Übersetzung der Bedeutungen von dem heiligen Quran - Die türkische Übersetzung von Al-Mukhtasar - Eine Kurzfassung der Bedeutungen des edlen Qurans

Nummer der Seite:close

external-link copy
100 : 9

وَٱلسَّٰبِقُونَ ٱلۡأَوَّلُونَ مِنَ ٱلۡمُهَٰجِرِينَ وَٱلۡأَنصَارِ وَٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُوهُم بِإِحۡسَٰنٖ رَّضِيَ ٱللَّهُ عَنۡهُمۡ وَرَضُواْ عَنۡهُ وَأَعَدَّ لَهُمۡ جَنَّٰتٖ تَجۡرِي تَحۡتَهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدٗاۚ ذَٰلِكَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ

Allah, iman etmede çabuk davrananlar, diyarlarından ve vatanlarından ayrılarak Allah’a hicret eden muhacirlerden ve Allah’ın Peygamberi Muhammed –sallallahu aleyhi ve sellem-'e yardım eden ensardan, itikat, söz ve fiillerinde iyilikle iman etmiş öncü muhacir ve ensara tabi olanlardan razı olmuş ve onların taatlerini kabul etmiştir. Onlar da Allah’ın kendilerine verdiği bu büyük karşılıktan dolayı Allah’tan razı olmuşlardır. Allah, onlara, içinde daimî kalacakları, sarayları altından ırmaklar akan cennetler vadetmiştir. Orada ebedî olarak kalırlar. İşte o karşılık büyük bir kurtuluştur. info
التفاسير:

external-link copy
101 : 9

وَمِمَّنۡ حَوۡلَكُم مِّنَ ٱلۡأَعۡرَابِ مُنَٰفِقُونَۖ وَمِنۡ أَهۡلِ ٱلۡمَدِينَةِ مَرَدُواْ عَلَى ٱلنِّفَاقِ لَا تَعۡلَمُهُمۡۖ نَحۡنُ نَعۡلَمُهُمۡۚ سَنُعَذِّبُهُم مَّرَّتَيۡنِ ثُمَّ يُرَدُّونَ إِلَىٰ عَذَابٍ عَظِيمٖ

Medine'ye yakın çölde yaşayan bedevilerden münafık olanlar vardır. Medine ehlinden de nifakta direnen ve devam eden kimseler vardır. -Ey Peygamber!- Sen onları bilmezsin. Allah onları çok bilir. Allah, onlara iki kere azap edecektir. Onların nifakını, (insanları) öldürmelerini ve esir almalarını ortaya çıkarıp bir defa dünyada ve bir defa da kabir azabıyla ahirette azap edecektir. Sonra da kıyamet günü cehennemin en altında büyük bir azaba uğratılacaklardır. info
التفاسير:

external-link copy
102 : 9

وَءَاخَرُونَ ٱعۡتَرَفُواْ بِذُنُوبِهِمۡ خَلَطُواْ عَمَلٗا صَٰلِحٗا وَءَاخَرَ سَيِّئًا عَسَى ٱللَّهُ أَن يَتُوبَ عَلَيۡهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٌ

Medine ehlinden başka bir topluluk mazeretleri olmadan savaştan geri kaldılar. Savaşa katılmamak hususunda özürleri olmadığını kendileri aleyhine ikrar etmişler ve yalan mazeret uydurmamışlardır. Allah’a taat, O’nun şeriatine tutunmak ve yolunda cihat etmek ile önceden yaptıkları salih amellerini, diğer kötü olan amelleriyle karıştırmışlardır. Onlar, Allah’ın kendilerinin tövbesini kabul etmesini ve bağışlamasını ummuşlardır. Şüphesiz Allah, tövbe eden kullarının günahlarını çokça örtüp bağışlayandır. Onlara karşı çok merhametlidir. info
التفاسير:

external-link copy
103 : 9

خُذۡ مِنۡ أَمۡوَٰلِهِمۡ صَدَقَةٗ تُطَهِّرُهُمۡ وَتُزَكِّيهِم بِهَا وَصَلِّ عَلَيۡهِمۡۖ إِنَّ صَلَوٰتَكَ سَكَنٞ لَّهُمۡۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

-Ey Peygamber!- Onların (Müslümanların) mallarından bir kısmını zekât olarak al, onları günahların ve isyanların kirinden temizlesin ve onların iyiliklerini çoğaltsın. Ve onların mallarından zekât aldıktan sonra onlar için dua et. Senin, onlar için dua etmen rahmet ve sükûnettir. Allah senin duanı hakkıyla işiten ve onların amellerini ve niyetlerini hakkıyla bilendir. info
التفاسير:

external-link copy
104 : 9

أَلَمۡ يَعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ هُوَ يَقۡبَلُ ٱلتَّوۡبَةَ عَنۡ عِبَادِهِۦ وَيَأۡخُذُ ٱلصَّدَقَٰتِ وَأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ

Cihattan geri kalanlar ve Allah’a tövbe edenler, Allah’ın tövbe eden kullarının tövbelerini kabul ettiğini bilsinler. Muhakkak ki O, muhtaç olmadığı halde kullarından sadakaları kabul eder. Sadaka veren kimseye sadakasına karşılık olarak sevabını verir. Allah -Subhânehu ve Teâlâ- tövbe eden kullarının tövbelerini çokça kabul edendir. Onlara karşı merhamet edendir. info
التفاسير:

external-link copy
105 : 9

وَقُلِ ٱعۡمَلُواْ فَسَيَرَى ٱللَّهُ عَمَلَكُمۡ وَرَسُولُهُۥ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَۖ وَسَتُرَدُّونَ إِلَىٰ عَٰلِمِ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ

-Ey Peygamber!- Cihattan geri kalanlara ve günahlarından tövbe edenlere de ki; kaçırdığınız cihadı telafi edin, amellerinizi Allah’a halis kılın ve Allah’ı razı edecek amelleri yapın. Allah, rasulü ve müminler de amellerinizi göreceklerdir. Kıyamet günü her şeyi bilen Rabbinize döndürüleceksiniz. O, sizin gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilendir. Size Dünyada yaptıklarınızı haber verecek ve bu yaptıklarınızın karşılığını verecektir. info
التفاسير:

external-link copy
106 : 9

وَءَاخَرُونَ مُرۡجَوۡنَ لِأَمۡرِ ٱللَّهِ إِمَّا يُعَذِّبُهُمۡ وَإِمَّا يَتُوبُ عَلَيۡهِمۡۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ

Tebuk gazvesinden geri kalan bir takım kimseler de vardır ki onların bir özrü yoktur. O, geri kalan kimselerin durumları Allah'ın hükmüne ve hikmetine bırakılmıştır. Allah, onlar hakkında dilediği gibi hükmünü verecektir. tövbe etmezlerse onlara azap edecektir. tövbe ederlerse onların tövbelerini kabul edecektir. Allah, cezalandırılmayı hak eden kulunu da bilir, affına layık olanı da bilir. O, şeriatinde ve idare etmesinde hikmet sahibidir. Savaştan geri kalan o kimseler, Murâra b. Rabî, Ka'b b. Mâlik ve Hilâl b. Umeyye -radıyallahu anhum-'dur. info
التفاسير:
Die Nutzen der Versen in dieser Seite:
• فضل المسارعة إلى الإيمان، والهجرة في سبيل الله، ونصرة الدين، واتباع طريق السلف الصالح.
İman etmede acele etmenin, Allah yolunda hicretin, dine yardım etmenin ve Selef-i Salihin yoluna tabi olmanın fazileti beyan edilmiştir. info

• استئثار الله عز وجل بعلم الغيب، فلا يعلم أحد ما في القلوب إلا الله.
Gayb ilminin Allah -Azze ve Celle-'ye ait olduğu ve kalplerde olanı Allah'tan başka hiç kimsenin bilmediği beyan edilmiştir. info

• الرجاء لأهل المعاصي من المؤمنين بتوبة الله عليهم ومغفرته لهم إن تابوا وأصلحوا عملهم.
Müminlerden masiyet sahibi olan kimseler eğer tövbe eder ve amellerini düzeltirlerse Allah'ın onların tövbelerini kabul etmesi ve onları bağışlaması umulur. info

• وجوب الزكاة وبيان فضلها وأثرها في تنمية المال وتطهير النفوس من البخل وغيره من الآفات.
Zekât vermenin farz olması, fazileti ve malı artırması vurgulanmıştır. Nefislerin, cimrilik ve benzeri belalardan arınmasına olan etkisi beyan edilmiştir. info