قرآن کریم کے معانی کا ترجمہ - ترکی ترجمہ - شعبان بریچ

صفحہ نمبر:close

external-link copy
87 : 9

رَضُواْ بِأَن يَكُونُواْ مَعَ ٱلۡخَوَالِفِ وَطُبِعَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ فَهُمۡ لَا يَفۡقَهُونَ

Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular. Kalpleri mühürlendi. Onlar (kendileri için iyi olan şeyleri) anlamazlar. info
التفاسير:

external-link copy
88 : 9

لَٰكِنِ ٱلرَّسُولُ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُۥ جَٰهَدُواْ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡۚ وَأُوْلَٰٓئِكَ لَهُمُ ٱلۡخَيۡرَٰتُۖ وَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ

Fakat, Rasûl ve O’nunla birlikte iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler. İşte iyilikler onlarındır. İşte kurtuluşa erenler onlardır. info
التفاسير:

external-link copy
89 : 9

أَعَدَّ ٱللَّهُ لَهُمۡ جَنَّٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ ذَٰلِكَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ

Allah onlara içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük zaferdir. info
التفاسير:

external-link copy
90 : 9

وَجَآءَ ٱلۡمُعَذِّرُونَ مِنَ ٱلۡأَعۡرَابِ لِيُؤۡذَنَ لَهُمۡ وَقَعَدَ ٱلَّذِينَ كَذَبُواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥۚ سَيُصِيبُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنۡهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ

Bedevilerden özür beyan eden kimseler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve Rasûlü’ne yalan söyleyenler öte oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara acı bir azap dokunacaktır. info
التفاسير:

external-link copy
91 : 9

لَّيۡسَ عَلَى ٱلضُّعَفَآءِ وَلَا عَلَى ٱلۡمَرۡضَىٰ وَلَا عَلَى ٱلَّذِينَ لَا يَجِدُونَ مَا يُنفِقُونَ حَرَجٌ إِذَا نَصَحُواْ لِلَّهِ وَرَسُولِهِۦۚ مَا عَلَى ٱلۡمُحۡسِنِينَ مِن سَبِيلٖۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ

Güçsüzlere, hastalara ve sarfedecek bir şeyi bulunmayanlara, Allah ve Rasûlü için (insanlara) nasihat verdikleri takdirde günah yoktur. İyilik edenlere karşı bir yol (sorumluluk) yoktur. Allah çokça bağışlayandır, çokça merhamet edendir. info
التفاسير:

external-link copy
92 : 9

وَلَا عَلَى ٱلَّذِينَ إِذَا مَآ أَتَوۡكَ لِتَحۡمِلَهُمۡ قُلۡتَ لَآ أَجِدُ مَآ أَحۡمِلُكُمۡ عَلَيۡهِ تَوَلَّواْ وَّأَعۡيُنُهُمۡ تَفِيضُ مِنَ ٱلدَّمۡعِ حَزَنًا أَلَّا يَجِدُواْ مَا يُنفِقُونَ

Bindirip (savaşa) götürmen için sana geldiklerinde: "Sizi üzerine bindirip götürecek bir şey bulamıyorum" dediğin zaman, harcayacak bir şey bulamadıkları için üzüntülerinden gözleri yaş dökerek geri dönenlere bir günah yoktur. info
التفاسير:

external-link copy
93 : 9

۞ إِنَّمَا ٱلسَّبِيلُ عَلَى ٱلَّذِينَ يَسۡتَـٔۡذِنُونَكَ وَهُمۡ أَغۡنِيَآءُۚ رَضُواْ بِأَن يَكُونُواْ مَعَ ٱلۡخَوَالِفِ وَطَبَعَ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ فَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ

Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenlerin üzerinedir. Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular. Kalpleri mühürlendi. Onlar (bu yüzden başlarına gelecekleri) bilmezler. info
التفاسير: