വിശുദ്ധ ഖുർആൻ പരിഭാഷ - അൽ മുഖ്തസ്വർ ഫീ തഫ്സീറിൽ ഖുർആനിൽ കരീം (തുർകി വിവർത്തനം)

പേജ് നമ്പർ:close

external-link copy
116 : 3

إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَن تُغۡنِيَ عَنۡهُمۡ أَمۡوَٰلُهُمۡ وَلَآ أَوۡلَٰدُهُم مِّنَ ٱللَّهِ شَيۡـٔٗاۖ وَأُوْلَٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Şüphesiz ki Allah'ı ve resullerini inkâr edenlerin ne malları ne de evlatları Allah'a karşı onlara bir fayda sağlamaz. Allah'ın azabını onlardan geri çevirmediği gibi rahmetine de götürmez. Bilakis onların kederini ve azabını arttırır. İşte onlar cehennemliklerdir. Orada devamlı kalacaklardır. info
التفاسير:

external-link copy
117 : 3

مَثَلُ مَا يُنفِقُونَ فِي هَٰذِهِ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا كَمَثَلِ رِيحٖ فِيهَا صِرٌّ أَصَابَتۡ حَرۡثَ قَوۡمٖ ظَلَمُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ فَأَهۡلَكَتۡهُۚ وَمَا ظَلَمَهُمُ ٱللَّهُ وَلَٰكِنۡ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ

Kâfirlerin hayır yolunda infakta bulundukları ve sevabını bekledikleri harcamaların misali; kendilerine günah ve diğer şeylerle zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgârın durumu gibidir. Bu rüzgâr onların ekinlerine zarar vermiştir. İnfak etmiş oldukları şeylerden çok, hayır ümit etmişlerdir. Aynı bu rüzgârın ekine zarar verip ondan faydalanamadıkları gibi, küfürleri de ümitvar oldukları amellerin sevaplarını yok eder. Allah Teâlâ onlara zulmetmekten münezzehtir. Ancak onlar Allah'ı inkâr edip resullerini yalanladıklarından dolayı kendi nefislerine zulmetmişlerdir. info
التفاسير:

external-link copy
118 : 3

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَّخِذُواْ بِطَانَةٗ مِّن دُونِكُمۡ لَا يَأۡلُونَكُمۡ خَبَالٗا وَدُّواْ مَا عَنِتُّمۡ قَدۡ بَدَتِ ٱلۡبَغۡضَآءُ مِنۡ أَفۡوَٰهِهِمۡ وَمَا تُخۡفِي صُدُورُهُمۡ أَكۡبَرُۚ قَدۡ بَيَّنَّا لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِۖ إِن كُنتُمۡ تَعۡقِلُونَ

-Ey Allah'a iman eden ve resulüne tabi olanlar!- Müminlerin dışındakileri dost ve arkadaş edinmeyin. Sırlarınızı ve özel hallerinizi onlara haber vermeyin. Onlar sizin zarar görmeniz ve halinizin kötüleşmesini arzulamada asla geri durmazlar. Size meşakkat ve zarar veren şeylerin olmasını temenni ederler. Onların dininizi kötülemeleri, aleyhinizde konuşmaları, sırlarınızı ifşa etmeleri, düşmanlık ve nefretleri konuşmalarında apaçık ortaya çıkar. Onların kalplerinde gizledikleri nefret daha da büyüktür. -Ey Müminler!- Dünya ve ahirette maslahatınıza olacak şeyleri apaçık delillerle size açıkladık. Şayet Rabbinizden size indirileni akledebiliyorsanız. info
التفاسير:

external-link copy
119 : 3

هَٰٓأَنتُمۡ أُوْلَآءِ تُحِبُّونَهُمۡ وَلَا يُحِبُّونَكُمۡ وَتُؤۡمِنُونَ بِٱلۡكِتَٰبِ كُلِّهِۦ وَإِذَا لَقُوكُمۡ قَالُوٓاْ ءَامَنَّا وَإِذَا خَلَوۡاْ عَضُّواْ عَلَيۡكُمُ ٱلۡأَنَامِلَ مِنَ ٱلۡغَيۡظِۚ قُلۡ مُوتُواْ بِغَيۡظِكُمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمُۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ

İşte sizler - Ey Müminler!- O topluluğu seviyor ve onlar için hayır murat ediyorsunuz. Onlar ise sizi sevmiyor ve sizin için hayır murat etmiyorlar. Bilakis size buğuz ediyorlar. Sizler bütün kitaplara, onlara indirilen kitaba bile iman ediyorsunuz. Onlar ise yüce Allah'ın sizin peygamberinize indirdiği kitaba iman etmiyorlar. Onlar sizinle karşılaştıkları zaman dilleri ile: " İman ettik" derler. Ama kendi başlarına kaldıklarında sizin birlik olmanız, söz birliğiniz ve İslam'ın izzetine duydukları kin ve öfkeden ve içinde bulundukları zilletten dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. -Ey Peygamber!- O topluluğa de ki: Öfke ve kederinizden ölene kadar olduğunuz halde kalın. Şüphesiz ki Allah, kalplerdeki iman ve küfrü, hayır ve şerri hakkıyla bilendir. info
التفاسير:

external-link copy
120 : 3

إِن تَمۡسَسۡكُمۡ حَسَنَةٞ تَسُؤۡهُمۡ وَإِن تُصِبۡكُمۡ سَيِّئَةٞ يَفۡرَحُواْ بِهَاۖ وَإِن تَصۡبِرُواْ وَتَتَّقُواْ لَا يَضُرُّكُمۡ كَيۡدُهُمۡ شَيۡـًٔاۗ إِنَّ ٱللَّهَ بِمَا يَعۡمَلُونَ مُحِيطٞ

-Ey Müminler!- Size evlat ve malın artması ya da düşmana karşı galebe çalma gibi bir nimet gelse, onlara hüzün ve keder isabet eder. Size evlat ve malın azlığı ya da düşmanın galip gelmesi gibi bir kötülük isabet ederse bundan dolayı sevinir ve başınıza gelen kötülükten dolayı sizinle alay ederler. Eğer Allah'ın kaderi ve emirlerine sabrederseniz, size olan gazabından korunursanız onların hile ve eziyetleri size zarar vermez. Şüphesiz ki Allah, yaptıkları hileleri kuşatmış ve onları, umutları boşa çıkmış olarak döndürecektir. info
التفاسير:

external-link copy
121 : 3

وَإِذۡ غَدَوۡتَ مِنۡ أَهۡلِكَ تُبَوِّئُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ مَقَٰعِدَ لِلۡقِتَالِۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

-Ey Peygamber- Uhud'da müşriklerle savaşmak için günün ilk vakti Medine'den çıktığını hatırla! Öyle ki, Müminleri mevzilere yerleştirdin ve her birine duracağı yeri açıkladın. Allah, söylediklerinizi ve yaptıklarınızı hakkıyla bilendir. info
التفاسير:
ഈ പേജിലെ ആയത്തുകളിൽ നിന്നുള്ള പാഠങ്ങൾ:
• نَهْي المؤمنين عن موالاة الكافرين وجَعْلهم أَخِلّاء وأصفياء يُفْضَى إليهم بأحوال المؤمنين وأسرارهم.
Müminlerin kâfirleri yakın dost edinmeleri, sır ve durumlarını haber verecek şekilde arkadaş ve sırdaş edinmeleri yasaklanmıştır. info

• من صور عداوة الكافرين للمؤمنين فرحهم بما يصيب المؤمنين من بلاء ونقص، وغيظهم إن أصابهم خير.
Kâfirlerin, Müminlere düşmanlıklarının bir türü de Müslümanlara bela ve eksiklik isabet ettiğinde sevinmeleri ve onlara hayır isabet ettiğinde öfkelenmeleridir. info

• الوقاية من كيد الكفار ومكرهم تكون بالصبر وعدم إظهار الخوف، ثم تقوى الله والأخذ بأسباب القوة والنصر.
Kâfirlerin tuzak ve hilelerinden korunmak, sabırla ve korku duyulduğunu onlara bunu hissettirmemek ile olur. Sonra da Allah'tan sakınmak, güç ve zaferi elde ettirecek sebepleri yerine getirmekle olur. info