Translation of the Meanings of the Noble Qur'an - Turkish translation of Al-Mukhtsar in interpretation of the Noble Quran

Page Number:close

external-link copy
120 : 2

وَلَن تَرۡضَىٰ عَنكَ ٱلۡيَهُودُ وَلَا ٱلنَّصَٰرَىٰ حَتَّىٰ تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمۡۗ قُلۡ إِنَّ هُدَى ٱللَّهِ هُوَ ٱلۡهُدَىٰۗ وَلَئِنِ ٱتَّبَعۡتَ أَهۡوَآءَهُم بَعۡدَ ٱلَّذِي جَآءَكَ مِنَ ٱلۡعِلۡمِ مَا لَكَ مِنَ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٍ

Allah peygamberine hitap ederek, onu uyararak şöyle demiştir: İslamı terk edene ve onların üzerinde olduğu yola tabi olana kadar Yahudiler de Hristiyanlar da senden razı olmayacaktır. Deki şüphesiz Allah'ın kitabı ve beyanı hak olan hidayettir, onların üzerindeki batıl değil. Şayet apaçık hak geldikten sonra senden ve sana tabi olan bir kimseden onlara tabi olma hasıl olursa, Allah'tan bir destek ve yardım bulamayacaksın. Bu tehdit, hakkı terk etmenin ve batıl ehlinin yanında olmanın tehlikesini açıklama kabilindendir. info
التفاسير:

external-link copy
121 : 2

ٱلَّذِينَ ءَاتَيۡنَٰهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ يَتۡلُونَهُۥ حَقَّ تِلَاوَتِهِۦٓ أُوْلَٰٓئِكَ يُؤۡمِنُونَ بِهِۦۗ وَمَن يَكۡفُرۡ بِهِۦ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ

Kur'an-ı Kerim, kendilerine indirilmiş, yakınlarında olan kitaplarla amel eden ve hakkıyla o kitaplara tabi olan kitap ehlinden bazı topluluklardan bahsetmektedir. Bu kimseler bu kitaplarda Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğruluğuna işaret eden deliller bulmuşlardır. Bundan dolayı ona iman etmekte çabuk davranmışlardır. Bir diğer topluluk ise küfrü üzerinde ısrarcı olmuş ve hüsranı hak etmiştir. info
التفاسير:

external-link copy
122 : 2

يَٰبَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ ٱذۡكُرُواْ نِعۡمَتِيَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتُ عَلَيۡكُمۡ وَأَنِّي فَضَّلۡتُكُمۡ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ

Ey İsrailoğulları! Size vermiş olduğum dini ve dünyevi nimetlerimi hatırlayın. Zamanınızda yaşayan muasırlarınıza karşı sizi peygamberlik ve hükümdarlıkla üstün tuttuğumu hatırlayın. info
التفاسير:

external-link copy
123 : 2

وَٱتَّقُواْ يَوۡمٗا لَّا تَجۡزِي نَفۡسٌ عَن نَّفۡسٖ شَيۡـٔٗا وَلَا يُقۡبَلُ مِنۡهَا عَدۡلٞ وَلَا تَنفَعُهَا شَفَٰعَةٞ وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ

Allah'ın emirlerine ittiba ederek ve yasaklarından kaçınarak kendiniz ile kıyamet günü azabı arasında korunak edinin. Çünkü -o günde- kimse kimseye fayda sağlayamayacak, ne kadar çok olursa olsun ondan fidye kabul edilmeyecek, makamı ne kadar yüksek olursa olsun o gün kimseye şefaati fayda vermeyecek, Allah'tan başka yardım edecek hiçbir yardımcı olmayacaktır. info
التفاسير:

external-link copy
124 : 2

۞ وَإِذِ ٱبۡتَلَىٰٓ إِبۡرَٰهِـۧمَ رَبُّهُۥ بِكَلِمَٰتٖ فَأَتَمَّهُنَّۖ قَالَ إِنِّي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِمَامٗاۖ قَالَ وَمِن ذُرِّيَّتِيۖ قَالَ لَا يَنَالُ عَهۡدِي ٱلظَّٰلِمِينَ

Allah'ın İbrahim -aleyhisselam-'ı kendisine emrettiği hüküm ve sorumluluklarla imtihan ettiği zamanı hatırla. İbrahim en güzel şekilde bu sorumlulukları yerine getirip tamamlamıştı. Allah, peygamberi İbrahim'e: "Ben, ahlakını ve yaptıklarını örnek almaları için seni insanlara önder kılacağım" dedi. İbrahim: "-Ey Rabbim!- Soyumdan gelenlerden de insanların örnek alacakları önderler kıl!" dedi. Allah ona cevap olarak: "Sana vermiş olduğum dinde önder olma sözüme soyundan gelen zalimler nail olamayacaktır." diye karşılık verdi. info
التفاسير:

external-link copy
125 : 2

وَإِذۡ جَعَلۡنَا ٱلۡبَيۡتَ مَثَابَةٗ لِّلنَّاسِ وَأَمۡنٗا وَٱتَّخِذُواْ مِن مَّقَامِ إِبۡرَٰهِـۧمَ مُصَلّٗىۖ وَعَهِدۡنَآ إِلَىٰٓ إِبۡرَٰهِـۧمَ وَإِسۡمَٰعِيلَ أَن طَهِّرَا بَيۡتِيَ لِلطَّآئِفِينَ وَٱلۡعَٰكِفِينَ وَٱلرُّكَّعِ ٱلسُّجُودِ

Allah'ın Beytu'l Haram'ı insanların toplandığı, kalplerinin bağlandığı yer kıldığı zamanı hatırla. Oradan ne zaman ayrılsalar oraya dönmek isterler. Allah orayı insanlar için güvende kıldı. Orada, kimse onlara saldırmaz. İnsanlara: "-İbrahim'in Kâbe'yi inşa ederken üzerinde durduğu- taşın olduğu yerde namaz kılacağınız bir yer edinin." dedik. İbrahim ve oğlu İsmail'i Beytu'l Haram'ı putlardan, pisliklerden temizlemesi ve tavaf, itikaf, namaz ve diğer ibadetleri yapmak isteyenler için hazırlaması hususunda görevlendirdik. info
التفاسير:

external-link copy
126 : 2

وَإِذۡ قَالَ إِبۡرَٰهِـۧمُ رَبِّ ٱجۡعَلۡ هَٰذَا بَلَدًا ءَامِنٗا وَٱرۡزُقۡ أَهۡلَهُۥ مِنَ ٱلثَّمَرَٰتِ مَنۡ ءَامَنَ مِنۡهُم بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۚ قَالَ وَمَن كَفَرَ فَأُمَتِّعُهُۥ قَلِيلٗا ثُمَّ أَضۡطَرُّهُۥٓ إِلَىٰ عَذَابِ ٱلنَّارِۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمَصِيرُ

-Ey Peygamber!- İbrahim'in Rabbine dua ederken dediklerini hatırla: "Rabbim! Mekke'yi emin bir belde kıl. Orada kimse kötülükle karşılaşmasın. Halkını çeşitli meyvelerle rızıklandır. Bu rızkı sana ve ahiret gününe iman eden kullarına has kıl." Yüce Allah da buna karşılık olarak şöyle buyurdu: “Onlardan inkâr edeni dünyada az bir rızıkla rızıklandırır, sonra ahirette onu cehennem azabına girmek zorunda bırakırım. Kıyamet günü oraya varacak kimse için ne kötü dönüş yeridir.” info
التفاسير:
Benefits of the verses in this page:
• أن المسلمين مهما فعلوا من خير لليهود والنصارى؛ فلن يرضوا حتى يُخرجوهم من دينهم، ويتابعوهم على ضلالهم.
Şüphesiz ki Müslümanlar, Yahudi ve Hristiyanlar için ne kadar çok iyilik yaparsa yapsınlar, (Müslümanları) dinlerinden çıkarıp, sapıklıklarında kendilerine tabi olmadıkça razı olmayacaklardır. info

• الإمامة في الدين لا تُنَال إلا بصحة اليقين والصبر على القيام بأمر الله تعالى.
Dini önderliğe, ancak kesin inanç ve Allah Teâlâ'nın emrini yerine getirmede sabırlı olmakla nail olunur. info

• بركة دعوة إبراهيم عليه السلام للبلد الحرام، حيث جعله الله مكانًا آمنًا للناس، وتفضّل على أهله بأنواع الأرزاق.
İbrahim -aleyhisselam- haram belde (Mekke) için bereket duasında bulundu da Allah, orayı insanlar için güvenilir bir belde kılıp, halkına çeşitli rızıklarla lütufta bulundu. info