ការបកប្រែអត្ថន័យគួរអាន - ការអធិប្បាយសង្ខេបអំពីគម្ពីគួរអានជាភាសាទួរគី

លេខ​ទំព័រ:close

external-link copy
28 : 36

۞ وَمَآ أَنزَلۡنَا عَلَىٰ قَوۡمِهِۦ مِنۢ بَعۡدِهِۦ مِن جُندٖ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَمَا كُنَّا مُنزِلِينَ

Kendisini yalanlayan ve öldüren kavmini helak etmek için üzerlerine gökten bir melek ordusu indirmedik. Bir kavmi helak ettiğimizde her zaman onların üzerine melek indirmeyiz. Onları başka yollarla helak etmemiz melek indirmekten bizim için daha kolaydır. Onların helakını azap meleklerini üzerlerine indirerek değil, gökten korkunç bir ses ile olmasını takdir ettik. info
التفاسير:

external-link copy
29 : 36

إِن كَانَتۡ إِلَّا صَيۡحَةٗ وَٰحِدَةٗ فَإِذَا هُمۡ خَٰمِدُونَ

Onun kavminin helak edilme kıssası ise sadece onlara gönderdiğimiz korkunç bir sesten ibarettir. Sonra onlar yanıp sönen ateşten geride bir iz kalmadığı gibi kendilerinden de geriye herhangi bir iz kalmamıştır. info
التفاسير:

external-link copy
30 : 36

يَٰحَسۡرَةً عَلَى ٱلۡعِبَادِۚ مَا يَأۡتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ

Kıyamet günü, azabı gördüklerinde hüsrana uğrayan ve yalanlayan kulların pişmanlıklarına yazıklar olsun. Şüphesiz onlar, dünyadayken Allah tarafından kendilerine gönderilen her peygamberi küçümser ve onunla alay ederlerdi. Onların kıyamet günündeki akıbeti, Allah'ın emirlerine karşı gelmelerinden dolayı pişmanlıktır. info
التفاسير:

external-link copy
31 : 36

أَلَمۡ يَرَوۡاْ كَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّنَ ٱلۡقُرُونِ أَنَّهُمۡ إِلَيۡهِمۡ لَا يَرۡجِعُونَ

Resullerle alay edip yalanlayanlar, kendilerinden önce helak ettiğimiz ümmetleri görüp ibret almadılar mı? Kesinlikle onların hepsi öldüler ve dünyaya bir daha asla dönmeyecekler. Bilakis daha önce yaptıkları ameller ile karşılaşacaklar ve Yüce Allah, bu yaptıklarının karşılığını onlara verecektir. info
التفاسير:

external-link copy
32 : 36

وَإِن كُلّٞ لَّمَّا جَمِيعٞ لَّدَيۡنَا مُحۡضَرُونَ

Kıyamet günü, istisnasız bütün ümmetler yeniden diriltildikten sonra yaptıkları amellerin karşılığını almaları için huzurumuza çıkarılacaklardır. info
التفاسير:

external-link copy
33 : 36

وَءَايَةٞ لَّهُمُ ٱلۡأَرۡضُ ٱلۡمَيۡتَةُ أَحۡيَيۡنَٰهَا وَأَخۡرَجۡنَا مِنۡهَا حَبّٗا فَمِنۡهُ يَأۡكُلُونَ

Gökyüzünden üzerine yağmur indirdiğimiz, bununla çeşit çeşit bitkiyi ve insanların yemesi için farklı farklı daneleri çıkardığımız bu kurak verimsiz toprak, ölümden sonra tekrar dirilmeyi inkâr edenler için bir delildir. Yağmur yağdırıp bitkiyi çıkararak bu yeryüzüne hayat veren, ölüleri tekrar diriltip hayat vermeye kadirdir. info
التفاسير:

external-link copy
34 : 36

وَجَعَلۡنَا فِيهَا جَنَّٰتٖ مِّن نَّخِيلٖ وَأَعۡنَٰبٖ وَفَجَّرۡنَا فِيهَا مِنَ ٱلۡعُيُونِ

Üzerine yağmur yağdırdığımız yerden nice hurma ve üzüm bahçeleri çıkardık. Bunları sulayan pınarlar fışkırttık. info
التفاسير:

external-link copy
35 : 36

لِيَأۡكُلُواْ مِن ثَمَرِهِۦ وَمَا عَمِلَتۡهُ أَيۡدِيهِمۡۚ أَفَلَا يَشۡكُرُونَ

İnsanlar, Allah'ın kendilerine nimet olarak vermiş olduğu ve hiçbir çaba sarf etmedikleri bahçelerin ürünlerinden yesinler diye. Hâlâ bu nimetlerinden dolayı yalnızca Allah'a ibadet edip resullerine iman ederek şükretmeyecekler mi? info
التفاسير:

external-link copy
36 : 36

سُبۡحَٰنَ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلۡأَزۡوَٰجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنۢبِتُ ٱلۡأَرۡضُ وَمِنۡ أَنفُسِهِمۡ وَمِمَّا لَا يَعۡلَمُونَ

Yüce Allah, yarattığı çeşitli bitkiler ve ağaçlardan, erkek ve kadın olarak yarattığı insanlardan, kara, deniz ve bu ikisinin dışında insanların bilmediği mahlukatından münezzehtir. info
التفاسير:

external-link copy
37 : 36

وَءَايَةٞ لَّهُمُ ٱلَّيۡلُ نَسۡلَخُ مِنۡهُ ٱلنَّهَارَ فَإِذَا هُم مُّظۡلِمُونَ

Gündüzün gitmesi ve gecenin gelmesi ile gündüzü çekip alıp aydınlığı gidermemiz, insanlar için Yüce Allah'ın birliğinin delilidir. Gündüzün gitmesi ile karanlığı getiririz de insanlar karanlık içinde kalırlar. info
التفاسير:

external-link copy
38 : 36

وَٱلشَّمۡسُ تَجۡرِي لِمُسۡتَقَرّٖ لَّهَاۚ ذَٰلِكَ تَقۡدِيرُ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡعَلِيمِ

Yüce Allah'ın ilmi dahilinde olup takdirinin dışına çıkmadan yörüngesinde akıp giden bu Güneş, onlar için Allah'ın birliğinin delilidir. İşte bu takdir, kimsenin kendisine galip gelemediği Azîz ve yarattıklarının işlerinden hiçbir şeyin kendisine gizli kalmadığı Alîm olan Allah'ın takdiridir. info
التفاسير:

external-link copy
39 : 36

وَٱلۡقَمَرَ قَدَّرۡنَٰهُ مَنَازِلَ حَتَّىٰ عَادَ كَٱلۡعُرۡجُونِ ٱلۡقَدِيمِ

Küçük olarak başlayıp sonra büyüyen sonra da tekrar küçülüp incelik, eğrilik, sararma, eskime ve gözden kaybolma bakımından hurma salkımı gibi (hilal) olan her gece yörüngesini belirlediğimiz bu Ay, onlar için Allah -Subhanehu ve Teâlâ-'nın birliğine delalet eden bir delildir. info
التفاسير:

external-link copy
40 : 36

لَا ٱلشَّمۡسُ يَنۢبَغِي لَهَآ أَن تُدۡرِكَ ٱلۡقَمَرَ وَلَا ٱلَّيۡلُ سَابِقُ ٱلنَّهَارِۚ وَكُلّٞ فِي فَلَكٖ يَسۡبَحُونَ

Güneş, Ay, gece ve gündüz Allah'ın dilemesi ile takdir edilmiş delillerdir. Takdir edildikleri şeyi aşıp geçemezler. Ne Güneş, Ay'ın yörüngesini değiştirmek ya da aydınlığını gidermek için Ay'a yetişebilir. Ne de gece, vakti dolmadan önce girip gündüzü geçebilir. Bütün ilahi emre boyun eğen bu mahlukat, bunların dışındaki diğer gezegen ve galaksilerin hepsinin Allah'ın takdiri ve muhafazası altında kendilerine has yörüngeleri vardır. info
التفاسير:
ក្នុង​ចំណោម​អត្ថប្រយោជន៍​នៃអាយ៉ាត់ទាំងនេះក្នុងទំព័រនេះ:
• ما أهون الخلق على الله إذا عصوه، وما أكرمهم عليه إن أطاعوه.
Yaratılmışlar Allah'a isyan ettiklerinde, O'nun katında çok değersiz olur ve O'na itaat ettiklerinde ise çok değerli olurlar. info

• من الأدلة على البعث إحياء الأرض الهامدة بالنبات الأخضر، وإخراج الحَبِّ منه.
Kurak yeryüzünün yeşil bitkiler ve danelerin çıkması ile hayat bulması öldükten sonra yeniden dirilişin delillerindendir. info

• من أدلة التوحيد: خلق المخلوقات في السماء والأرض وتسييرها بقدر.
Tevhidin delillerinden bir tanesi de gökteki ve yerdeki mahlukatın yaratılması ve bir ölçü ile hareket etmeleridir. info