Salin ng mga Kahulugan ng Marangal na Qur'an - Salin sa Wikang Turko ng Al-Mukhtasar fī Tafsīr Al-Qur’an Al-Karīm

Sûretu'l-Hakkâh

Ilan sa mga Layon ng Surah:
إثبات أن وقوع القيامة والجزاء فيها حقٌّ لا ريب فيه.
Kıyametin kopmasının ve orada herkesin (amellerinin) karşılıklarını göreceğinin şüphesiz bir gerçek olduğu ispat edilmiştir. info

external-link copy
1 : 69

ٱلۡحَآقَّةُ

Allah Teâlâ, herkes üzerinde gerçekleşecek olan yeniden diriliş saatini zikrediyor. info
التفاسير:

external-link copy
2 : 69

مَا ٱلۡحَآقَّةُ

Sonra da; “Gerçekleşecek olan o kıyamet nedir?” sorusuyla onun durumunu yüceltiyor. info
التفاسير:

external-link copy
3 : 69

وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا ٱلۡحَآقَّةُ

Gerçekleşecek olan bu kıyametin ne olduğunu sana ne öğretti? info
التفاسير:

external-link copy
4 : 69

كَذَّبَتۡ ثَمُودُ وَعَادُۢ بِٱلۡقَارِعَةِ

Salih’in kavmi Semûd ve Hûd’un kavmi Âd, dehşetinin şiddeti sebebiyle bütün insanların korkuya kapıldığı kıyameti inkâr ettiler. info
التفاسير:

external-link copy
5 : 69

فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهۡلِكُواْ بِٱلطَّاغِيَةِ

Bu yüzden Allah, Semûd kavmini şiddet ve korku vermede son haddine ulaşmış bir çığlıkla helak etti. info
التفاسير:

external-link copy
6 : 69

وَأَمَّا عَادٞ فَأُهۡلِكُواْ بِرِيحٖ صَرۡصَرٍ عَاتِيَةٖ

Allah Teâlâ, Âd kavmini de üzerlerine şiddetle esen soğuk bir rüzgâr göndererek helak etti. info
التفاسير:

external-link copy
7 : 69

سَخَّرَهَا عَلَيۡهِمۡ سَبۡعَ لَيَالٖ وَثَمَٰنِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومٗاۖ فَتَرَى ٱلۡقَوۡمَ فِيهَا صَرۡعَىٰ كَأَنَّهُمۡ أَعۡجَازُ نَخۡلٍ خَاوِيَةٖ

Yüce Allah, o rüzgârı yedi gece sekiz gündüz boyunca onlara göndererek istisnasız olarak herkesi yok etti. İnsanları yurtlarında helak olmuş, yerlerde sersefil görürsün. Onlar helak olmalarının ardından sanki yere devrilmiş çürümüş bir hurma ağacı gövdesi gibiydi. info
التفاسير:

external-link copy
8 : 69

فَهَلۡ تَرَىٰ لَهُم مِّنۢ بَاقِيَةٖ

Kendilerine azabın isabet etmesinin ardından geride kalan bir kimse görüyor musun? info
التفاسير:
Ilan sa mga Pakinabang ng mga Ayah sa Pahinang Ito:
• الصبر خلق محمود لازم للدعاة وغيرهم.
Sabırlı olmak, davetçi olan ve olmayan herkes için gereklidir. Çokça övülmüş bir ahlaktır. info

• التوبة تَجُبُّ ما قبلها وهي من أسباب اصطفاء الله للعبد وجعله من عباده الصالحين.
Tevbe etmek, kendisinden önce işlenilen her şeyi siler. Ayrıca tevbe etmek Yüce Allah’ın kulunu seçip, salih kullarından kılması için bir sebeptir. info

• تنوّع ما يرسله الله على الكفار والعصاة من عذاب دلالة على كمال قدرته وكمال عدله.
Allah’ın kâfirlere ve günahkârlara gönderdiği azabın farklı çeşitlerde olması, Allah’ın kudretinin ve adaletinin kemaline delalet eder. info

external-link copy
9 : 69

وَجَآءَ فِرۡعَوۡنُ وَمَن قَبۡلَهُۥ وَٱلۡمُؤۡتَفِكَٰتُ بِٱلۡخَاطِئَةِ

Firavun ve ondan önce gelmiş bazı milletler alt üst edilerek azap olundular. Onlar Lut'un kavmiydi. Şirk ve günahlardan oluşan çok yanlış ameller işlediler. info
التفاسير:

external-link copy
10 : 69

فَعَصَوۡاْ رَسُولَ رَبِّهِمۡ فَأَخَذَهُمۡ أَخۡذَةٗ رَّابِيَةً

Onlardan her biri kendilerine gönderilen elçiye karşı geldi ve onu yalanladı. Allah Teâlâ da helak olmalarını sağlayan şiddetli bir azapla onları yakalayıverdi. info
التفاسير:

external-link copy
11 : 69

إِنَّا لَمَّا طَغَا ٱلۡمَآءُ حَمَلۡنَٰكُمۡ فِي ٱلۡجَارِيَةِ

Elbette biz, su yükselip, taştığı zaman Nuh -aleyhisselam-'ın emrimizle inşa ettiği ve suda akıp giden gemi içinde onları taşıdık. Sonrasında sizler onların soyundan meydana geldiniz. Aslında bu sizin taşınmanız sayılırdı. info
التفاسير:

external-link copy
12 : 69

لِنَجۡعَلَهَا لَكُمۡ تَذۡكِرَةٗ وَتَعِيَهَآ أُذُنٞ وَٰعِيَةٞ

Biz, elbette gemiyi ve onun hikayesini kâfirlerin helak olacağı ve iman ehlinin kurtulacağının kanıtı olarak sunulan bir öğüt kılacağız. Ve kulaklar o kıssayı duyduğu zaman eksiksiz olarak ezberleyip, anlayacaklar. info
التفاسير:

external-link copy
13 : 69

فَإِذَا نُفِخَ فِي ٱلصُّورِ نَفۡخَةٞ وَٰحِدَةٞ

Sûr'a yani boynuza üflemeyle sorumlu melek, ikinci üfleyişinde Sûr'a bir defa üflediği zaman. info
التفاسير:

external-link copy
14 : 69

وَحُمِلَتِ ٱلۡأَرۡضُ وَٱلۡجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةٗ وَٰحِدَةٗ

Yeryüzü ve dağlar kaldırılıp şiddetli bir şekilde tek bir defa birbirine vurulup da yeryüzünün ve dağların parçaları ufalanarak parça parça dağıldığında. info
التفاسير:

external-link copy
15 : 69

فَيَوۡمَئِذٖ وَقَعَتِ ٱلۡوَاقِعَةُ

Bunların hepsi meydana geldiği o gün kıyamet gerçekleşmiş olacaktır. info
التفاسير:

external-link copy
16 : 69

وَٱنشَقَّتِ ٱلسَّمَآءُ فَهِيَ يَوۡمَئِذٖ وَاهِيَةٞ

O gün meleklerin oradan inmeleri sebebiyle gökyüzü yarılır. Gökyüzü sağlam ve sımsıkı olmasının ardından artık o gün çok zayıftır. info
التفاسير:

external-link copy
17 : 69

وَٱلۡمَلَكُ عَلَىٰٓ أَرۡجَآئِهَاۚ وَيَحۡمِلُ عَرۡشَ رَبِّكَ فَوۡقَهُمۡ يَوۡمَئِذٖ ثَمَٰنِيَةٞ

Melekler de gökyüzünün çevresinde ve kenarındadırlar ve o büyük gün Rabbinin arşını meleklerden yakın kılınmış sekiz melek taşır. info
التفاسير:

external-link copy
18 : 69

يَوۡمَئِذٖ تُعۡرَضُونَ لَا تَخۡفَىٰ مِنكُمۡ خَافِيَةٞ

-Ey insanlar!- O gün Allah’ın huzuruna sunulacaksınız. Ne olursa olsun, Allah’a hiçbir sırrınız gizli kalmaz. Bilakis Allah; her şeyi bilir, onlardan haberdardır. info
التفاسير:

external-link copy
19 : 69

فَأَمَّا مَنۡ أُوتِيَ كِتَٰبَهُۥ بِيَمِينِهِۦ فَيَقُولُ هَآؤُمُ ٱقۡرَءُواْ كِتَٰبِيَهۡ

Amel kitapları sağından verilen kimse mutluluk ve neşeyle şöyle der: “Alın, amel kitabımı okuyun!” info
التفاسير:

external-link copy
20 : 69

إِنِّي ظَنَنتُ أَنِّي مُلَٰقٍ حِسَابِيَهۡ

"Şüphesiz ben, yeniden diriltileceğimi ve mükâfatımı alacağımı dünyada iken biliyor ve yakinen inanıyordum." info
التفاسير:

external-link copy
21 : 69

فَهُوَ فِي عِيشَةٖ رَّاضِيَةٖ

Sürekli olarak göreceği nimetlerden ötürü, artık onun için hoşnut olacağı bir hayat vardır. info
التفاسير:

external-link copy
22 : 69

فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٖ

Yeri ve değeri yüksek olan bir cennettedir. info
التفاسير:

external-link copy
23 : 69

قُطُوفُهَا دَانِيَةٞ

Onları yemek isteyen kimseler için cennet meyveleri çok yakındır. info
التفاسير:

external-link copy
24 : 69

كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ هَنِيٓـَٔۢا بِمَآ أَسۡلَفۡتُمۡ فِي ٱلۡأَيَّامِ ٱلۡخَالِيَةِ

Onlara ikram olarak şöyle denilir: “Dünyadaki geçmiş günlerinizde işlemiş olduğunuz salih ameller sebebiyle dilediğiniz kadar yiyip içiniz! Bunlarda hiçbir eza yoktur.'' info
التفاسير:

external-link copy
25 : 69

وَأَمَّا مَنۡ أُوتِيَ كِتَٰبَهُۥ بِشِمَالِهِۦ فَيَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي لَمۡ أُوتَ كِتَٰبِيَهۡ

Fakat amel kitabı solundan verilen kimseler pişmanlıklarının aşırılığından dolayı şöyle derler: “Eyvah! İçinde bulunup, azap görmemi zorunlu kılan kötü ameller sebebiyle keşke amel kitabım hiç verilmeseydi.'' info
التفاسير:

external-link copy
26 : 69

وَلَمۡ أَدۡرِ مَا حِسَابِيَهۡ

"Keşke hesabımda nelerin olduğunu hiç bilmeseydim." info
التفاسير:

external-link copy
27 : 69

يَٰلَيۡتَهَا كَانَتِ ٱلۡقَاضِيَةَ

"Keşke; ölmüş olduğum bu ölüm, ardından yeniden dirilişin olmadığı bir ölüm olsaydı." info
التفاسير:

external-link copy
28 : 69

مَآ أَغۡنَىٰ عَنِّي مَالِيَهۡۜ

"Sahip olduğum servetim de Allah’ın azabından hiçbir şeyi benden savuşturamadı." info
التفاسير:

external-link copy
29 : 69

هَلَكَ عَنِّي سُلۡطَٰنِيَهۡ

"Kanıtım, kendisine güvendiğim güç ve itibarım yok oldu gitti." info
التفاسير:

external-link copy
30 : 69

خُذُوهُ فَغُلُّوهُ

Bu kimse hakkında Meleklere, onu tutun ve ellerini boynunda toplayın! diye emir verilir. info
التفاسير:

external-link copy
31 : 69

ثُمَّ ٱلۡجَحِيمَ صَلُّوهُ

Sonra da sıcaklığının ızdırabını çekmesi için onu cehenneme atın. info
التفاسير:

external-link copy
32 : 69

ثُمَّ فِي سِلۡسِلَةٖ ذَرۡعُهَا سَبۡعُونَ ذِرَاعٗا فَٱسۡلُكُوهُ

Sonra da onu, uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincire vurun. info
التفاسير:

external-link copy
33 : 69

إِنَّهُۥ كَانَ لَا يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ ٱلۡعَظِيمِ

Çünkü o, Yüce Allah’a iman etmiyordu. info
التفاسير:

external-link copy
34 : 69

وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ

Başka kimseleri de yoksulları doyurmaya teşvik etmiyordu. info
التفاسير:

external-link copy
35 : 69

فَلَيۡسَ لَهُ ٱلۡيَوۡمَ هَٰهُنَا حَمِيمٞ

Kıyamet günü ondan azabı savuşturacak hiçbir yakını da olmayacaktır. info
التفاسير:
Ilan sa mga Pakinabang ng mga Ayah sa Pahinang Ito:
• المِنَّة التي على الوالد مِنَّة على الولد تستوجب الشكر.
Çocuğun babasına olan minnettarlığı şükür gerektiren bir minnettir. info

• إطعام الفقير والحض عليه من أسباب الوقاية من عذاب النار.
Yoksulları doyurmak ve buna teşvik etmek, Allah’ın azabından korunma sebeplerinden biridir. info

• شدة عذاب يوم القيامة تستوجب التوقي منه بالإيمان والعمل الصالح.
Kıyamet gününün azabının şiddeti, iman edip, salih ameller işleyerek ondan korunmayı gerektirir. info

external-link copy
36 : 69

وَلَا طَعَامٌ إِلَّا مِنۡ غِسۡلِينٖ

O kimse için, cehennem ehlinin bedenlerinden çıkan su ve irinden başka yiyeceği bir yemeği de yoktur. info
التفاسير:

external-link copy
37 : 69

لَّا يَأۡكُلُهُۥٓ إِلَّا ٱلۡخَٰطِـُٔونَ

Bu yemeği yalnızca günahkâr ve suçlular yer. info
التفاسير:

external-link copy
38 : 69

فَلَآ أُقۡسِمُ بِمَا تُبۡصِرُونَ

Allah Teâlâ, gördüklerinize yemin etmektedir. info
التفاسير:

external-link copy
39 : 69

وَمَا لَا تُبۡصِرُونَ

Yüce Allah görmediklerinize de yemin etmektedir. info
التفاسير:

external-link copy
40 : 69

إِنَّهُۥ لَقَوۡلُ رَسُولٖ كَرِيمٖ

Şüphesiz Kur’an, Allah’ın kelamıdır. Onun değerli Peygamberi ise onu insanlara okumaktadır. info
التفاسير:

external-link copy
41 : 69

وَمَا هُوَ بِقَوۡلِ شَاعِرٖۚ قَلِيلٗا مَّا تُؤۡمِنُونَ

O, bir şair sözü değildir. Çünkü o, şiir beyit düzeni üzere değildir. Ne kadar da az iman etmektesiniz. info
التفاسير:

external-link copy
42 : 69

وَلَا بِقَوۡلِ كَاهِنٖۚ قَلِيلٗا مَّا تَذَكَّرُونَ

Bir kâhinin sözü de değildir. Çünkü kâhin sözü, bu Kur’an’dan başka bir şeydir. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. info
التفاسير:

external-link copy
43 : 69

تَنزِيلٞ مِّن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Fakat o, bütün mahlukatın Rabbinden indirilmiştir. info
التفاسير:

external-link copy
44 : 69

وَلَوۡ تَقَوَّلَ عَلَيۡنَا بَعۡضَ ٱلۡأَقَاوِيلِ

Eğer Muhammed bizim adımıza söylemediğimiz bazı sözler uydurmuş olsaydı; info
التفاسير:

external-link copy
45 : 69

لَأَخَذۡنَا مِنۡهُ بِٱلۡيَمِينِ

Elbette ondan intikam alır ve sahip olduğumuz kuvvet ve kudretle onu yakalayıverirdik. info
التفاسير:

external-link copy
46 : 69

ثُمَّ لَقَطَعۡنَا مِنۡهُ ٱلۡوَتِينَ

Sonra da elbette onun kalbe giden damarını kopartırdık. info
التفاسير:

external-link copy
47 : 69

فَمَا مِنكُم مِّنۡ أَحَدٍ عَنۡهُ حَٰجِزِينَ

Sizlerden hiç kimse de bize engel olamazdı. Onun, bizim adımıza sizin için sözler uydurması imkânsızdır. info
التفاسير:

external-link copy
48 : 69

وَإِنَّهُۥ لَتَذۡكِرَةٞ لِّلۡمُتَّقِينَ

Muhakkak Kur’an, emirlerini yerine getirip yasaklarından sakınarak Rablerine karşı takvalı olanlar için elbette bir öğüttür. info
التفاسير:

external-link copy
49 : 69

وَإِنَّا لَنَعۡلَمُ أَنَّ مِنكُم مُّكَذِّبِينَ

Sizin içinizden bu Kur’an’ı yalanlayan kimselerin olduğunu biz elbette biliyoruz. info
التفاسير:

external-link copy
50 : 69

وَإِنَّهُۥ لَحَسۡرَةٌ عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ

Şüphesiz Kur’an’ı yalanlamak, kıyamet günü büyük bir pişmanlık olacaktır. info
التفاسير:

external-link copy
51 : 69

وَإِنَّهُۥ لَحَقُّ ٱلۡيَقِينِ

Kur’an’ın Allah’ın katından olduğu, şüphesiz ve kuşkusuz kesin bir gerçektir. info
التفاسير:

external-link copy
52 : 69

فَسَبِّحۡ بِٱسۡمِ رَبِّكَ ٱلۡعَظِيمِ

Ey Peygamber! Rabbini ona layık olmayan şeylerden tenzih et ve Yüce Rabbinin ismini zikret! info
التفاسير:
Ilan sa mga Pakinabang ng mga Ayah sa Pahinang Ito:
• تنزيه القرآن عن الشعر والكهانة.
Kur'an, şiir ve kehanetlerden tenzih edilmiştir. info

• خطر التَّقَوُّل على الله والافتراء عليه سبحانه.
Allah –Subhanehu ve Teâlâ- adına söz uydurmanın ve O'na iftira etmenin tehlikesi ifade edilmiştir. info

• الصبر الجميل الذي يحتسب فيه الأجر من الله ولا يُشكى لغيره.
Karşılık olarak yalnızca Allah’tan mükâfat beklemek ve O'ndan başkasına şikayette bulunmamak güzel sabır örneğidir. info