Translation of the Meanings of the Noble Qur'an - Turkish translation of Al-Mukhtsar in interpretation of the Noble Quran

Page Number:close

external-link copy
11 : 14

قَالَتۡ لَهُمۡ رُسُلُهُمۡ إِن نَّحۡنُ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يَمُنُّ عَلَىٰ مَن يَشَآءُ مِنۡ عِبَادِهِۦۖ وَمَا كَانَ لَنَآ أَن نَّأۡتِيَكُم بِسُلۡطَٰنٍ إِلَّا بِإِذۡنِ ٱللَّهِۚ وَعَلَى ٱللَّهِ فَلۡيَتَوَكَّلِ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ

Rasûlleri onlara cevap vererek şöyle dediler: Biz de ancak sizin gibi beşeriz. Bunda sizinle aynı olduğumuzu inkâr etmiyoruz. Ancak bu hususta eşit olmaları her konuda denk olmalarını gerektirmez. Yüce Allah kullarından dilediğine özel nimetler lutfeder. İnsanlara göndermek için aralarından rasûller seçer. Yüce Allah'ın dilemesi olmadan sizlerin bizlerden istediğiniz delilleri size getirmemiz bizim gücümüz dahilinde değildir. Bilakis Yüce Allah bunu tek başına yapmaya kadirdir. Müminlerin bütün işlerinde yalnızca Yüce Allah'a itimat edip güvenmeleri gerekir. info
التفاسير:

external-link copy
12 : 14

وَمَا لَنَآ أَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى ٱللَّهِ وَقَدۡ هَدَىٰنَا سُبُلَنَاۚ وَلَنَصۡبِرَنَّ عَلَىٰ مَآ ءَاذَيۡتُمُونَاۚ وَعَلَى ٱللَّهِ فَلۡيَتَوَكَّلِ ٱلۡمُتَوَكِّلُونَ

O'na (Allah'a) tevekkül etmek ile bizim aramızda hangi engel ya da mazeret olabilir? Andolsun ki bizi en doğru ve en açık yola irşad etti. Bizimle alay etmeniz ve yalanlamanız hususundaki eziyetlerinize sabredeceğiz. Müminlerin bütün işlerinde yalnızca Yüce Allah'a itimat edip güvenmeleri gerekir. info
التفاسير:

external-link copy
13 : 14

وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لِرُسُلِهِمۡ لَنُخۡرِجَنَّكُم مِّنۡ أَرۡضِنَآ أَوۡ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَاۖ فَأَوۡحَىٰٓ إِلَيۡهِمۡ رَبُّهُمۡ لَنُهۡلِكَنَّ ٱلظَّٰلِمِينَ

(Allah Teâlâ'nın gönderdiği) Resullerin kavimlerinden olan ve onlara karşı delil getirmekten aciz kalan kâfirler şöyle dediler: Ya sizi beldemizden çıkaracağız ya da kendi dininizden bizim dinimize döneceksiniz. Bunun akabinde Yüce Allah resullerini teyit ederek şöyle vahyetmiştir: Allah'ı ve resulünü (küfre girerek) inkâr eden zalimleri muhakkak helak edeceğiz. info
التفاسير:

external-link copy
14 : 14

وَلَنُسۡكِنَنَّكُمُ ٱلۡأَرۡضَ مِنۢ بَعۡدِهِمۡۚ ذَٰلِكَ لِمَنۡ خَافَ مَقَامِي وَخَافَ وَعِيدِ

-Ey Resuller ve size tabi olanlar!- Onları helak ettikten sonra o yere sizi yerleştireceğiz. Burada zikredilen yalanlayan kâfirlerin helak edilmeleridir. Onlar helak olduktan sonra o yere resullerin ve Müminlerin yerleştirilmesi ise ancak azametimi ve yüceliğimi hatırlayan ve azabımla uyarımdan korkan kimseler içindir. info
التفاسير:

external-link copy
15 : 14

وَٱسۡتَفۡتَحُواْ وَخَابَ كُلُّ جَبَّارٍ عَنِيدٖ

Resuller düşmanlarına karşı Rablerinden kendilerine yardım etmesini istediler. Kendisi için hakkın ortaya çıkmasıyla beraber hakka karşı her inat eden ve kibirlenen hüsrana uğradı. info
التفاسير:

external-link copy
16 : 14

مِّن وَرَآئِهِۦ جَهَنَّمُ وَيُسۡقَىٰ مِن مَّآءٖ صَدِيدٖ

Kıyamet günü bu kibirli kişinin önünde cehennem vardır. cehennem onu gözetlemektedir. Orada ona cehennem halkından akan irin içirilir. Bu onun susuzluğunu gidermez. Susuzluk ve diğer azap çeşitleriyle o kimseye azap edilmeye devam eder. info
التفاسير:

external-link copy
17 : 14

يَتَجَرَّعُهُۥ وَلَا يَكَادُ يُسِيغُهُۥ وَيَأۡتِيهِ ٱلۡمَوۡتُ مِن كُلِّ مَكَانٖ وَمَا هُوَ بِمَيِّتٖۖ وَمِن وَرَآئِهِۦ عَذَابٌ غَلِيظٞ

Acılığının, sıcaklığının ve iğrenç kokusunun, şiddetinden dolayı yudum yudum içmek için kendisini zorlayacak ancak yutamayacaktır. Çekmiş olduğu azabın şiddetinden dolayı ölüm ona her yönden gelecek, ancak ölüp rahata kavuşamayacaktır. Bilakis diri olarak kalıp azabı tadacaktır. Önünde onu bekleyen daha şiddetli başka bir azap olacaktır. info
التفاسير:

external-link copy
18 : 14

مَّثَلُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِرَبِّهِمۡۖ أَعۡمَٰلُهُمۡ كَرَمَادٍ ٱشۡتَدَّتۡ بِهِ ٱلرِّيحُ فِي يَوۡمٍ عَاصِفٖۖ لَّا يَقۡدِرُونَ مِمَّا كَسَبُواْ عَلَىٰ شَيۡءٖۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلضَّلَٰلُ ٱلۡبَعِيدُ

Kâfirlerin; sadaka, ihsanda bulunmak ve acizlere merhamet etmek gibi yapıp takdim ettikleri iyi amelleri, fırtınanın şiddetli olduğu bir günde (savrulan) küle benzer. Rüzgâr onu şiddetli bir şekilde taşıyarak savurur, ondan hiçbir eser kalmayana kadar onu her yere dağıtır. İşte kâfirlerin amelleri de böyledir, küfür onları savurur. Kıyamet günü (amel) sahibi ondan hiçbir şey istifade etmez. İman temelleri üzerine yapılmayan her amel, doğru yoldan uzak bir sapıklıktır. info
التفاسير:
Benefits of the verses in this page:
• أن الأنبياء والرسل بشرٌ من بني آدم، غير أن الله تعالى فضلهم بحمل الرسالة واصطفاهم لها من بين بني آدم.
Şüphesiz ki resuller ve peygamberler, âdemoğlundan insanlardır. Ancak Allah Teâlâ, onları âdemoğlu arasından risaleti taşıma ile üstün kılmış ve seçmiştir. info

• على الداعية الذي يريد التغيير أن يتوقع أن هناك صعوبات جَمَّة سوف تقابله، ومنها الطرد والنفي والإيذاء القولي والفعلي.
Toplumu değiştirmek isteyen davetçinin, sayısız zorluklarla karşılaşacağını bilmesi gerekir. Bunlardan bazısı; kovulmak, sürgün edilmek, sözlü ve fiilî eziyetlere maruz kalmaktır. info

• أن الدعاة والصالحين موعودون بالنصر والاستخلاف في الأرض.
Şüphesiz ki davetçi ve salih kimselere, yeryüzünde halife kılınacaklarına ve yardım edileceklerine dair söz verilmiştir. info

• بيان إبطال أعمال الكافرين الصالحة، وعدم اعتبارها بسبب كفرهم.
Kâfirlerin küfründen dolayı salih amellerinin iptal edilip onlara itibar edilmeyeceği açıklanmıştır. info