د قرآن کریم د معناګانو ژباړه - د المختصر في تفسیر القرآن الکریم ترکي ژباړه

د مخ نمبر:close

external-link copy
11 : 42

فَاطِرُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ جَعَلَ لَكُم مِّنۡ أَنفُسِكُمۡ أَزۡوَٰجٗا وَمِنَ ٱلۡأَنۡعَٰمِ أَزۡوَٰجٗا يَذۡرَؤُكُمۡ فِيهِۚ لَيۡسَ كَمِثۡلِهِۦ شَيۡءٞۖ وَهُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡبَصِيرُ

Yüce Allah, göklerin ve yerin geçmişte benzeri olmaksızın yaratıcısıdır. Size kendi cinsinizden eşler yaratandır. Sizler için develerden, sığırlardan ve koyunlardan da çiftler yaratmıştır. Onlar hep sizlerin yararı için çoğalırlar. Sizi de sizin için yaratmış olduğu eşler ile evlenmeniz yoluyla yaratır. Yaratmış olduğu hayvanların etlerinden ve sütlerinden sizleri istifade ettirir. Yarattıklarından O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O kullarının konuştuklarını işitendir, yapmış oldukları fiillerini görendir. Yarattıklarından hiçbir şey O'nun elinden kaçmaz. Onlara yapmış oldukları amellerinin karşılığını verecektir. Hayır (zannederse) hayır (bulur), şer (zannederse) şer (bulur). info
التفاسير:

external-link copy
12 : 42

لَهُۥ مَقَالِيدُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ يَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن يَشَآءُ وَيَقۡدِرُۚ إِنَّهُۥ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ

Göklerin ve yerin anahtarları yalnız O'nundur. Kullarından dilediğine rızkı bol verir ki, onu imtihan etmek için şükür mü yoksa kufür mü edecek ona bakar. Dilediğine de rızkını kısar ki, onu da imtihan etmek için sabredecek mi yoksa Allah'ın kaderine öfkelenip gücenecek mi diye bakar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir. Kullarının faydasına olan hiçbir şey O'na gizli kalmaz. info
التفاسير:

external-link copy
13 : 42

۞ شَرَعَ لَكُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا وَصَّىٰ بِهِۦ نُوحٗا وَٱلَّذِيٓ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ وَمَا وَصَّيۡنَا بِهِۦٓ إِبۡرَٰهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَىٰٓۖ أَنۡ أَقِيمُواْ ٱلدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُواْ فِيهِۚ كَبُرَ عَلَى ٱلۡمُشۡرِكِينَ مَا تَدۡعُوهُمۡ إِلَيۡهِۚ ٱللَّهُ يَجۡتَبِيٓ إِلَيۡهِ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِيٓ إِلَيۡهِ مَن يُنِيبُ

-Ey Resul!- Sana vahyettiğimiz ve dinden meşru kıldığımız gibi Nuh'a tebliğ etmesini ve amel etmesini emrettik. İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tebliğ etmesini ve amel etmesini meşru kıldığımız gibi Allah size de meşru kıldı. Hülasa, dini ikame edin ve onda tefrikayı ve ayrılığı bırakın. Fakat müşrikleri kendisine davet ettiğin Allah'ın tevhidi ve O'ndan başkasına ibadet etmeyi terk etmelerini davet etmen onlara zor gelmiştir. Allah, kullarından dilediğini kendisine seçer ve onu kendisine ibadet etmeye ve itaat etmeye muvaffak kılar. Onlardan günahlarından tövbe ederek kendisine dönenleri de hidayet eder. info
التفاسير:

external-link copy
14 : 42

وَمَا تَفَرَّقُوٓاْ إِلَّا مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلۡعِلۡمُ بَغۡيَۢا بَيۡنَهُمۡۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةٞ سَبَقَتۡ مِن رَّبِّكَ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗى لَّقُضِيَ بَيۡنَهُمۡۚ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ أُورِثُواْ ٱلۡكِتَٰبَ مِنۢ بَعۡدِهِمۡ لَفِي شَكّٖ مِّنۡهُ مُرِيبٖ

Kâfirler ve müşrikler ancak Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in gönderilmesiyle onların üzerine delil ikame edildikten sonra ayrılığa düşmüşlerdir. Ve bu ayrılıkları da ancak zulüm ve haksızlık sebebiyle olmuştur. Eğer Allah'ın ilminde daha önceden belli bir süreye kadar onlardan azabı kıyamet gününe ertelemesi vaadi olmamış olsaydı, mutlaka Allah aralarında hükmederdi. Allah'a küfretmeleri ve resullerini yalanlamaları sebebi ile onları çabucak azaplandırıldı. Şüphesiz Yahudilerden sonra Tevrat'a ve Hristiyanlardan sonra İncil'e varis olanlar ve müşrikler Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in getirdiği bu Kur'an'ı gerçekten yalanlayarak şüphe içerisinde oldular. info
التفاسير:

external-link copy
15 : 42

فَلِذَٰلِكَ فَٱدۡعُۖ وَٱسۡتَقِمۡ كَمَآ أُمِرۡتَۖ وَلَا تَتَّبِعۡ أَهۡوَآءَهُمۡۖ وَقُلۡ ءَامَنتُ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِن كِتَٰبٖۖ وَأُمِرۡتُ لِأَعۡدِلَ بَيۡنَكُمُۖ ٱللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمۡۖ لَنَآ أَعۡمَٰلُنَا وَلَكُمۡ أَعۡمَٰلُكُمۡۖ لَا حُجَّةَ بَيۡنَنَا وَبَيۡنَكُمُۖ ٱللَّهُ يَجۡمَعُ بَيۡنَنَاۖ وَإِلَيۡهِ ٱلۡمَصِيرُ

Bu dosdoğru olan dine davet et ve Allah'ın sana emrettiğine uygun şekilde sebat et. Onların asılsız arzularına asla uyma. Onlarla mücadele ve tartıştığında onlara şöyle de: "Ben Allah'a ve resullerine indirdiği kitaplara iman ettim. Allah bana sizin aranızda adaletle hükmetmemi emretti. Ben bizim Rabbimiz olan Allah'a ibadet ediyorum. Bizim amellerimiz ister hayır ve ister şer olsun bize; sizin amelleriniz de ister hayır ve ister şer olsun size aittir. Bizimle sizin aranızda delil apaçık ortaya çıktıktan sonra ve yollarımız da belli olduktan sonra artık aramızda bir tartışma yoktur. Yüce Allah hepimizi toplayıp bir araya getirir ve kıyamet gününde dönüş O'nadır. Hepimiz hak ettiklerimizin karşılığıyla muamele eder. O zaman sadık olan ile yalancı olan, haklı olan ile haksız olan ortaya çıkar. info
التفاسير:
په دې مخ کې د ایتونو د فایدو څخه:
• دين الأنبياء في أصوله دين واحد.
Peygamberlerin dini, asıl itibariyle tek dindir. info

• أهمية وحدة الكلمة، وخطر الاختلاف فيها.
Söz birliğininin önemi ve bu konuda ihtilafa düşmenin tehlikeli olması beyan edilmiştir. info

• من مقومات نجاح الدعوة إلى الله: صحة المبدأ، والاستقامة عليه، والبعد عن اتباع الأهواء، والعدل، والتركيز على المشترك، وترك الجدال العقيم، والتذكير بالمصير المشترك.
Yüce Allah'a yapılan davetin başarılı olmasının dinamiklerinden bazıları şunlardır: İlkelerin doğru olması ve onun üzerine dosdoğru devam etmek, arzulara uymaktan uzak durmak, adaletli olmak, ortak paydada olan şeye odaklanmak, kısır ve boş mücadeleleri terk etmek, ortak geleceği hatırlatmak. info