அல்குர்ஆன் மொழிபெயர்ப்பு - அரபு மொழி- அல்முக்தஸர் பீ தப்ஸீரில் குர்ஆனில் கரீமுக்கான துருக்கி மொழிபெயர்ப்பு

பக்க எண்:close

external-link copy
125 : 6

فَمَن يُرِدِ ٱللَّهُ أَن يَهۡدِيَهُۥ يَشۡرَحۡ صَدۡرَهُۥ لِلۡإِسۡلَٰمِۖ وَمَن يُرِدۡ أَن يُضِلَّهُۥ يَجۡعَلۡ صَدۡرَهُۥ ضَيِّقًا حَرَجٗا كَأَنَّمَا يَصَّعَّدُ فِي ٱلسَّمَآءِۚ كَذَٰلِكَ يَجۡعَلُ ٱللَّهُ ٱلرِّجۡسَ عَلَى ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ

Yüce Allah, kimi hidayet yoluna muvaffak kılmak isterse onun kalbini açar ve İslam’ı kabul etmeye hazırlar. Kimi de yardımsız bırakıp onu hidayete muvaffak kılmak istemezse, onun kalbine hakkı kabul etmesin diye şiddetli bir sıkıntı verir ki, gökyüzüne yükselirken bunu yapmaktan nasıl aciz kalıyorsa; hakkında kalbine girmesi aynı böyle imkansız olur. Allah, sapık kimseyi bu sıkıntılı duruma soktuğu gibi iman etmeyen kimselerin üzerine de azap indirir. info
التفاسير:

external-link copy
126 : 6

وَهَٰذَا صِرَٰطُ رَبِّكَ مُسۡتَقِيمٗاۗ قَدۡ فَصَّلۡنَا ٱلۡأٓيَٰتِ لِقَوۡمٖ يَذَّكَّرُونَ

-Ey Peygamber!- Sana şeriat kıldığımız bu din, üzerinde hiçbir eğriliğin bulunmadığı Allah’ın dosdoğru yoludur. Bizler, Allah’ın katından gelenleri bir anlayış, ve kavrayış sahibi olan kimselerin anlaması için ayetleri böylece etraflıca açıkladık. info
التفاسير:

external-link copy
127 : 6

۞ لَهُمۡ دَارُ ٱلسَّلَٰمِ عِندَ رَبِّهِمۡۖ وَهُوَ وَلِيُّهُم بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ

Onlar için, içinde bütün kötülüklerden esenlikte oldukları bir yurt, yani cennet vardır. Allah, yaptıkları salih amellere karşılık olarak onlara yardım eder ve onları destekler. info
التفاسير:

external-link copy
128 : 6

وَيَوۡمَ يَحۡشُرُهُمۡ جَمِيعٗا يَٰمَعۡشَرَ ٱلۡجِنِّ قَدِ ٱسۡتَكۡثَرۡتُم مِّنَ ٱلۡإِنسِۖ وَقَالَ أَوۡلِيَآؤُهُم مِّنَ ٱلۡإِنسِ رَبَّنَا ٱسۡتَمۡتَعَ بَعۡضُنَا بِبَعۡضٖ وَبَلَغۡنَآ أَجَلَنَا ٱلَّذِيٓ أَجَّلۡتَ لَنَاۚ قَالَ ٱلنَّارُ مَثۡوَىٰكُمۡ خَٰلِدِينَ فِيهَآ إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُۚ إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ عَلِيمٞ

-Ey Resul!- Allah’ın insanları ve cinleri bir araya topladığı o günü hatırla. Sonra Allah onlara şöyle buyurur: "Ey cinler topluluğu! İnsanları ziyadesiyle saptırdınız ve onları Allah’ın yolundan alı koydunuz.” İnsanlar arasından onlara tabi olanlar Rablerine cevap olarak şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizden her birimiz arkadaşından faydalandı. Cinler, insanların kendisine itaat etmesinden faydalandı, insan ise arzularını yerine getirerek faydalandı. Sonunda ise bizler için belirlediğin sürenin sonuna ulaştık. İşte bu kıyamet günüdür. Bunun üzerine Yüce Allah şöyle buyurur: "Cehennem ateşi, sonsuza kadar ebedî olarak kalacağınız yerdir. Allah'ın, onları kabirlerinden diriltmesi ile cehenneme ulaşana kadarki belirlediği vakit bunun dışındadır. İşte bu, Allah’ın ebedî cehenneme atılmalarından istisna kıldığı süredir. -Ey Resul!- Muhakkak Rabbin, takdirinde ve düzeninde hikmet sahibidir, kullarının hangisinin azaba müstahak olduğunu en iyi bilen de O’dur. info
التفاسير:

external-link copy
129 : 6

وَكَذَٰلِكَ نُوَلِّي بَعۡضَ ٱلظَّٰلِمِينَ بَعۡضَۢا بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ

Azılı cinleri bazı insanlara gönderdik ve onları yoldan çıkarsınlar diye musallat ettik. Aynı şekilde işlemiş olduğu günahlara karşılık her zalime, onu kötülüklere teşvik edip, kışkırtan, iyi işlerden uzaklaştırıp, el çektiren başka bir zalim musallat ederiz. info
التفاسير:

external-link copy
130 : 6

يَٰمَعۡشَرَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ أَلَمۡ يَأۡتِكُمۡ رُسُلٞ مِّنكُمۡ يَقُصُّونَ عَلَيۡكُمۡ ءَايَٰتِي وَيُنذِرُونَكُمۡ لِقَآءَ يَوۡمِكُمۡ هَٰذَاۚ قَالُواْ شَهِدۡنَا عَلَىٰٓ أَنفُسِنَاۖ وَغَرَّتۡهُمُ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَا وَشَهِدُواْ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمۡ أَنَّهُمۡ كَانُواْ كَٰفِرِينَ

Kıyamet günü onlara: "Ey insanlar ve cinler topluluğu! Sizlere kendi türünüzden - insanlardan olan- Allah’ın kendilerine indirdiklerini okuyan ve sizi içinde bulunduğunuz bu kıyamet günü ile korkutan peygamberler gelmedi mi?” deriz. Onlar da: "Elbette geldi. Bu gün kendi nefislerimiz aleyhine senin peygamberlerinin bize tebliğ ettiğini de kabul ederiz, bu günle karşılaşma hakkında uyardıklarını da kabul ederiz. Fakat biz senin peygamberlerini de yalanladık, karşı karşıya kalacağımız bu günü de yalanladık.” derler. Dünya hayatı, içinde olan geçici süsleri, güzellikleri ve nimetleriyle onları aldatmıştır. Onlar da dünyada Allah'a ve resulüne iman etmede kâfir olduklarını kendi aleyhlerine kabul ettiler. Oysa vaktinin geçmiş olması sebebiyle, onların bu ikrarı ve imanı onlara bir fayda vermez. info
التفاسير:
இப்பக்கத்தின் வசனங்களிலுள்ள பயன்கள்:
• سُنَّة الله في الضلال والهداية أنهما من عنده تعالى، أي بخلقه وإيجاده، وهما من فعل العبد باختياره بعد مشيئة الله.
Sapıklık ve hidayet konusunda Yüce Allah’ın sünneti, yaratılması ve var edilmesi ile her ikisinin de Allah’ın katından olmasıdır. Bu ikisi de Allah’ın dilemesinin ardından, onlardan birini tercih etmesiyle kulun fiilidir. info

• ولاية الله للمؤمنين بحسب أعمالهم الصالحة، فكلما زادت أعمالهم الصالحة زادت ولايته لهم والعكس.
Allah’ın Müminlere olan velayeti onların salih amellerine göredir. Kulun salih amelleri ne kadar artarsa, Allah’ın ona olan velayeti de o kadar artar. Ne kadar azalırsa da, velayeti o kadar azalır. info

• من سُنَّة الله أن يولي كل ظالم ظالمًا مثله، يدفعه إلى الشر ويحثه عليه، ويزهِّده في الخير وينفِّره عنه.
Her zalime kendisi gibi, onu kötülüklere sürükleyen ve teşvik eden, hayırlı işlerden el çektirip, uzaklaştıran bir başka zalimi dost kılması, Yüce Allah’ın bir sünnetidir. info