Kur'an-ı Kerim meal tercümesi - Türkçe Tercüme - Şaban Piriş
Sûretu Abese
1
:
80
عَبَسَ وَتَوَلَّىٰٓ
(Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü.
التفاسير:
2
:
80
أَن جَآءَهُ ٱلۡأَعۡمَىٰ
Ona gözleri görmeyen kimse geldi diye…
التفاسير:
3
:
80
وَمَا يُدۡرِيكَ لَعَلَّهُۥ يَزَّكَّىٰٓ
Ne bilirsin belki o, arınacaktır.
التفاسير:
4
:
80
أَوۡ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ ٱلذِّكۡرَىٰٓ
Veya öğüt alacak da öğüt ona fayda verecektir.
التفاسير:
5
:
80
أَمَّا مَنِ ٱسۡتَغۡنَىٰ
Ama, kendisini ihtiyaçsız görene.
التفاسير:
6
:
80
فَأَنتَ لَهُۥ تَصَدَّىٰ
Sen, yöneliyorsun ona.
التفاسير:
7
:
80
وَمَا عَلَيۡكَ أَلَّا يَزَّكَّىٰ
Arınmamasından sen sorumlu değilsin!
التفاسير:
8
:
80
وَأَمَّا مَن جَآءَكَ يَسۡعَىٰ
Ama, sana koşarak gelen,
التفاسير:
9
:
80
وَهُوَ يَخۡشَىٰ
Ve korkarak.
التفاسير:
10
:
80
فَأَنتَ عَنۡهُ تَلَهَّىٰ
Sen ise ilgilenmiyorsun.
التفاسير:
11
:
80
كَلَّآ إِنَّهَا تَذۡكِرَةٞ
Hayır! (Şunu iyi bil ki) şüphesiz bu bir öğüttür.
التفاسير:
12
:
80
فَمَن شَآءَ ذَكَرَهُۥ
Dileyen kimse düşünüp, öğüt alır.
التفاسير:
13
:
80
فِي صُحُفٖ مُّكَرَّمَةٖ
Şerefli sahifelerde.
التفاسير:
14
:
80
مَّرۡفُوعَةٖ مُّطَهَّرَةِۭ
Yükseltilmiş ve tertemiz.
التفاسير:
15
:
80
بِأَيۡدِي سَفَرَةٖ
Elçilerin ellerinde.
التفاسير:
16
:
80
كِرَامِۭ بَرَرَةٖ
Şerefli ve tertemiz/itaatkar.
التفاسير:
17
:
80
قُتِلَ ٱلۡإِنسَٰنُ مَآ أَكۡفَرَهُۥ
Kahrolası (kâfir) insan ne de çok kâfirdir!
التفاسير:
18
:
80
مِنۡ أَيِّ شَيۡءٍ خَلَقَهُۥ
Allah, onu hangi şeyden yarattı?
التفاسير:
19
:
80
مِن نُّطۡفَةٍ خَلَقَهُۥ فَقَدَّرَهُۥ
Bir sperm damlasından onu yaratıp, (aşamalardan geçirerek) biçime koydu.
التفاسير:
20
:
80
ثُمَّ ٱلسَّبِيلَ يَسَّرَهُۥ
Sonra da ona yolu kolaylaştırdı.
التفاسير:
21
:
80
ثُمَّ أَمَاتَهُۥ فَأَقۡبَرَهُۥ
Sonra onu öldürüp kabre koydu.
التفاسير:
22
:
80
ثُمَّ إِذَا شَآءَ أَنشَرَهُۥ
Sonra, onu dilediği zaman yeniden diriltecek.
التفاسير:
23
:
80
كَلَّا لَمَّا يَقۡضِ مَآ أَمَرَهُۥ
Hayır! Buna rağmen henüz onun emrini yerine getirmedi.
التفاسير:
24
:
80
فَلۡيَنظُرِ ٱلۡإِنسَٰنُ إِلَىٰ طَعَامِهِۦٓ
İnsan yemeğine bir baksın.
التفاسير:
25
:
80
أَنَّا صَبَبۡنَا ٱلۡمَآءَ صَبّٗا
Ki, biz suyu döktükçe döktük.
التفاسير:
26
:
80
ثُمَّ شَقَقۡنَا ٱلۡأَرۡضَ شَقّٗا
Sonra yeri yardıkça yardık.
التفاسير:
27
:
80
فَأَنۢبَتۡنَا فِيهَا حَبّٗا
Ve orada taneler bitirdik.
التفاسير:
28
:
80
وَعِنَبٗا وَقَضۡبٗا
Üzümler, yoncalar.
التفاسير:
29
:
80
وَزَيۡتُونٗا وَنَخۡلٗا
Zeytinler, hurmalar.
التفاسير:
30
:
80
وَحَدَآئِقَ غُلۡبٗا
İri ağaçlı bahçeler.
التفاسير:
31
:
80
وَفَٰكِهَةٗ وَأَبّٗا
Meyveler ve otlaklar.
التفاسير:
32
:
80
مَّتَٰعٗا لَّكُمۡ وَلِأَنۡعَٰمِكُمۡ
Sizin ve hayvanlarınız için bir meta olarak.
التفاسير:
33
:
80
فَإِذَا جَآءَتِ ٱلصَّآخَّةُ
O büyük gürültü geldiği zaman,
التفاسير:
34
:
80
يَوۡمَ يَفِرُّ ٱلۡمَرۡءُ مِنۡ أَخِيهِ
O gün kişi kardeşinden kaçar.
التفاسير:
35
:
80
وَأُمِّهِۦ وَأَبِيهِ
Anasından, babasından.
التفاسير:
36
:
80
وَصَٰحِبَتِهِۦ وَبَنِيهِ
Eşinden ve evladından.
التفاسير:
37
:
80
لِكُلِّ ٱمۡرِيٕٖ مِّنۡهُمۡ يَوۡمَئِذٖ شَأۡنٞ يُغۡنِيهِ
O gün herkes için kendine yetecek bir işi vardır.
التفاسير:
38
:
80
وُجُوهٞ يَوۡمَئِذٖ مُّسۡفِرَةٞ
Yüzler vardır o gün apaydınlık.
التفاسير:
39
:
80
ضَاحِكَةٞ مُّسۡتَبۡشِرَةٞ
Güleç ve neşeli.
التفاسير:
40
:
80
وَوُجُوهٞ يَوۡمَئِذٍ عَلَيۡهَا غَبَرَةٞ
Yüzler vardır o gün, üzeri tozlu.
التفاسير:
41
:
80
تَرۡهَقُهَا قَتَرَةٌ
Karartı bürümüş.
التفاسير:
42
:
80
أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡكَفَرَةُ ٱلۡفَجَرَةُ
İşte onlar, kâfirler ve facirler onlardır.
التفاسير:
