Qurani Kərimin mənaca tərcüməsi - Türk dilinə tərcümə - Dr. Əli Ozuk və başqaları.
Sûretu Abese
1
:
80
عَبَسَ وَتَوَلَّىٰٓ
(Peygamber), ötürü yüzünü ekşitti ve geri döndü.
التفاسير:
2
:
80
أَن جَآءَهُ ٱلۡأَعۡمَىٰ
âmânın kendisine gelmesinden
التفاسير:
3
:
80
وَمَا يُدۡرِيكَ لَعَلَّهُۥ يَزَّكَّىٰٓ
(Rasûlüm! Onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek
التفاسير:
4
:
80
أَوۡ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ ٱلذِّكۡرَىٰٓ
yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
التفاسير:
5
:
80
أَمَّا مَنِ ٱسۡتَغۡنَىٰ
Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince,
التفاسير:
6
:
80
فَأَنتَ لَهُۥ تَصَدَّىٰ
sen ona yöneliyorsun.
التفاسير:
7
:
80
وَمَا عَلَيۡكَ أَلَّا يَزَّكَّىٰ
Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin.
التفاسير:
8
:
80
وَأَمَّا مَن جَآءَكَ يَسۡعَىٰ
Fakat koşarak ve sana gelenle de
التفاسير:
9
:
80
وَهُوَ يَخۡشَىٰ
(Allah'tan) korkarak
التفاسير:
10
:
80
فَأَنتَ عَنۡهُ تَلَهَّىٰ
ilgilenmiyorsun.
التفاسير:
11
:
80
كَلَّآ إِنَّهَا تَذۡكِرَةٞ
Hayır, şüphesiz bunlar (ayetler ), bir öğüttür.
التفاسير:
12
:
80
فَمَن شَآءَ ذَكَرَهُۥ
Dileyen ondan ( Kur'an'dan ) öğüt alır.
التفاسير:
13
:
80
فِي صُحُفٖ مُّكَرَّمَةٖ
Tertemiz kılınmış mukaddes sahifelerde (yazılı)
التفاسير:
14
:
80
مَّرۡفُوعَةٖ مُّطَهَّرَةِۭ
yüce makamlara kaldırılmış,
التفاسير:
15
:
80
بِأَيۡدِي سَفَرَةٖ
katiplerin elleriyle ( yazılıp )
التفاسير:
16
:
80
كِرَامِۭ بَرَرَةٖ
değerli ve itaatkar meleklerin.
التفاسير:
17
:
80
قُتِلَ ٱلۡإِنسَٰنُ مَآ أَكۡفَرَهُۥ
Kahrolası insan! Ne inkârcıdır!
التفاسير:
18
:
80
مِنۡ أَيِّ شَيۡءٍ خَلَقَهُۥ
Allah onu neden yarattı?
التفاسير:
19
:
80
مِن نُّطۡفَةٍ خَلَقَهُۥ فَقَدَّرَهُۥ
Bir nutfeden (spermadan) yarattı da ona şekil verdi.
التفاسير:
20
:
80
ثُمَّ ٱلسَّبِيلَ يَسَّرَهُۥ
Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
التفاسير:
21
:
80
ثُمَّ أَمَاتَهُۥ فَأَقۡبَرَهُۥ
Sonra onun canını aldı ve kabre soktu.
التفاسير:
22
:
80
ثُمَّ إِذَا شَآءَ أَنشَرَهُۥ
Sonra dilediği bir vakitte onu yeniden diriltir.
التفاسير:
23
:
80
كَلَّا لَمَّا يَقۡضِ مَآ أَمَرَهُۥ
Hayır! (İnsan) Allah'ın emrettiğini yapmadı.
التفاسير:
24
:
80
فَلۡيَنظُرِ ٱلۡإِنسَٰنُ إِلَىٰ طَعَامِهِۦٓ
İnsan, yediğine bir baksın!
التفاسير:
25
:
80
أَنَّا صَبَبۡنَا ٱلۡمَآءَ صَبّٗا
Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık.
التفاسير:
26
:
80
ثُمَّ شَقَقۡنَا ٱلۡأَرۡضَ شَقّٗا
Sonra toprağı göz göz yardık da
التفاسير:
27
:
80
فَأَنۢبَتۡنَا فِيهَا حَبّٗا
oradan ekinler bitirdik.
التفاسير:
28
:
80
وَعِنَبٗا وَقَضۡبٗا
Üzüm bağları, sebzeler,
التفاسير:
29
:
80
وَزَيۡتُونٗا وَنَخۡلٗا
zeytin ve hurma ağaçları,
التفاسير:
30
:
80
وَحَدَآئِقَ غُلۡبٗا
iri ve sık ağaçlı bahçeler,
التفاسير:
31
:
80
وَفَٰكِهَةٗ وَأَبّٗا
meyveler ve çayırlar.
التفاسير:
32
:
80
مَّتَٰعٗا لَّكُمۡ وَلِأَنۡعَٰمِكُمۡ
(Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir.
التفاسير:
33
:
80
فَإِذَا جَآءَتِ ٱلصَّآخَّةُ
Kulakları sağır eden o ses geldiğinde,
التفاسير:
34
:
80
يَوۡمَ يَفِرُّ ٱلۡمَرۡءُ مِنۡ أَخِيهِ
İşte o gün kişi kardeşinden kaçar.
التفاسير:
35
:
80
وَأُمِّهِۦ وَأَبِيهِ
Annesinden, babasından,
التفاسير:
36
:
80
وَصَٰحِبَتِهِۦ وَبَنِيهِ
eşinden ve çocuklarından.
التفاسير:
37
:
80
لِكُلِّ ٱمۡرِيٕٖ مِّنۡهُمۡ يَوۡمَئِذٖ شَأۡنٞ يُغۡنِيهِ
O gün, herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır.
التفاسير:
38
:
80
وُجُوهٞ يَوۡمَئِذٖ مُّسۡفِرَةٞ
O gün bir takım yüzler parlak,
التفاسير:
39
:
80
ضَاحِكَةٞ مُّسۡتَبۡشِرَةٞ
güleç ve sevinçlidir.
التفاسير:
40
:
80
وَوُجُوهٞ يَوۡمَئِذٍ عَلَيۡهَا غَبَرَةٞ
Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş,
التفاسير:
41
:
80
تَرۡهَقُهَا قَتَرَةٌ
hüzünden kapkara kesilmiştir.
التفاسير:
42
:
80
أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡكَفَرَةُ ٱلۡفَجَرَةُ
İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.
التفاسير:
