クルアーンの対訳 - クルアーン簡潔注釈(トルコ語対訳)

ページ番号:close

external-link copy
14 : 13

لَهُۥ دَعۡوَةُ ٱلۡحَقِّۚ وَٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ مِن دُونِهِۦ لَا يَسۡتَجِيبُونَ لَهُم بِشَيۡءٍ إِلَّا كَبَٰسِطِ كَفَّيۡهِ إِلَى ٱلۡمَآءِ لِيَبۡلُغَ فَاهُ وَمَا هُوَ بِبَٰلِغِهِۦۚ وَمَا دُعَآءُ ٱلۡكَٰفِرِينَ إِلَّا فِي ضَلَٰلٖ

Dua/ibadet yalnızca Allah'a yapılır. Bu hususta hiç kimse O'na ortak değildir. Müşriklerin Allah'tan gayrısına dua ettiği putlar hangi husus olursa olsun dua edenin duasına icabet edemezler. Onların ettiği dua ancak susamış kimsenin su içmek için elini (uzaktan) suya uzatması gibidir. Su ağzına ulaşmayacaktır. Kafirlerin putlarına yaptıkları dua/ibadet ancak zayi olmak/kaybetmek ve haktan uzak olmaktır. Çünkü (o putlar) onlara fayda sağlayamazlar ve zarar da veremezler. info
التفاسير:

external-link copy
15 : 13

وَلِلَّهِۤ يَسۡجُدُۤ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ طَوۡعٗا وَكَرۡهٗا وَظِلَٰلُهُم بِٱلۡغُدُوِّ وَٱلۡأٓصَالِ۩

Göklerde ve yerde ne varsa secde ile yalnızca Allah için boyun eğer. Bu hususta mümin ile kafir eşittir. Ancak mümin isteyerek O'na boyun eğer ve secde eder. Kafir ise istemeden boyun büker. (Kafirin) Fıtratı O'na isteyerek itaat etmesini mecbur kılar. Gölgesi olan her mahlukat gece ve gündüz O'na boyun eğer. info
التفاسير:

external-link copy
16 : 13

قُلۡ مَن رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ قُلِ ٱللَّهُۚ قُلۡ أَفَٱتَّخَذۡتُم مِّن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَ لَا يَمۡلِكُونَ لِأَنفُسِهِمۡ نَفۡعٗا وَلَا ضَرّٗاۚ قُلۡ هَلۡ يَسۡتَوِي ٱلۡأَعۡمَىٰ وَٱلۡبَصِيرُ أَمۡ هَلۡ تَسۡتَوِي ٱلظُّلُمَٰتُ وَٱلنُّورُۗ أَمۡ جَعَلُواْ لِلَّهِ شُرَكَآءَ خَلَقُواْ كَخَلۡقِهِۦ فَتَشَٰبَهَ ٱلۡخَلۡقُ عَلَيۡهِمۡۚ قُلِ ٱللَّهُ خَٰلِقُ كُلِّ شَيۡءٖ وَهُوَ ٱلۡوَٰحِدُ ٱلۡقَهَّٰرُ

-Ey Rasûl!- Allah ile birlikte başkalarına ibadet eden kâfirlere de ki: Gökleri ve yeri yaratan, ikisinin işlerini çekip çeviren kimdir? -Ey Rasûl!- de ki: O ikisini yaratan ve işlerini idare eden Allah'tır. Zaten sizler bunu ikrar ediyorsunuz. -Ey Rasûl!- Onlara de ki: Kendilerine fayda sağlayamayan, kendilerinden zararı def edemeyen Allah'ı barkıp ta başka aciz dostlar mı edindiniz? Bununla beraber onlar başkalarına yardım mı edecekler? -Ey Rasûl!- Onlara de ki: Basiretsiz olan kâfir ile hidayet üzere basiret sahibi Mümin bir olur mu? Ya da karanlıklar içeren küfür ile nur olan iman bir olur mu? Yoksa onlar Allah'ın yarattığı gibi yaratan ortaklar bulup da onları Allah -Subhânehû ve Teâlâ-'ya ortak mı koşuyorlar? Onların nazarında Allah'ın yaratması ile ortak koştuklarının yaratması mı karışmış? -Ey Rasûl!- Onlara de ki: Allah tek başına bütün her şeyi yaratandır. Onun yaratmada bir ortağı yoktur. Uluhiyette tektir. Öyle ki ibadet edilmeyi hak eden tek ilahtır. Her şeye galip gelendir. info
التفاسير:

external-link copy
17 : 13

أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَسَالَتۡ أَوۡدِيَةُۢ بِقَدَرِهَا فَٱحۡتَمَلَ ٱلسَّيۡلُ زَبَدٗا رَّابِيٗاۖ وَمِمَّا يُوقِدُونَ عَلَيۡهِ فِي ٱلنَّارِ ٱبۡتِغَآءَ حِلۡيَةٍ أَوۡ مَتَٰعٖ زَبَدٞ مِّثۡلُهُۥۚ كَذَٰلِكَ يَضۡرِبُ ٱللَّهُ ٱلۡحَقَّ وَٱلۡبَٰطِلَۚ فَأَمَّا ٱلزَّبَدُ فَيَذۡهَبُ جُفَآءٗۖ وَأَمَّا مَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ فَيَمۡكُثُ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ كَذَٰلِكَ يَضۡرِبُ ٱللَّهُ ٱلۡأَمۡثَالَ

Yüce Allah; hakkın kalıcı, batılın ise zail olmasına, gökten yağmurun yağarak derelerin küçük ve büyük hacimlerine göre akıp gitmesini örnek getirmiştir. Bu sel suları, köpüğü suyun üstünde taşır. Hak ve batıl için başka bir örneği de şöyle vermiştir. İnsanların ateş yakarak bazı kıymetli madenleri bu ateşte eritip, süs eşyası yapmalarıdır. Bunun köpüğü üzerine çıktığı gibi diğerinin de köpüğü üzerine çıkar. Allah bu iki misali, hak ile batılın misali olarak vermiştir. Batılın misali, suyun üzerinde yüzen köpük ve eritilen madenin üzerinde ortaya çıkan pas gibidir. Hakkın misali ise, içilen temiz ve berrak su gibidir. Bu su ile ekinler, çayır ve otlar biter. Bir diğeri de maden eritildikten sonra arta kalan ve insanların faydalandığı kısma benzetilmiştir. Yüce Allah, bu iki misali verdiği gibi, hakkın batıldan ayrılması için insanlara daha nice misaller vermiştir. info
التفاسير:

external-link copy
18 : 13

لِلَّذِينَ ٱسۡتَجَابُواْ لِرَبِّهِمُ ٱلۡحُسۡنَىٰۚ وَٱلَّذِينَ لَمۡ يَسۡتَجِيبُواْ لَهُۥ لَوۡ أَنَّ لَهُم مَّا فِي ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعٗا وَمِثۡلَهُۥ مَعَهُۥ لَٱفۡتَدَوۡاْ بِهِۦٓۚ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ سُوٓءُ ٱلۡحِسَابِ وَمَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ

Rablerinin birleyip, O'na itaat çağrısına icabet eden müminler için mükâfatın en güzeli olan cennet vardır. Kendisini birlemeye ve itaat çağrısına icabet etmeyen kâfirler yeryüzü dolusu çeşit çeşit hazineye ve bunun bir katı fazlasına sahip olsalardı ve azaptan kendilerini kurtarmak için bu malların hepsini fidye olarak verme hususunda anlaşılma yapılsaydı bunu hemen kabul ederlerdi. İşte Allah'ın bu davetine icabet etmeyen kâfirler bütün yapmış oldukları kötülüklerden dolayı hesaba çekileceklerdir. Onların varacakları yer cehennemdir. Döşekleri ve kalacakları o ateş ne kötü bir yerdir. info
التفاسير:
本諸節の功徳:
• بيان ضلال المشركين في دعوتهم واستغاثتهم بغير الله تعالى، وتشبيه حالهم بحال من يريد الشرب فيبسط يده للماء بلا تناول له، وليس بشارب مع هذه الحالة؛ لكونه لم يتخذ وسيلة صحيحة لذلك.
Müşriklerin dualarında ve Allah Teâlâ'dan başkasından yardım dilemelerindeki sapıklıkları beyan edilmiştir. Onların hali, su içmek için elini (uzaktan) suya uzatarak içmek isteyen kimseye benzetilmiştir. Bu halde suyu içmesi mümkün değildir. Çünkü yapması gerekli olan sebebi yerine getirmemiştir. info

• أن من وسائل الإيضاح في القرآن: ضرب الأمثال وهي تقرب المعقول من المحسوس، وتعطي صورة ذهنية تعين على فهم المراد.
Kur'an'daki açıklama yöntemlerinden biri de, örneklendirme metodudur. Soyut olan somut olanla ifade edilir ve zihinde canlandırma yöntemi verir. Bu yöntemde kastedilen şeyin anlaşılmasını kolaylaştırır. info

• إثبات سجود جميع الكائنات لله تعالى طوعًا، أو كرهًا بما تمليه الفطرة من الخضوع له سبحانه.
Bütün kâinat isteyerek ya da fıtratı gereği Allah -Subhânehu ve Teâlâ-'ya boyun eğerek Allah Teâlâ'ya secde etmektedir. info