَّهِۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ

Bu etkileyici öğüt ve apaçık mucizelerden sonra kalpleriniz katılaştı da taş gibi oldu. Bilakis ondan daha da katı oldu. (Kalpleriniz) içinde bulunduğu halden kesinlikle değişmez. Ancak taşlar değişir ve başkalaşım gösterir. Nitekim öyle taşlar vardır ki, içinden nehirler kaynar, yarılıp içinden yeryüzüne akan pınarlar fışkırır. Bunlardan insanlar, hayvanlar istifade eder. Ve nice taşlar vardır ki, Allah'ın korkusundan dağların tepelerinden yuvarlanır. Ancak kalpleriniz böyle değildir. Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir. Bilakis O, yaptıklarınızdan haberdardır. Yaptıklarınızın karşılığını size verecektir. info
التفاسير:

external-link copy
75 : 2

۞ أَفَتَطۡمَعُونَ أَن يُؤۡمِنُواْ لَكُمۡ وَقَدۡ كَانَ فَرِيقٞ مِّنۡهُمۡ يَسۡمَعُونَ كَلَٰمَ ٱللَّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُۥ مِنۢ بَعۡدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمۡ يَعۡلَمُونَ

-Ey Müminler- Yahudilerin gerçek yüzünü ve inadını anladıktan sonra onların iman edeceklerini ve size icabet edeceklerini mi umuyorsunuz? Onların bir grup âlimi, Tevrat'ta kendilerine indirilen Allah'ın kelamını dinliyor, iyice anlayıp kavradıktan sonra lafzını ve manasını değiştiriyorlardı. Ve onlar işlemiş oldukları suçun büyüklüğünü de biliyorlardı. info
التفاسير:

external-link copy
76 : 2

وَإِذَا لَقُواْ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ قَالُوٓاْ ءَامَنَّا وَإِذَا خَلَا بَعۡضُهُمۡ إِلَىٰ بَعۡضٖ قَالُوٓاْ أَتُحَدِّثُونَهُم بِمَا فَتَحَ ٱللَّهُ عَلَيۡكُمۡ لِيُحَآجُّوكُم بِهِۦ عِندَ رَبِّكُمۡۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ

Yahudilerin hile ve tutarsızlıklarından bir tanesi de; onlardan bazısı Müminlerle karşılaştıklarında Tevrat'ın da şahitlik ettiği gibi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in peygamberliğinin gerçekliğini ve risaletinin doğruluğunu itiraf ediyorlardı. Ancak Yahudiler birbirleriyle baş başa kaldıklarında bu itiraflarından dolayı birbirlerini kınıyorlardı. Çünkü Müslümanlar (Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in) peygamberliğinin gerçekliğini itiraf etmelerini onlara delil olarak sunuyordu. info
التفاسير:
ಈ ಪುಟದಲ್ಲಿರುವ ಶ್ಲೋಕಗಳ ಉಪಯೋಗಗಳು:
• أن بعض قلوب العباد أشد قسوة من الحجارة الصلبة؛ فلا تلين لموعظة، ولا تَرِقُّ لذكرى.
Bazı kulların kalpleri sert taştan daha katıdır. Öğüt ile yumuşamaz, nasihat ile de incelmez. info

• أن الدلائل والبينات - وإن عظمت - لا تنفع إن لم يكن القلب مستسلمًا خاشعًا لله.
Şüphesiz ki delil ve kanıtlar -ne kadar büyük olursa olsun- kalp, Allah'tan korkup teslim olmadığı sürece fayda vermez. info

• كشفت الآيات حقيقة ما انطوت عليه أنفس اليهود، حيث توارثوا الرعونة والخداع والتلاعب بالدين.
Ayetler, Yahudilerin içlerinde gizledikleri şeylerin hakikatini açığa vurmuştur. Öyle ki, Yahudiler boşboğazlığı, düzenbazlığı ve din ile oynamayı miras edinmişlerdir. info