വിശുദ്ധ ഖുർആൻ പരിഭാഷ - അൽ മുഖ്തസ്വർ ഫീ തഫ്സീറിൽ ഖുർആനിൽ കരീം (തുർകി വിവർത്തനം)

പേജ് നമ്പർ:close

external-link copy
89 : 11

وَيَٰقَوۡمِ لَا يَجۡرِمَنَّكُمۡ شِقَاقِيٓ أَن يُصِيبَكُم مِّثۡلُ مَآ أَصَابَ قَوۡمَ نُوحٍ أَوۡ قَوۡمَ هُودٍ أَوۡ قَوۡمَ صَٰلِحٖۚ وَمَا قَوۡمُ لُوطٖ مِّنكُم بِبَعِيدٖ

Ey kavmim! Bana olan düşmanlığınız, sizi; benim getirdiğimi yalanlamaya taşımasın. Nuh kavminin veya Hûd kavminin yahut Salih kavminin başlarına gelenler gibi size de bir musibet getirmesin. Lût kavmi de sizden zaman ve mekân olarak uzak değildir. Muhakkak ki sizler, onlara isabet eden şeyin ne olduğunu bilmektesiniz. O halde ibret alın. info
التفاسير:

external-link copy
90 : 11

وَٱسۡتَغۡفِرُواْ رَبَّكُمۡ ثُمَّ تُوبُوٓاْ إِلَيۡهِۚ إِنَّ رَبِّي رَحِيمٞ وَدُودٞ

Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra da günahlarınızdan dolayı O’na tövbe edin. Muhakkak ki Rabbim, tövbe edenlere karşı çok merhametlidir. O, kullarından tövbe edenleri çok sever. info
التفاسير:

external-link copy
91 : 11

قَالُواْ يَٰشُعَيۡبُ مَا نَفۡقَهُ كَثِيرٗا مِّمَّا تَقُولُ وَإِنَّا لَنَرَىٰكَ فِينَا ضَعِيفٗاۖ وَلَوۡلَا رَهۡطُكَ لَرَجَمۡنَٰكَۖ وَمَآ أَنتَ عَلَيۡنَا بِعَزِيزٖ

Şuayp -aleyhisselam-'ın kavmi O'na şöyle dedi: Ey Şuayb! Senin getirdiklerinin çoğunu anlamıyoruz ve gözüne isabet eden rahatsızlıktan ve körlükten dolayı da seni, içimizde cidden zayıf (aciz) olarak görüyoruz! Eğer senin aşiretin bizim milletimizden olmasaydı seni mutlaka taşlayarak öldürürdük. Sen bizden üstün değilsin ki, seni öldürmekten korkup sakınalım. Biz seni ancak, senin aşiretine karşı olan saygıdan dolayı bıraktık. info
التفاسير:

external-link copy
92 : 11

قَالَ يَٰقَوۡمِ أَرَهۡطِيٓ أَعَزُّ عَلَيۡكُم مِّنَ ٱللَّهِ وَٱتَّخَذۡتُمُوهُ وَرَآءَكُمۡ ظِهۡرِيًّاۖ إِنَّ رَبِّي بِمَا تَعۡمَلُونَ مُحِيطٞ

Şuayb -aleyhisselam- kavmine şöyle dedi: Ey kavmim! Size göre benim kabilem Rabbiniz olan Allah Teâlâ’dan daha güçlü ve değerli mi ki, Allah'ın size göndermiş olduğu peygamberine iman etmeyerek O'na arkanızı döndünüz? Şüphesiz ki Rabbim, yapmakta olduklarınızı çepeçevre kuşatıcıdır. Yaptıklarınızdan hiçbir şey O'na gizli kalmaz. O, sizin bu (kötü) amellerinizin karşılığını dünyada sizi helak ederek ahirette ise sizi azaplandırarak verecektir. info
التفاسير:

external-link copy
93 : 11

وَيَٰقَوۡمِ ٱعۡمَلُواْ عَلَىٰ مَكَانَتِكُمۡ إِنِّي عَٰمِلٞۖ سَوۡفَ تَعۡلَمُونَ مَن يَأۡتِيهِ عَذَابٞ يُخۡزِيهِ وَمَنۡ هُوَ كَٰذِبٞۖ وَٱرۡتَقِبُوٓاْ إِنِّي مَعَكُمۡ رَقِيبٞ

Ey Kavmim! Kendiniz için yapmayı tercih ettiğiniz her yöntemi deneyin. Elbet ben de tercih ettiğim şeyleri yapacağım. Kendisini zelil edecek azabın kime geleceğini ve bizden iddia ettiği şeyde yalancı olanın kim olduğunu öğreneceksiniz. Allah'ın vereceği hükmü bekleyiniz. Elbette ben de sizinle birlikte beklemekteyim. info
التفاسير:

external-link copy
94 : 11

وَلَمَّا جَآءَ أَمۡرُنَا نَجَّيۡنَا شُعَيۡبٗا وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُۥ بِرَحۡمَةٖ مِّنَّا وَأَخَذَتِ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ ٱلصَّيۡحَةُ فَأَصۡبَحُواْ فِي دِيَٰرِهِمۡ جَٰثِمِينَ

Şuayb -aleyhisselam-'ın kavmini helak edeceğimize dair emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. O'nun kavminden zulmedenlere ise helak edici korkunç bir gürültü (ses) isabet etti ve öldüler. Yüzüstü düşüp kaldılar ve yüzleri toprağa yapıştı. info
التفاسير:

external-link copy
95 : 11

كَأَن لَّمۡ يَغۡنَوۡاْ فِيهَآۗ أَلَا بُعۡدٗا لِّمَدۡيَنَ كَمَا بَعِدَتۡ ثَمُودُ

Üzerlerine Allah'ın cezasının inmesinden sonra sanki orada hiç yaşamamış gibiydiler. Yüce Allah üzerlerine gazabını indirip Semûd kavmini rahmetinden uzaklaştırdığı gibi Medyen kavmi de üzerlerine Allah'ın intikamının gelmesiyle Allah Teâlâ'nın rahmetinden uzaklaştırıldılar. info
التفاسير:

external-link copy
96 : 11

وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا مُوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَا وَسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٍ

Musa -aleyhisselam-'ı Allah'ın birliğine delalet eden mucizeler ve onun getirdiği şeyin doğruluğuna delalet eden apaçık deliller ile gönderdik. info
التفاسير:

external-link copy
97 : 11

إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦ فَٱتَّبَعُوٓاْ أَمۡرَ فِرۡعَوۡنَۖ وَمَآ أَمۡرُ فِرۡعَوۡنَ بِرَشِيدٖ

Onu, Firavun'a ve onun kavminin ileri gelenlerine gönderdik. Fakat o ileri gelenler, Firavun'un Allah'ı inkâr edip küfretme emrine uydular. Hâlbuki hak hususunda isabet etmediği için Firavun'un emri uyulacak bir emir değildi. info
التفاسير:
ഈ പേജിലെ ആയത്തുകളിൽ നിന്നുള്ള പാഠങ്ങൾ:
• ذمّ الجهلة الذين لا يفقهون عن الأنبياء ما جاؤوا به من الآيات.
Peygamberlerin getirdikleri mucizeleri anlamayan cahiller kınanmıştır. info

• ذمّ وتسفيه من اشتغل بأوامر الناس، وأعرض عن أوامر الله.
Allah'ın emirlerini terk edip insanların emirleri ile meşgul olan kimse kınanmış ve akılsız sayılmıştır. info

• بيان دور العشيرة في نصرة الدعوة والدعاة.
Davete ve davetçilere destek olması bakımından akraba ve insanın kendi kavminin rolü beyan edilmiştir. info

• طرد المشركين من رحمة الله تعالى.
Müşrikler, Allah Teâlâ'nın rahmetinden uzaklaştırılmışlardır. info