വിശുദ്ധ ഖുർആൻ പരിഭാഷ - അൽ മുഖ്തസ്വർ ഫീ തഫ്സീറിൽ ഖുർആനിൽ കരീം (തുർകി വിവർത്തനം)

പേജ് നമ്പർ:close

external-link copy
96 : 7

وَلَوۡ أَنَّ أَهۡلَ ٱلۡقُرَىٰٓ ءَامَنُواْ وَٱتَّقَوۡاْ لَفَتَحۡنَا عَلَيۡهِم بَرَكَٰتٖ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَٰكِن كَذَّبُواْ فَأَخَذۡنَٰهُم بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ

Eğer kendilerine peygamberlerimizi gönderdiğimiz o memleketlerin halkı resullerimizin onlara getirdiklerine içtenlikle iman edip tasdik etselerdi, Rablerinden korkup küfrü ve günah işlemeyi terk edip emirlerine uysalardı, biz de onlara hayır kapılarını her taraftan açardık. Fakat onlar tasdik etmediler, takvalı da olmadılar, bilakis resullerinin kendilerine getirdiğini yalanladılar. Biz de onları işledikleri günah ve suçları sebebiyle aniden azap ederek yakalayıverdik. info
التفاسير:

external-link copy
97 : 7

أَفَأَمِنَ أَهۡلُ ٱلۡقُرَىٰٓ أَن يَأۡتِيَهُم بَأۡسُنَا بَيَٰتٗا وَهُمۡ نَآئِمُونَ

Yoksa yalanlayan o ülkelerin halkı azabımızın geceleyin, onlar uykuda rahat ve tam sükûnet içerisinde iken başlarına gelmesinden güvende mi oldular? info
التفاسير:

external-link copy
98 : 7

أَوَأَمِنَ أَهۡلُ ٱلۡقُرَىٰٓ أَن يَأۡتِيَهُم بَأۡسُنَا ضُحٗى وَهُمۡ يَلۡعَبُونَ

Ya da o ülkelerin halkı azabımızın günün ilk vaktinde (kuşluk vakti) onlar dünya işleriyle meşgul iken başlarına gelmesinden güvende mi oldular? info
التفاسير:

external-link copy
99 : 7

أَفَأَمِنُواْ مَكۡرَ ٱللَّهِۚ فَلَا يَأۡمَنُ مَكۡرَ ٱللَّهِ إِلَّا ٱلۡقَوۡمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ

Onlara bakıp, ibret alın. Zira Yüce Allah onlara istidrac olarak mühlet ve bir süre vermiş, kuvvet ve rızıklarında bolluk bahşetmiş ve böylece onları adım adım azaba yakınlaştırmıştır. Yalanlayan o ülkelerin halkı Yüce Allah'ın gizli bir şekilde onlar için hazırlamış olduğu tuzağından emin mi oldular? Hâlbuki Allah'ın tuzağından, hüsrana uğrayan kimselerden başkası güvende olamaz. Fakat, muvaffak olanlar şüphesiz Allah'ın tuzağına uğramaktan korkarlar. Allah'ın kendilerine vermiş olduğu nimetlere aldanmazlar. Onlar ancak Allah'ın kendilerine olan ihsanını görürler ve O'na bunun için şükrederler. info
التفاسير:

external-link copy
100 : 7

أَوَلَمۡ يَهۡدِ لِلَّذِينَ يَرِثُونَ ٱلۡأَرۡضَ مِنۢ بَعۡدِ أَهۡلِهَآ أَن لَّوۡ نَشَآءُ أَصَبۡنَٰهُم بِذُنُوبِهِمۡۚ وَنَطۡبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ فَهُمۡ لَا يَسۡمَعُونَ

Günahları sebebiyle kendilerinden önce helak olanların yerine yeryüzüne varis olanlar için bu gerçek belli olup ta onların başına gelenlerden ibret almadılar mı? Bilakis öncekilerin yapmış oldukları şeyleri kendileri de yaptılar. Yüce Allah şayet dileseydi yeryüzünde bir kural olarak günahları sebebiyle onların başına bir azap gönderirdi. Kalplerini mühürler, ardından hiçbir öğüt tutmaz ve hiçbir hatırlatma da fayda vermez hale gelirdi. Onlar bunu hâlâ anlamadılar mı? info
التفاسير:

external-link copy
101 : 7

تِلۡكَ ٱلۡقُرَىٰ نَقُصُّ عَلَيۡكَ مِنۡ أَنۢبَآئِهَاۚ وَلَقَدۡ جَآءَتۡهُمۡ رُسُلُهُم بِٱلۡبَيِّنَٰتِ فَمَا كَانُواْ لِيُؤۡمِنُواْ بِمَا كَذَّبُواْ مِن قَبۡلُۚ كَذَٰلِكَ يَطۡبَعُ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِ ٱلۡكَٰفِرِينَ

İşte bunlar önce ki Nuh, Hud, Salih, Lût, Şuayb'ın memleketleridir. -Ey Resul!- Sana onların haberlerini okuyoruz ve onların içinde bulundukları yalanlama, inat ve bunlar sebebi ile başlarına gelen helak oluşları hakkında seni haberdar ediyoruz ki, bütün bunlar ibret alanlar için bir ibret ve öğüt alanlar için de bir öğüt olsun. Kesinlikle bu ülkelerin resulleri sadık olduklarını ispat eden apaçık delillerle gelmişlerdi. Zaten Allah'ın ezelî ilminde sabit olduğu üzere resullerin onlara gelmesinden sonra da onlar iman etmeyecekler ve yalanlayacaklardı. Yüce Allah, resullerini yalanlayan bu ülkelerin halklarının kalplerini mühürlediği gibi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e iman etmeyip, kafir olanların kalplerini de mühürler. Böylece iman etmek için hidayet bulamazlar. info
التفاسير:

external-link copy
102 : 7

وَمَا وَجَدۡنَا لِأَكۡثَرِهِم مِّنۡ عَهۡدٖۖ وَإِن وَجَدۡنَآ أَكۡثَرَهُمۡ لَفَٰسِقِينَ

Kendilerine resuller gönderilen ümmetlerin çoğunda Allah'ın onlara vasiyet ettiklerine karşı ahde vefa ve iltizam bulmadığımız gibi emirlere uyma diye bir şey de bulmadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu Allah'a itaat etmekten çıkmış bulduk. info
التفاسير:

external-link copy
103 : 7

ثُمَّ بَعَثۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِم مُّوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦ فَظَلَمُواْ بِهَاۖ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُفۡسِدِينَ

O resullerden sonra Musa -aleyhisselam-'ı apaçık mucizeler ve onun doğruluğunu ispat eden delillerimiz ile Firavun'a ve kavmine gönderdik de o mucizeleri inkâr edip, küfrettiler. Ey Resul! Derin derin düşün! Firavun'un ve kavminin akıbeti nasıl oldu? Yüce Allah onları denizde boğarak helak etti. Dünyada ve ahirette peşlerine lanet taktık. info
التفاسير:

external-link copy
104 : 7

وَقَالَ مُوسَىٰ يَٰفِرۡعَوۡنُ إِنِّي رَسُولٞ مِّن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Allah, Musa'yı Firavun'a gönderince ona geldi ve şöyle dedi: "Ey Firavun! Kuşkusuz ben bütün yaratılmışların yaratıcısı, maliki ve onların bütün işlerini idare eden Yüce Allah tarafından gönderilmiş bir resulüm." info
التفاسير:
ഈ പേജിലെ ആയത്തുകളിൽ നിന്നുള്ള പാഠങ്ങൾ:
• الإيمان والعمل الصالح سبب لإفاضة الخيرات والبركات من السماء والأرض على الأمة.
İman ve salih amel, ümmet üzerine göklerden ve yerden hayır ve bereketin inip, çoğalmasına sebep olur. info

• الصلة وثيقة بين سعة الرزق والتقوى، وإنْ أنعم الله على الكافرين فإن هذا استدراج لهم ومكر بهم.
Rızkın geniş olması ile takva arasında güçlü bir bağ vardır. Allah küfürlerine rağmen kâfirleri rızıklandırıyorsa; bilinmelidir ki bu onlar için bir istidrac ve tuzaktır. info

• على العبد ألا يأمن من عذاب الله المفاجئ الذي قد يأتي في أية ساعة من ليل أو نهار.
Kulun, Yüce Allah tarafından aniden gecenin ve gündüzün herhangi bir vaktinde gönderilecek azap hakkında güvende olmaması gerekir. info

• يقص القرآن أخبار الأمم السابقة من أجل تثبيت المؤمنين وتحذير الكافرين.
Kur'an-ı Kerim Müminlerin iman üzerine sebat etmesi ve kâfirlerin de uyarılması için geçmiş ümmetlerin haberlerini anlatmaktadır. info