Onlardan bir topluluk şöyle diyordu: "Allah’ın helâk edeceği ve şiddetli bir ceza ile cezalandıracağı topluma niye öğüt veriyorsunuz?" Onlar da: "Rabbinize karşı bir mazeret beyan edelim diye bir de belki sakınırlar/takvalı olurlar diye öğüt veriyoruz." dediler.
O vakit Rabbin onlara; Kıyamet gününe kadar üzerlerine mutlaka kendilerini en kötü azaba uğratacak kimseler göndereceğini bildirdi. Rabbinin ceza vermesi çok hızlıdır. Şüphesiz O; çokça bağışlayan, çokça merhamet edendir.
Onları yeryüzünde (parça parça) topluluklara böldük. Onların içinde salih olanlar da vardır aşağı (derecelerde) olanlar da! Onları belki dönerler diye iyilik ve kötülükle imtihan ederiz.
Onlardan sonra arkalarından kötü kimseler gelip yerlerine geçti. Kitaba da mirasçı oldular. Biz nasıl olsa bağışlanacağız diyerek, bu dünyanın geçici menfaatini alıyorlardı. Yine onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı. Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan kitapta söz alınmamış mıydı? Ve onlar kitaptakini okuyup öğrenmemişler miydi? Takva sahipleri için ahiret yurdu çok hayırlıdır. Akletmiyor musunuz?