Tradução dos significados do Nobre Qur’an. - Tradução turca duma breve interpretação do nobre Alcorão.

Número de página: 172:151 close

external-link copy
171 : 7

۞ وَإِذۡ نَتَقۡنَا ٱلۡجَبَلَ فَوۡقَهُمۡ كَأَنَّهُۥ ظُلَّةٞ وَظَنُّوٓاْ أَنَّهُۥ وَاقِعُۢ بِهِمۡ خُذُواْ مَآ ءَاتَيۡنَٰكُم بِقُوَّةٖ وَٱذۡكُرُواْ مَا فِيهِ لَعَلَّكُمۡ تَتَّقُونَ

-Ey Muhammed!- Hani İsrailoğulları Tevrat'ın içindekileri kabul etmekten imtina ettiklerinde dağı yerinden söküp üzerlerine kaldırmıştık. Dağ sanki başlarının üzerinde onları gölgelendiren bulut gibi oldu da üzerlerine kesin düşeceğini yakinen anladılar. Onlara denildi ki: "Size verdiğimizi ciddi olarak, gayretle ve kesin kararlılıkla alınız. Yüce Allah'ın sizin için din olarak belirlediği hükümleri hatırlayın ve unutmayın. Eğer bunları yerine getirirseniz umulur ki Allah'tan sakınırsınız." info
التفاسير:

external-link copy
172 : 7

وَإِذۡ أَخَذَ رَبُّكَ مِنۢ بَنِيٓ ءَادَمَ مِن ظُهُورِهِمۡ ذُرِّيَّتَهُمۡ وَأَشۡهَدَهُمۡ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمۡ أَلَسۡتُ بِرَبِّكُمۡۖ قَالُواْ بَلَىٰ شَهِدۡنَآۚ أَن تَقُولُواْ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ إِنَّا كُنَّا عَنۡ هَٰذَا غَٰفِلِينَ

-Ey Muhammed!- Hani Rabbin Âdemoğulları'ndan, onların sulblerinden zürriyetlerini çıkarmış ve Rableri olduğunu kabul ettirerek rububiyetinin ispatını fıtratlarına koymuş ve onlara şöyle buyurmuştu: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" Onların hepsi: "Evet, sen bizim Rabbimizsin." dediler. Ardından onlara şöyle buyurmuştur: "Lakin bu sizin imtihanınızdır. Sizden bu sözü aldık ve kıyamet gününde sırf sizin üzerinizdeki Allah'ın bu hüccetini inkâr etmemeniz ve bundan haberinizin olmadığını söylememeniz içindir." info
التفاسير:

external-link copy
173 : 7

أَوۡ تَقُولُوٓاْ إِنَّمَآ أَشۡرَكَ ءَابَآؤُنَا مِن قَبۡلُ وَكُنَّا ذُرِّيَّةٗ مِّنۢ بَعۡدِهِمۡۖ أَفَتُهۡلِكُنَا بِمَا فَعَلَ ٱلۡمُبۡطِلُونَ

Veyahut Allah’a şirk koşarak ahdi bozanların babalarınız olduğunu, sizlerin de babalarınızı bulduğunuz şirk üzerine onları taklit ettiğinizi hüccet getirerek ‘’Ey Rabbimiz! Allah’a şirk koşarak amellerini iptal etmiş olan babalarımızın yaptıkları sebebiyle bizleri cezalandırıp azap mı edeceksin? Cehaletimiz ve babalarımızı taklit etmemiz sebebiyle bizim bir günahımız yoktur.’’ dememeniz içindir. info
التفاسير:

external-link copy
174 : 7

وَكَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ ٱلۡأٓيَٰتِ وَلَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ

Yalanlayan ümmetlerin gidişatları ile ilgili ayetleri açıkladığımız gibi, bunlara da açıklıyoruz. Umulur ki daha önceden Allah'a vermiş oldukları sözde olduğu gibi üzerinde bulundukları şirkten yalnız Allah'ın tevhidine ve ibadetine dönerler. info
التفاسير:

external-link copy
175 : 7

وَٱتۡلُ عَلَيۡهِمۡ نَبَأَ ٱلَّذِيٓ ءَاتَيۡنَٰهُ ءَايَٰتِنَا فَٱنسَلَخَ مِنۡهَا فَأَتۡبَعَهُ ٱلشَّيۡطَٰنُ فَكَانَ مِنَ ٱلۡغَاوِينَ

-Ey Resul!- İsrailoğulları'na kendisine ayetlerimizi verdiğimiz, onları öğrenip delalet ettiği hakkı anlayan, ancak bununla amel etmeyen adamın haberini oku. Bilakis bu adam onları terk edip sıyrılıp çıkmıştı. Bunun üzerine şeytan da onun peşine takılmış ve onun arkadaşı olmuştu. Böylece hidayete ermiş, kurtulan kimselerden iken helake uğramış sapıklardan oldu. info
التفاسير:

external-link copy
176 : 7

وَلَوۡ شِئۡنَا لَرَفَعۡنَٰهُ بِهَا وَلَٰكِنَّهُۥٓ أَخۡلَدَ إِلَى ٱلۡأَرۡضِ وَٱتَّبَعَ هَوَىٰهُۚ فَمَثَلُهُۥ كَمَثَلِ ٱلۡكَلۡبِ إِن تَحۡمِلۡ عَلَيۡهِ يَلۡهَثۡ أَوۡ تَتۡرُكۡهُ يَلۡهَثۚ ذَّٰلِكَ مَثَلُ ٱلۡقَوۡمِ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَاۚ فَٱقۡصُصِ ٱلۡقَصَصَ لَعَلَّهُمۡ يَتَفَكَّرُونَ

Eğer onun bu ayetlerden faydalanmasını dileseydik onu yükseltirdik ve bu ayetlerle amel etmeye muvaffak kılardık. Böylece dünyada ve ahirette yükselirdi. Fakat o dünyasını ahiretine tercih ederek dünyanın şehvetlerine, nefsinin arzuladığı batıl olan şeylere kapılmıştı. Dünyaya olan aşırı hırsı tıpkı köpeğin durumuna benzer. Zira bütün hallerde dilini çıkartıp solur. Üstüne varsan da uzanmış halde bıraksan da solumaya devam eder. Zikredilen bu örnek, ayetlerimizi yalanlayarak sapıtan kavmin misalidir. Ey Resul! Onlara bu kıssayı anlat. Umulur ki düşünüp ayetlerimizi yalanlamaktan ve sapıklıktan vazgeçerler. info
التفاسير:

external-link copy
177 : 7

سَآءَ مَثَلًا ٱلۡقَوۡمُ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَأَنفُسَهُمۡ كَانُواْ يَظۡلِمُونَ

Ayetlerimizi ve burhanlarımızı yalanlayan ve onları tasdik etmeyen bir kavmin durumu ne kötüdür. Onlar kendi nefislerini helak edici davranışlara sürükleyerek zulmetmiş olurlar. info
التفاسير:

external-link copy
178 : 7

مَن يَهۡدِ ٱللَّهُ فَهُوَ ٱلۡمُهۡتَدِيۖ وَمَن يُضۡلِلۡ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ

Allah kimi dosdoğru yolun hidayetine muvaffak ederse, o gerçekten hidayete ermiş olandır ve kimi de dosdoğru yoldan uzaklaştırırsa; işte onlar kendi nefisleri ve aileleri kıyamet gününde ziyana uğrayanların ta kendileridir. Dikkat edin! O apaçık hüsranın ta kendisidir. info
التفاسير:
Das notas do versículo nesta página:
• المقصود من إنزال الكتب السماوية العمل بمقتضاها لا تلاوتها باللسان وترتيلها فقط، فإن ذلك نَبْذ لها.
Semavi kitapların indirilmesindeki maksat, onlarla gerektiği gibi amel etmektir. Sadece dil ile makamlı okumak değildir. Zira böyle yapmak kuşkusuz onu terk etmek anlamına gelir. info

• أن الله خلق في الإنسان من وقت تكوينه إدراك أدلة الوحدانية، فإذا كانت فطرته سليمة، ولم يدخل عليها ما يفسدها أدرك هذه الأدلة، وعمل بمقتضاها.
Şüphesiz Yüce Allah, insanı yarattığı zaman insanda kendi birliğine dair delilleri anlayıp, idrak etme kabiliyetini de yaratmıştır. Şayet insan selim bir fıtrata sahip olur ve onu bozacak şeyleri bulaştırmaz ise bu delilleri anlayıp, idrak eder ve gereğince amel işler. info

• في الآيات عبرة للموفَّقين للعمل بآيات القرآن؛ ليعلموا فضل الله عليهم في توفيقهم للعمل بها؛ لتزكو نفوسهم.
Kur'an ayetleriyle amel etmeye muvaffak olanlar için ayetlerde ibret vardır. Bu sayede nefislerinin arınması ve Yüce Allah'ın kendilerine amel etmeye muvaffak kılmasını iyice bilip, anlarlar. info

• في الآيات تلقين للمسلمين للتوجه إلى الله تعالى بطلب الهداية منه والعصمة من مزالق الضلال.
Ayetlerde Müslümanlara, hidayet talep etmek ve sapıklığın tehlikelerinden korunmak için Yüce Allah'a yönelmeleri telkin edilmiştir. info