पवित्र कुरअानको अर्थको अनुवाद - पवित्र कुर्आनको संक्षिप्त व्याख्याको टर्की भाषामा अनुवाद ।

رقم الصفحة:close

external-link copy
10 : 48

إِنَّ ٱلَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ ٱللَّهَ يَدُ ٱللَّهِ فَوۡقَ أَيۡدِيهِمۡۚ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَىٰ نَفۡسِهِۦۖ وَمَنۡ أَوۡفَىٰ بِمَا عَٰهَدَ عَلَيۡهُ ٱللَّهَ فَسَيُؤۡتِيهِ أَجۡرًا عَظِيمٗا

-Ey Peygamber!- Muhakkak ki Rıdvan Biati'nde Mekke ehli olan müşriklere karşı savaşacaklarına dair sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Çünkü onlara müşriklerle savaşmalarını emreden Allah Teâlâ'dır. Allah, onlara yaptıklarının mükâfatını verecektir. Biatte Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. O, onların her şeyinden haberdardır. Bundan hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Kim biatini ve ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Bu, Allah'a hiçbir zarar vermez. Kim de Allah'ın dinine yardım edeceğine dair Allah ile olan ahdine vefa gösterirse; Yüce Allah, ona büyük bir mükâfat verecektir ki o mükâfat Cennet'tir. info
التفاسير:

external-link copy
11 : 48

سَيَقُولُ لَكَ ٱلۡمُخَلَّفُونَ مِنَ ٱلۡأَعۡرَابِ شَغَلَتۡنَآ أَمۡوَٰلُنَا وَأَهۡلُونَا فَٱسۡتَغۡفِرۡ لَنَاۚ يَقُولُونَ بِأَلۡسِنَتِهِم مَّا لَيۡسَ فِي قُلُوبِهِمۡۚ قُلۡ فَمَن يَمۡلِكُ لَكُم مِّنَ ٱللَّهِ شَيۡـًٔا إِنۡ أَرَادَ بِكُمۡ ضَرًّا أَوۡ أَرَادَ بِكُمۡ نَفۡعَۢاۚ بَلۡ كَانَ ٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرَۢا

-Ey Peygamber!- Mekke'ye yolcuğunda Allah Teâlâ'nın bedevilerden seninle birlikte olmaktan geri bıraktıkları var ya, sen onları azarlarsan sana diyecekler ki: "Bizleri seninle yolculuk etmekten mallarımız ve evlatlarımız ile ilgilenmemiz alıkoydu. Bundan dolayı bizim günahlarımız için Allah'tan bağışlanma dile!" Onlar Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in kendileri için Allah'tan bağışlanma talebini kalplerinde olmadığı halde dilleri ile söylerler. Çünkü onlar, günahlarından tövbe etmediler. Onlara de ki: "Eğer Allah size bir hayır yahut zarar gelmesini dilerse O'na karşı kimsenin gücü yetmez. Hayır! Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır. Siz ne kadar gizleseniz de yaptıklarınızdan hiçbir şey O'na gizli kalmaz." info
التفاسير:

external-link copy
12 : 48

بَلۡ ظَنَنتُمۡ أَن لَّن يَنقَلِبَ ٱلرَّسُولُ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَ إِلَىٰٓ أَهۡلِيهِمۡ أَبَدٗا وَزُيِّنَ ذَٰلِكَ فِي قُلُوبِكُمۡ وَظَنَنتُمۡ ظَنَّ ٱلسَّوۡءِ وَكُنتُمۡ قَوۡمَۢا بُورٗا

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte yolculuk etmekten sizleri alıkoyan, sizlerin özür olarak ileri sürdüğünüz gibi mallar ve evlatlar ile ilgilenmek değildi. Aksine sizlerin; Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ve ashabının hepsinin helak olacağını ve Medine'ye ailelerinin yanına geri dönemeyeceklerini zannetmenizdi. Şeytan, bunu sizin kalplerinizde süslemişti de sizler Rabbiniz hakkında O'nun, peygamberine yardım edemeyeciğine dair kötü zanda bulunmuştunuz. Böylece Allah, hakkında kötü zanda bulunmanız ve O'nun Rasûlü ile birlikte hareket etmekten geri kalmanız sebebi ile helak olmuş bir kavim olmuştunuz. info
التفاسير:

external-link copy
13 : 48

وَمَن لَّمۡ يُؤۡمِنۢ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ فَإِنَّآ أَعۡتَدۡنَا لِلۡكَٰفِرِينَ سَعِيرٗا

Kim Allah'a ve O'nun resulüne iman etmezse işte o kâfirdir. Şüphesiz biz, kıyamet günü kâfirler için kendisi ile azap olunacakları şiddetli/alevli bir ateş hazırladık. info
التفاسير:

external-link copy
14 : 48

وَلِلَّهِ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ يَغۡفِرُ لِمَن يَشَآءُ وَيُعَذِّبُ مَن يَشَآءُۚ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Göklerin ve yerin hükümranlığı sadece Allah'a aittir. O, kullarından dilediğinin günahlarını bağışlar ve ihsanı ile onu cennete koyar. Yine adaleti ile kullarından dilediğine azap eder. Allah, günahlarından tövbe eden kullarını çok bağışlayan ve onlara çok merhamet edendir. info
التفاسير:

external-link copy
15 : 48

سَيَقُولُ ٱلۡمُخَلَّفُونَ إِذَا ٱنطَلَقۡتُمۡ إِلَىٰ مَغَانِمَ لِتَأۡخُذُوهَا ذَرُونَا نَتَّبِعۡكُمۡۖ يُرِيدُونَ أَن يُبَدِّلُواْ كَلَٰمَ ٱللَّهِۚ قُل لَّن تَتَّبِعُونَا كَذَٰلِكُمۡ قَالَ ٱللَّهُ مِن قَبۡلُۖ فَسَيَقُولُونَ بَلۡ تَحۡسُدُونَنَاۚ بَلۡ كَانُواْ لَا يَفۡقَهُونَ إِلَّا قَلِيلٗا

-Ey Müminler!- Allah’ın kendilerini geride bıraktığı kimseler, Hudeybiye anlaşmasından sonra sizler Allah’ın sizlere vadetmiş olduğu Hayber ganimetlerini almak için çıktığınızda size şöyle diyecekler: "Bizi bırakın da o ganimetlerden bir pay almak için biz de sizinle birlikte çıkalım." Geri kalan bu kimseler; bu istekleri ile Allah’ın Hudeybiye anlaşmasından sonra sadece Müminlere vermeyi vadetmiş olduğu Hayber ganimetleri ile alakalı vaadini değiştirmek istiyorlar. -Ey Peygamber!- Onlara de ki: "O ganimetler için çıktığımızda bize asla tabi olmayın! Şüphesiz Allah, Hayber ganimetlerini sadece Hudeybiye anlaşmasına şahitlik edenler olarak bizlere vadetmiştir." Onlar şöyle diyeceklerdir: "Sizin, bizleri size tabi olmaktan alıkoymanız Allah’tan bir emir değildir. Bilakis sizin bizlere karşı duyduğunuz haset sebebiyledir." İş geri kalan bu kimselerin iddia ettikleri gibi değildir. Onlar az bir şey dışında Allah’ın emirlerini ve yasaklarını anlamazlar. Bundan dolayı ona isyan etmişlerdir. info
التفاسير:
यस पृष्ठको अायतहरूका लाभहरूमध्येबाट:
• مكانة بيعة الرضوان عند الله عظيمة، وأهلها من خير الناس على وجه الأرض.
Rıdvan biatinin Allah katındaki yeri çok büyüktür ve o biate katılan kimseler yeryüzündeki en hayırlı insanlardandır. info

• سوء الظن بالله من أسباب الوقوع في المعصية وقد يوصل إلى الكفر.
Allah hakkında kötü zanda bulunmak, masiyete/günaha düşmenin sebeplerindendir ve bu günah inkâra kadar gidebilir. info

• ضعاف الإيمان قليلون عند الفزع، كثيرون عند الطمع.
Zayıf iman sahibi kimseler, zorluk anında çok azdır. Böyle kimseler bir menfaat anında ise birden kalabalık olurlar. info