د قرآن کریم د معناګانو ژباړه - د المختصر في تفسیر القرآن الکریم ترکي ژباړه

د مخ نمبر:close

external-link copy
14 : 45

قُل لِّلَّذِينَ ءَامَنُواْ يَغۡفِرُواْ لِلَّذِينَ لَا يَرۡجُونَ أَيَّامَ ٱللَّهِ لِيَجۡزِيَ قَوۡمَۢا بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ

-Ey Resul!- Allah'a iman eden ve resullerini tasdik edenlere söyle. Sizlere kötülük yapan kâfirleri ve Allah'ın nimetlerine veya gazabına aldırış etmeyenleri bağışlayınız. Şüphesiz Allah, sabreden Müminleri ve dünyada yapmış oldukları kötü amellerle hakka tecavüz eden kâfirlerin yaptıklarının karşılığını verecektir. info
التفاسير:

external-link copy
15 : 45

مَنۡ عَمِلَ صَٰلِحٗا فَلِنَفۡسِهِۦۖ وَمَنۡ أَسَآءَ فَعَلَيۡهَاۖ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمۡ تُرۡجَعُونَ

Kim salih amel işlerse salih amelinin neticesi ona aittir. Yüce Allah, onun yapmış olduğu amele ihtiyaç duymaz. Kim kötü amel işlerse kötü amelinin akıbeti de ona aittir. Onun kötülüğü Allah'a zarar veremez. Sonra herkesin hak ettiğinin karşılığını vermemiz için ahirette yalnız bize döneceksiniz. info
التفاسير:

external-link copy
16 : 45

وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحُكۡمَ وَٱلنُّبُوَّةَ وَرَزَقۡنَٰهُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ وَفَضَّلۡنَٰهُمۡ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ

Gerçek şu ki, İsrailoğulları'na Tevrat'ı ve hikmetle insanların arasını ayırmayı bahşettik. Peygamberlerin çoğunu onlardan, İbrahim -aleyhisselam-'ın zürriyetinden kıldık. Onları çeşitli temiz şeylerle rızıklandırdık ve onları zamanlarının insanlarına üstün kıldık. info
التفاسير:

external-link copy
17 : 45

وَءَاتَيۡنَٰهُم بَيِّنَٰتٖ مِّنَ ٱلۡأَمۡرِۖ فَمَا ٱخۡتَلَفُوٓاْ إِلَّا مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلۡعِلۡمُ بَغۡيَۢا بَيۡنَهُمۡۚ إِنَّ رَبَّكَ يَقۡضِي بَيۡنَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ فِيمَا كَانُواْ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ

Onlara din hususunda hakkı batıldan ayıran açık deliller verdik. Onlara hüccet ikame edilip peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- gönderildikten sonra ihtilafa düştüler. Onları bu ihtilafa sürükleyen ise ancak liderlik, şan hırsına kapılıp birbirlerine haksızlık etmeleri sebebiyledir. -Ey Resul!- Şüphesiz ki Rabbin, dünyada hakkında ayrılığa düştükleri şeylerde, kimin haklı ve kimin haksız olduğunu açığa çıkarıp kıyamet günü onların arasında hüküm verecektir. info
التفاسير:

external-link copy
18 : 45

ثُمَّ جَعَلۡنَٰكَ عَلَىٰ شَرِيعَةٖ مِّنَ ٱلۡأَمۡرِ فَٱتَّبِعۡهَا وَلَا تَتَّبِعۡ أَهۡوَآءَ ٱلَّذِينَ لَا يَعۡلَمُونَ

Sonra da seni kendi buyruğumuz ile senden önceki resullerimize emrettiğimiz yol, sünnet ve metot üzerine kıldık ki bununla imana ve salih amele davet ediyorsun. Sen bu şeriata tabi ol ve hakkı bilmeyenlerin heveslerine tabi olma. Zira onların hevesleri haktan saptırır. info
التفاسير:

external-link copy
19 : 45

إِنَّهُمۡ لَن يُغۡنُواْ عَنكَ مِنَ ٱللَّهِ شَيۡـٔٗاۚ وَإِنَّ ٱلظَّٰلِمِينَ بَعۡضُهُمۡ أَوۡلِيَآءُ بَعۡضٖۖ وَٱللَّهُ وَلِيُّ ٱلۡمُتَّقِينَ

Şüphesiz hakkı bilmeyenlerin hevâlarına uyarsan, Allah'tan gelecek herhangi bir azabı önleme hususunda, sana asla fayda sağlayamazlar. Şüphesiz bütün uluslar/dinler ve inançlar birbirlerine yardım edip Müminlere karşı destek olurlar. Yüce Allah ise emirlerine uyan ve yasaklarından kaçınan muttakilere yardım eder ve zafer bahşeder. info
التفاسير:

external-link copy
20 : 45

هَٰذَا بَصَٰٓئِرُ لِلنَّاسِ وَهُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّقَوۡمٖ يُوقِنُونَ

Peygamberimize indirilen bu Kur'an, hakkı batıldan ayırıp insanların bütün işlerinde doğruyu görmelerini ve şüphesiz hakka iman eden bir kavim için de hak yolunu gösteren bir rehber ve rahmettir. Çünkü onlar, Rableri onlardan razı olması için onun hidayetiyle doğru yolu bulurlar ve (Rableri) onları cennete sokar ve cehennemden uzaklaştırır. info
التفاسير:

external-link copy
21 : 45

أَمۡ حَسِبَ ٱلَّذِينَ ٱجۡتَرَحُواْ ٱلسَّيِّـَٔاتِ أَن نَّجۡعَلَهُمۡ كَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ سَوَآءٗ مَّحۡيَاهُمۡ وَمَمَاتُهُمۡۚ سَآءَ مَا يَحۡكُمُونَ

Yoksa uzuvlarıyla küfür ve günah işleyenleri Allah'a iman edip salih amel işleyenler gibi dünyada ve ahirette yaptıklarının karşılığını almalarında bir tutacağımızı mı sanıyorlar? Ne kadar çirkin hüküm veriyorlar. info
التفاسير:

external-link copy
22 : 45

وَخَلَقَ ٱللَّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ بِٱلۡحَقِّ وَلِتُجۡزَىٰ كُلُّ نَفۡسِۭ بِمَا كَسَبَتۡ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ

Allah gökleri ve yeri büyük ve açık bir hikmetle yarattı. Asla boş yere yaratmadı. Her nefse hiçbir haksızlığa uğramadan kendi kazanmış olduğu hayır ve şerrin karşılığını vermek için yarattı. Yüce Allah, onların yapmış oldukları iyiliklerini eksilterek ve kötülüklerini de artırarak onlara zulmetmez. info
التفاسير:
په دې مخ کې د ایتونو د فایدو څخه:
• العفو والتجاوز عن الظالم إذا لم يُظهر الفساد في الأرض، ويَعْتَدِ على حدود الله؛ خلق فاضل أمر الله به المؤمنين إن غلب على ظنهم العاقبة الحسنة.
Yeryüzünde fesadı ortaya koymaz ve Allah'ın sınırlarını aşmaz ise zalimi affedip onu bağışlamak üstün bir ahlaktır. Zannı galipleriyle güzel bir son olacaksa Allah bunu (affetmeyi ve bağışlamayı) Müminlere emretmiştir. info

• وجوب اتباع الشرع والبعد عن اتباع أهواء البشر.
Şeriata tabi olmanın farz olduğu ve insanların arzularına uymaktan uzaklaşılmanın gerekliliği beyan edilmiştir. info

• كما لا يستوي المؤمنون والكافرون في الصفات، فلا يستوون في الجزاء.
Müminler ve kâfirler sıfatlarda eşit olmadıkları gibi yapmış oldukları amellerinin karşılığını almakta da eşit olmazlar. info

• خلق الله السماوات والأرض وفق حكمة بالغة يجهلها الماديون الملحدون.
Allah gökleri ve yeri büyük ve açık bir hikmete uygun bir şekilde yarattı. Bunu meteryalist cahil ateistler bilmezler. info