ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫

ߞߐߜߍ ߝߙߍߕߍ:close

external-link copy
62 : 8

وَإِن يُرِيدُوٓاْ أَن يَخۡدَعُوكَ فَإِنَّ حَسۡبَكَ ٱللَّهُۚ هُوَ ٱلَّذِيٓ أَيَّدَكَ بِنَصۡرِهِۦ وَبِٱلۡمُؤۡمِنِينَ

-Ey Peygamber!- Eğer sana karşı savaşmak niyeti ile hazırlık yaparak seni aldatmak için barışa ve seninle savaşmamaya yönelecek olurlarsa onların tuzaklarına ve aldatmalarına karşı Yüce Allah sana yeter. O, yardımı ile seni destekledi. Muhacir ve ensardan olan Müminlerin yardımı ile de seni destekleyendir. info
التفاسير:

external-link copy
63 : 8

وَأَلَّفَ بَيۡنَ قُلُوبِهِمۡۚ لَوۡ أَنفَقۡتَ مَا فِي ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعٗا مَّآ أَلَّفۡتَ بَيۡنَ قُلُوبِهِمۡ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ أَلَّفَ بَيۡنَهُمۡۚ إِنَّهُۥ عَزِيزٌ حَكِيمٞ

Allah Teâlâ, sana yardım eden Müminlerin kalplerinin arasını ayrıyken birleştirdi (kaynaştırdı). Eğer sen, yeryüzünde bulunan malların tamamını onların dağınık olan kalplerinin arasını birleştirmek için sarf etmiş olsaydın onların arasını birleştiremezdin. Fakat yalnız başına Yüce Allah, onların arasını birleştirdi. Şüphesiz O, mülkünde üstün ve galip olandır. Hiç kimse O'na galip gelemez. O; düzeninde, dininde ve takdirinde hikmet sahibidir. info
التفاسير:

external-link copy
64 : 8

يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ حَسۡبُكَ ٱللَّهُ وَمَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ

Ey Peygamber! Düşmanlarının kötülüklerine karşı Yüce Allah sana yeter. Senin beraberinde olan Müminlere de yeter. O halde Yüce Allah'a güven ve O'na dayan. info
التفاسير:

external-link copy
65 : 8

يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ حَرِّضِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ عَلَى ٱلۡقِتَالِۚ إِن يَكُن مِّنكُمۡ عِشۡرُونَ صَٰبِرُونَ يَغۡلِبُواْ مِاْئَتَيۡنِۚ وَإِن يَكُن مِّنكُم مِّاْئَةٞ يَغۡلِبُوٓاْ أَلۡفٗا مِّنَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِأَنَّهُمۡ قَوۡمٞ لَّا يَفۡقَهُونَ

Ey Peygamber! Müminleri savaşa yüreklendir/özendir. Ve niyetlerini kuvvetlendirip arzularını arttıran şeylere teşvik et. -Ey Müminler!- Eğer sizden kâfirlere karşı savaşmak hususunda sabırlı olacak yirmi kişi bulunursa, kâfirlerden iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer sizden sabreden yüz kişi bulunursa, bunlar, kâfir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Şüphesiz ki kâfirlerin bu durumu; Allah Teâlâ'nın dostlarına yardım etmesine dair sünnetini anlamayan bir topluluk olmaları sebebiyledir. Onlar; savaşmak ile amaçlanan şeyin ne olduğunu idrak edemezler. Zira onlar dünyada üstün olmak için savaşırlar. info
التفاسير:

external-link copy
66 : 8

ٱلۡـَٰٔنَ خَفَّفَ ٱللَّهُ عَنكُمۡ وَعَلِمَ أَنَّ فِيكُمۡ ضَعۡفٗاۚ فَإِن يَكُن مِّنكُم مِّاْئَةٞ صَابِرَةٞ يَغۡلِبُواْ مِاْئَتَيۡنِۚ وَإِن يَكُن مِّنكُمۡ أَلۡفٞ يَغۡلِبُوٓاْ أَلۡفَيۡنِ بِإِذۡنِ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ مَعَ ٱلصَّٰبِرِينَ

-Ey Müminler!- Allah Teâlâ, sizde zayıflık olduğunu bildiğinden dolayı kendisinden bir lütuf olarak sizin yükünüzü hafifletti. O, sizden birinin on kâfirin önünde durması yerine iki kâfirin önünde durmasını gerekli kıldı. O halde sizden kâfirlere karşı savaşmak için sabırlı yüz kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Ve eğer sizden bin kişi olursa, Allah'ın izniyle kâfirlerden iki bin kişiye galip gelirler. Yüce Allah, desteği ve yardımıyla Müminlerden sabredenlerle beraberdir. info
التفاسير:

external-link copy
67 : 8

مَا كَانَ لِنَبِيٍّ أَن يَكُونَ لَهُۥٓ أَسۡرَىٰ حَتَّىٰ يُثۡخِنَ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ تُرِيدُونَ عَرَضَ ٱلدُّنۡيَا وَٱللَّهُ يُرِيدُ ٱلۡأٓخِرَةَۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٞ

Kendisiyle savaşan kâfirleri çokça öldürmedikçe hiçbir peygamberin esir alması doğru değildir. Bu da, onların kalplerine korku verip tekrar sizinle savaşmaya dönmemeleri içindir. -Ey Müminler!- Sizler Bedir'de esirler alarak fidye elde etmek istiyorsunuz. (Siz geçici dünya malını istiyorsunuz) Hâlbuki Allah, sizin için dine yardım etmek ve dini aziz kılmak ile elde edilen ahireti istiyor. Yüce Allah; zatında, sıfatlarında ve galip gelmede üstün olandır. Hiç kimse O'na galip gelemez. O, takdirinde ve dininde hikmet sahibidir. info
التفاسير:

external-link copy
68 : 8

لَّوۡلَا كِتَٰبٞ مِّنَ ٱللَّهِ سَبَقَ لَمَسَّكُمۡ فِيمَآ أَخَذۡتُمۡ عَذَابٌ عَظِيمٞ

Eğer ganimetleri ve esirlere karşılık olarak aldığınız fidyeleri size helal kıldığına dair Yüce Allah tarafından önceden verilmiş olan hüküm ve takdir etmiş olduğu kader olmasaydı, Yüce Allah'tan buna dair vahiy inmeden önce ganimetlere ve esirlere karşılık olarak fidyeleri mübah sayıp almanızdan dolayı mutlaka size büyük bir azap dokunurdu. info
التفاسير:

external-link copy
69 : 8

فَكُلُواْ مِمَّا غَنِمۡتُمۡ حَلَٰلٗا طَيِّبٗاۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ

O halde -Ey Müminler!- Kâfirlerden elde ettiğiniz ganimetleri helal olarak yiyin. Emirlerine itaat ederek ve yasaklarından kaçınarak Allah Teâlâ'dan korkun. Şüphesiz Allah, Mümin kullarını çokça bağışlayandır, onlara çok merhamet edendir. info
التفاسير:
ߟߝߊߙߌ ߟߎ߫ ߢߊ߬ߕߣߐ ߘߏ߫ ߞߐߜߍ ߣߌ߲߬ ߞߊ߲߬:
• في الآيات وَعْدٌ من الله لعباده المؤمنين بالكفاية والنصرة على الأعداء.
Ayetlerde Yüce Allah düşmanlarına karşı Mümin kullarına yeteceğini ve onlara yardım edeceğini vadetmiştir. info

• الثبات أمام العدو فرض على المسلمين لا اختيار لهم فيه، ما لم يحدث ما يُرَخِّص لهم بخلافه.
Müslümanların, düşman karşısında sebat etmeleri farzdır. Bir ruhsat olarak bu durumun zıddına hareket etmelerini gerektirecek bir şey meydana gelmediği sürece düşman karşısında sebat etmede onların tercih etme hakları yoktur. info

• الله يحب لعباده معالي الأمور، ويكره منهم سَفْسَافَها، ولذلك حثهم على طلب ثواب الآخرة الباقي والدائم.
Allah Teâlâ, kulları için işlerin üstün olanlarını ister, düşük olanlarını istemez. Bundan dolayı kullarını, kalıcı ve devamlı olan ahiret sevabını istemeye teşvik etmiştir. info

• مفاداة الأسرى أو المنّ عليهم بإطلاق سراحهم لا يكون إلا بعد توافر الغلبة والسلطان على الأعداء، وإظهار هيبة الدولة في وجه الآخرين.
Fidye alarak yahut bir iyilik olarak esiri serbest bırakmak; düşmana üstün geldikten ve diğerlerinin karşısında devletin gücünün gösterilmesinden sonra olmalıdır. info