വിശുദ്ധ ഖുർആൻ പരിഭാഷ - അൽ മുഖ്തസ്വർ ഫീ തഫ്സീറിൽ ഖുർആനിൽ കരീം (തുർകി വിവർത്തനം)

പേജ് നമ്പർ:close

external-link copy
28 : 18

وَٱصۡبِرۡ نَفۡسَكَ مَعَ ٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ رَبَّهُم بِٱلۡغَدَوٰةِ وَٱلۡعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجۡهَهُۥۖ وَلَا تَعۡدُ عَيۡنَاكَ عَنۡهُمۡ تُرِيدُ زِينَةَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَلَا تُطِعۡ مَنۡ أَغۡفَلۡنَا قَلۡبَهُۥ عَن ذِكۡرِنَا وَٱتَّبَعَ هَوَىٰهُ وَكَانَ أَمۡرُهُۥ فُرُطٗا

Kendini sabah, akşam rızasını isteyerek Rablerine ibadet duası ve istek duası edenlerle birlikte devamlı ve beraber kıl. Zenginlik ve yüksek konumlu olanlarla oturmak için, gözünü Allah'a itaat edenlerden çevirip uzak etme. Kalbini mühürleyerek bizim zikrimizden gafil kıldığımız ve sana fakirleri, meclisinden uzaklaştırmanı emreden, kendi nefsinin arzuladıklarını Rabbinin taatine tercih eden ve bütün işleri zarar ve ziyan olan kimseye de itaat etme. info
التفاسير:

external-link copy
29 : 18

وَقُلِ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّكُمۡۖ فَمَن شَآءَ فَلۡيُؤۡمِن وَمَن شَآءَ فَلۡيَكۡفُرۡۚ إِنَّآ أَعۡتَدۡنَا لِلظَّٰلِمِينَ نَارًا أَحَاطَ بِهِمۡ سُرَادِقُهَاۚ وَإِن يَسۡتَغِيثُواْ يُغَاثُواْ بِمَآءٖ كَٱلۡمُهۡلِ يَشۡوِي ٱلۡوُجُوهَۚ بِئۡسَ ٱلشَّرَابُ وَسَآءَتۡ مُرۡتَفَقًا

-Ey Resul!- Kalplerinin gafletinden dolayı Allah'ın zikrinden yüz çeviren kimselere de ki: Size getirmiş olduklarım, hakkın ta kendisidir. Aynı zamanda bunların tümü benim değil, Allah'ın katındandır. Benden Müminleri kovmamı talep etmenize de icabet etmeyeceğim. Sizden kim bu hakka iman etmek istiyorsa iman etsin. Zira o buna karşılık kendisine verilen mükâfat ile sevinecektir. Sizden kim kâfir olmak istiyorsa kâfir olsun. Bu kimse küfrüne karşılık kendisini bekleyen azap ile kötü günler geçirecektir. Kendi tercihleriyle küfrü seçen zalimlere öyle büyük bir ateş hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Ondan kaçmaya güç yetiremezler. Şiddetli susuzluktan dolayı yardım istediklerinde yardımlarına kaynar ve bulanık yağ gibi olan su karşılık verilir. Bu kaynar su onların yüzlerini haşlayacaktır. Kendilerine içirilen bu içecek ne kötü bir içecektir. Onların susuzluklarını gideremediği gibi, bilakis arttırır. Yüzlerini ve derilerini yakan alevleri de söndürmez. cehennem, kalınan ne kötü bir yer, ikamet edecekleri ne kötü bir konaktır. info
التفاسير:

external-link copy
30 : 18

إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجۡرَ مَنۡ أَحۡسَنَ عَمَلًا

Şüphesiz Yüce Allah'a iman edip salih ameller işleyenler, amellerini güzel bir şekilde eda ettiklerinde onlar için büyük sevaplar vardır. Muhakkak ki kim güzel amel işlerse, biz onun ecrini zayi etmeyiz. Bilakis ecirlerini tam ve eksiksiz olarak veririz. info
التفاسير:

external-link copy
31 : 18

أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ جَنَّٰتُ عَدۡنٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهِمُ ٱلۡأَنۡهَٰرُ يُحَلَّوۡنَ فِيهَا مِنۡ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٖ وَيَلۡبَسُونَ ثِيَابًا خُضۡرٗا مِّن سُندُسٖ وَإِسۡتَبۡرَقٖ مُّتَّكِـِٔينَ فِيهَا عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِۚ نِعۡمَ ٱلثَّوَابُ وَحَسُنَتۡ مُرۡتَفَقٗا

İman ederek, salih amelleri işlemekle vasıflanan o kimseler için oturacakları cennetler vardır. O cennetlerde ebedî olarak ikamet edeceklerdir. Saraylarının altından suyu pek tatlı olan cennet nehirleri akar. Onlar cennetlerde, altın bileziklerle süslenir ve ipekten ince ve kalın elbiseler giyerler. Üstleri süslü örtülerle örtülmüş kanepelerin üzerine otururlar. Kazandıkları sevapları ne güzel sevaptır. Makam edinip içinde ikamet ettikleri cennet ne güzeldir. info
التفاسير:

external-link copy
32 : 18

۞ وَٱضۡرِبۡ لَهُم مَّثَلٗا رَّجُلَيۡنِ جَعَلۡنَا لِأَحَدِهِمَا جَنَّتَيۡنِ مِنۡ أَعۡنَٰبٖ وَحَفَفۡنَٰهُمَا بِنَخۡلٖ وَجَعَلۡنَا بَيۡنَهُمَا زَرۡعٗا

-Ey Rasûl!- Onlara kâfir ve Mümin olan şu iki adamı örnek ver. O iki adamdan kâfir olana iki üzüm bahçesi vermiştik. İki bahçenin çevresini de hurma ağaçlarıyla çevirdik. Bu iki bahçenin aralarındaki alanda da ekinler bitirmiştik. info
التفاسير:

external-link copy
33 : 18

كِلۡتَا ٱلۡجَنَّتَيۡنِ ءَاتَتۡ أُكُلَهَا وَلَمۡ تَظۡلِم مِّنۡهُ شَيۡـٔٗاۚ وَفَجَّرۡنَا خِلَٰلَهُمَا نَهَرٗا

Her iki bahçe de hurma, üzüm meyvelerini ve ürünlerini hiçbir şeyi eksik bırakmadan tam bir şekilde vermişlerdi. İkisinin kolayca sulanması için aralarında bir de nehir akıtmıştık. info
التفاسير:

external-link copy
34 : 18

وَكَانَ لَهُۥ ثَمَرٞ فَقَالَ لِصَٰحِبِهِۦ وَهُوَ يُحَاوِرُهُۥٓ أَنَا۠ أَكۡثَرُ مِنكَ مَالٗا وَأَعَزُّ نَفَرٗا

İki bahçenin sahibi olan kimsenin, bu iki bahçeden başka ürünleri ve gelirleri de vardı. Bundan dolayı Mümin olan arkadaşını etkilemek için gururlu ve kibirli halde şöyle dedi: Mal yönünden senden daha zenginim, insan sayısı olarak senden üstünüm ve aşiret olarak da senden daha kuvvetliyim. info
التفاسير:
ഈ പേജിലെ ആയത്തുകളിൽ നിന്നുള്ള പാഠങ്ങൾ:
• فضيلة صحبة الأخيار، ومجاهدة النفس على صحبتهم ومخالطتهم وإن كانوا فقراء؛ فإن في صحبتهم من الفوائد ما لا يُحْصَى.
Hayırlı insanlarla arkadaşlık etmenin fazileti açıklanmıştır. Fakir olsalar dahi onlarla dostluk etmek ve birlikte olmak için kişiye kendisiyle mücadele etmesi gerekir. Çünkü hayırlı insanlarla yapılan dostluğun sayısız faydalar vardır. info

• كثرة الذكر مع حضور القلب سبب للبركة في الأعمار والأوقات.
Kalpten içtenlikle çokça zikir etmek, kişinin işlerinin ve vaktinin bereketli olmasına sebep olur. info

• قاعدتا الثواب وأساس النجاة: الإيمان مع العمل الصالح؛ لأن الله رتب عليهما الثواب في الدنيا والآخرة.
Kurtuluşa ermenin ve sevap kazanmanın iki esas kuralı; iman etmeyle beraber salih amel işlemektir. Çünkü Allah Teâlâ, bu iki esas üzerine dünyada yapılan amelleri ve ahirette kazanılan sevapları düzenlemiştir. info