ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫

ߞߐߜߍ ߝߙߍߕߍ:close

external-link copy
7 : 58

أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۖ مَا يَكُونُ مِن نَّجۡوَىٰ ثَلَٰثَةٍ إِلَّا هُوَ رَابِعُهُمۡ وَلَا خَمۡسَةٍ إِلَّا هُوَ سَادِسُهُمۡ وَلَآ أَدۡنَىٰ مِن ذَٰلِكَ وَلَآ أَكۡثَرَ إِلَّا هُوَ مَعَهُمۡ أَيۡنَ مَا كَانُواْۖ ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُواْ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۚ إِنَّ ٱللَّهَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٌ

-Ey Peygamber!- Allah'ın, göklerde ve yerde olanları bildiğini görmüyor musun? Göklerde ve yerde olan hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Üç kişinin gizli konuştuğu yerde Allah ilmi ile mutlaka onların dördüncüsüdür. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde onların altıncısı mutlaka O’dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka O, ilmi ile onlarla beraberdir. Sonra Allah, kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. Hiçbir şey O'na gizli kalmaz. info
التفاسير:

external-link copy
8 : 58

أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ نُهُواْ عَنِ ٱلنَّجۡوَىٰ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُواْ عَنۡهُ وَيَتَنَٰجَوۡنَ بِٱلۡإِثۡمِ وَٱلۡعُدۡوَٰنِ وَمَعۡصِيَتِ ٱلرَّسُولِۖ وَإِذَا جَآءُوكَ حَيَّوۡكَ بِمَا لَمۡ يُحَيِّكَ بِهِ ٱللَّهُ وَيَقُولُونَ فِيٓ أَنفُسِهِمۡ لَوۡلَا يُعَذِّبُنَا ٱللَّهُ بِمَا نَقُولُۚ حَسۡبُهُمۡ جَهَنَّمُ يَصۡلَوۡنَهَاۖ فَبِئۡسَ ٱلۡمَصِيرُ

-Ey Peygamber!- Bir Mümini gördüklerinde aralarında gizlice fısıldaşarak konuşan Yahudileri görmedin mi? Allah, gizlice fısıldaşmayı onlara yasak etmiştir. Onlar ise Allah'ın kendilerine yapmalarını yasakladığı şeyi yapmaya geri dönmüşlerdir. Onlar, günah olan hususlarda Müminlerin gıybetini yapmışlar ve Peygambere karşı gelerek sınırı aşmışlardır. -Ey Peygamber!- Onlar sana gelip de seni selamladıklarında, Allah'ın selamlamadığı sözlerle selamlıyorlar. Onlar selamlarında sana; "Es-sâmu aleyke" deyip bu sözleriyle ölümü (yani ölümün senin üzerine olmasını) kastediyorlar. Bunu, bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmezdi diyerek seni yalanlamak için söylerler. "Şayet O, yani Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- iddia ettiği şeyde doğru/sadık olsaydı söylediklerimiz sebebi ile Allah bize azap ederdi." demektedirler. Bu söylediklerine ceza olarak cehennem onlara yeter. Onlar, onun ateşine sunulacaklardır. Onların vardıkları yer, ne kötü varış yeridir. info
التفاسير:

external-link copy
9 : 58

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا تَنَٰجَيۡتُمۡ فَلَا تَتَنَٰجَوۡاْ بِٱلۡإِثۡمِ وَٱلۡعُدۡوَٰنِ وَمَعۡصِيَتِ ٱلرَّسُولِ وَتَنَٰجَوۡاْ بِٱلۡبِرِّ وَٱلتَّقۡوَىٰۖ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ ٱلَّذِيٓ إِلَيۡهِ تُحۡشَرُونَ

Ey Allah'a iman edip kendilerine gönderdiği din ile amel edenler! Yahudiler gibi olmamak için aranızda gizli konuşurken günah, düşmanlık ve Peygambere karşı gelmek hususunda fısıldaşmayın. Allah'a taatte bulunmak ve günahlardan geri durmak hususunda fısıldaşın. Emirlerine itaat ederek ve yasaklarından kaçınarak Allah'tan korkun. Kıyamet gününde hesap ve karşılık için sadece O'nun huzuruna gelip toplanacaksınız. info
التفاسير:

external-link copy
10 : 58

إِنَّمَا ٱلنَّجۡوَىٰ مِنَ ٱلشَّيۡطَٰنِ لِيَحۡزُنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَلَيۡسَ بِضَآرِّهِمۡ شَيۡـًٔا إِلَّا بِإِذۡنِ ٱللَّهِۚ وَعَلَى ٱللَّهِ فَلۡيَتَوَكَّلِ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ

-Günah, düşmanlık ve Peygambere isyandan oluşan fısıldaşmak- sadece şeytanın süslediği ve dostlarına vesvese ettiği bir şeydir ki, şeytan bununla Müminlerin içine kendilerine tuzak kurulduğuna dair hüzün koymak ister. Şeytan ve şeytanın süslemesi, Allah'ın dilemesi dışında Müminlere bir zarar veremez. O halde Müminler, bütün işlerinde Allah'a güvenip dayansınlar. info
التفاسير:

external-link copy
11 : 58

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا قِيلَ لَكُمۡ تَفَسَّحُواْ فِي ٱلۡمَجَٰلِسِ فَٱفۡسَحُواْ يَفۡسَحِ ٱللَّهُ لَكُمۡۖ وَإِذَا قِيلَ ٱنشُزُواْ فَٱنشُزُواْ يَرۡفَعِ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مِنكُمۡ وَٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡعِلۡمَ دَرَجَٰتٖۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٞ

Ey Allah'a iman edip Allah'ın kendilerine gönderdiği din ile amel edenler! Size, meclislerde yer açın denildiği zaman yer açın ki, Allah da size dünya ve ahiret hayatınızda genişlik versin. Fazilet ehli kimselerin oturması için size bazı meclislerden; “Kalkın!” denildiği zaman kalkın ki, Allah da sizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Yaptıklarınızdan hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Buna göre size karşılığını verecektir. info
التفاسير:
ߟߝߊߙߌ ߟߎ߫ ߢߊ߬ߕߣߐ ߘߏ߫ ߞߐߜߍ ߣߌ߲߬ ߞߊ߲߬:
• مع أن الله عالٍ بذاته على خلقه؛ إلا أنه مطَّلع عليهم بعلمه لا يخفى عليه أي شيء.
Allah Teâlâ, Yüce zâtı ile yarattıklarının üzerinde ve ilmi ile yarattığı her şeyden haberdardır. Hiçbir şey O'na gizli kalmaz. info

• لما كان كثير من الخلق يأثمون بالتناجي أمر الله المؤمنين أن تكون نجواهم بالبر والتقوى.
İnsanlardan çoğu (şer olan hususlarda) gizlice konuşarak günaha girince Allah Teâlâ, Müminlere gizli konuşmalarının takvada ve iyilikte olmasını emretmiştir. info

• من آداب المجالس التوسيع فيها للآخرين.
Meclislerde oturma edep ve adabından birisi de oraya gelen diğer kimseler için yer açılmasıdır. info