ការបកប្រែអត្ថន័យគួរអាន - ការអធិប្បាយសង្ខេបអំពីគម្ពីគួរអានជាភាសាទួរគី

លេខ​ទំព័រ:close

external-link copy
46 : 8

وَأَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَلَا تَنَٰزَعُواْ فَتَفۡشَلُواْ وَتَذۡهَبَ رِيحُكُمۡۖ وَٱصۡبِرُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلصَّٰبِرِينَ

Sözlerinizde, fiillerinizde ve her halinizde Allah'a ve resulüne itaat edin. Sakın görüşlerinizde ayrılığa düşmeyin. Şüphesiz ihtilaf etmek (görüşlerde ayrılığa düşmek) sizin zayıflamanıza, korkmanıza ve gücünüzün gitmesine sebebiyet verir. Düşmanlarınızla karşılaştığınız zaman sabredin. Şüphesiz Allah, yardımı ve desteği ile sabrendenlerle beraberdir. Yüce Allah, kiminle beraber olursa işte o kimsenin üstün gelmesi ve kendisine yardım olunması kaçınılmazdır, bu gerçekleşecektir. info
التفاسير:

external-link copy
47 : 8

وَلَا تَكُونُواْ كَٱلَّذِينَ خَرَجُواْ مِن دِيَٰرِهِم بَطَرٗا وَرِئَآءَ ٱلنَّاسِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِۚ وَٱللَّهُ بِمَا يَعۡمَلُونَ مُحِيطٞ

Mekke'den kibirlenerek ve insanlara gösteriş yaparak çıkan, insanları Allah'ın dininden ve Allah'ın dinine girmekten alıkoyan müşrikler gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır. Onların amellerinden hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Buna karşılık olarak onları cezalandıracaktır. info
التفاسير:

external-link copy
48 : 8

وَإِذۡ زَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ وَقَالَ لَا غَالِبَ لَكُمُ ٱلۡيَوۡمَ مِنَ ٱلنَّاسِ وَإِنِّي جَارٞ لَّكُمۡۖ فَلَمَّا تَرَآءَتِ ٱلۡفِئَتَانِ نَكَصَ عَلَىٰ عَقِبَيۡهِ وَقَالَ إِنِّي بَرِيٓءٞ مِّنكُمۡ إِنِّيٓ أَرَىٰ مَا لَا تَرَوۡنَ إِنِّيٓ أَخَافُ ٱللَّهَۚ وَٱللَّهُ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ

-Ey Müminler!- Allah'ın sizin üzerinize olan nimetlerini hatırlayın. Hani şeytan müşriklere yapmış oldukları amellerini güzel göstermiş, onları savaşmak için Müslümanlarla karşılaşmaları hususunda cesaretlendirmiş ve onlara şöyle demişti: "Bugün sizi yenecek bir kimse yoktur. Şüphesiz ben de sizin yardımcınızım, sizi düşmanlarınıza karşı korurum." İki grup karşılaştığında: Müminlerin grubu, kendilerine yardım eden meleklerle beraberdi. Müşriklerin grubunun beraberlerinde ise şeytan vardı. Öyle ki o onları alçalttı, onları terk ederek kaçtı ve müşriklere şöyle dedi: "Ben, sizden uzağım, ben (sizin görmediklerinizi) Müminlere yardım etmek için gelen melekleri görüyorum. Ben, Allah'ın beni helak etmesinden korkarım. Allah'ın cezalandırması şiddetlidir. Hiç kimse O'nun cezalandırmasına tahammül edemez." info
التفاسير:

external-link copy
49 : 8

إِذۡ يَقُولُ ٱلۡمُنَٰفِقُونَ وَٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ غَرَّ هَٰٓؤُلَآءِ دِينُهُمۡۗ وَمَن يَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِ فَإِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٞ

Münafıkların ve imanları zayıf olan kimselerin dediklerini hatırla! Hani onlar şöyle demişlerdi: "Bu Müslümanları sayılarının azlığı ve güçlerinin zayıflığı ve düşmanlarının sayılarının çokluğu ve donanımlarının kuvveti ile beraber düşmanlarına karşı kendilerine yardım etme vaadinde bulunan dinleri aldatmıştır. Oysa bu münafıklar ve zayıf iman sahipleri tek olan Allah'a güvenip dayanan kimsenin gücü ne kadar zayıf olursa olsun Yüce Allah'ın O'nun yardımcısı olacağını idrak edememişlerdir. Muhakkak ki Allah Teâlâ, onların yardımcısıdır. Ne kadar zayıf olurlarsa olsunlar, onları asla yenilgiye uğratmayacaktır. Allah Aziz'dir (güçlüdür) ve hiç kimse O'na üstün gelemez. O; takdirinde ve dininde hikmet sahibidir. info
التفاسير:

external-link copy
50 : 8

وَلَوۡ تَرَىٰٓ إِذۡ يَتَوَفَّى ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ يَضۡرِبُونَ وُجُوهَهُمۡ وَأَدۡبَٰرَهُمۡ وَذُوقُواْ عَذَابَ ٱلۡحَرِيقِ

-Ey Peygamber- Meleklerin, Allah'ı ve resulünü İnkâr eden kimselerin ruhlarını alırken bir görseydin. Onların ruhlarını alırken yüzlerine ve kaçışmaya çalışırken de sırtlarına vurarak; "-Ey kâfirler!- yakıcı azabı tadın." derken şahit olsaydın, gerçekten büyük bir şeye şahit olurdun. info
التفاسير:

external-link copy
51 : 8

ذَٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيكُمۡ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَيۡسَ بِظَلَّٰمٖ لِّلۡعَبِيدِ

-Ey Kâfirler!- Ruhlarınız alınırken karşılaştığınız bu elem verici azap, kabirdeki yakıcı azap ve ahiretteki azap; sizin dünyada kendi ellerinizle işledikleriniz sebebiyledir. Allah insanlara zulmetmez. O ancak insanların arasında adaletle hükmeder. O, adil bir hüküm vericidir. info
التفاسير:

external-link copy
52 : 8

كَدَأۡبِ ءَالِ فِرۡعَوۡنَ وَٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ فَأَخَذَهُمُ ٱللَّهُ بِذُنُوبِهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ قَوِيّٞ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ

İnen bu azap, bu kâfirlere özel bir azap değildir. Bilakis Yüce Allah'ın her zaman ve mekânda kâfirlerin üzerinde gerçekleşen sünnetidir. Bu azap; (onlardan önce) Allah -Subhânehu ve Teâlâ-'nın ayetlerini inkâr ettiklerinde Firavun hanedanına ve onlardan önceki ümmetlere de isabet etmişti. Allah, onları daima galip ve güçlü bir hükümdarın yakaladığı gibi günahları sebebi ile yakalayıvermiş ve onlara cezasını indirmişti. Şüphesiz Allah güçlüdür, hiç kimse O'na galip gelemez. O'nun, kendisine karşı gelen kimseyi cezalandırması çok şiddetlidir. info
التفاسير:
ក្នុង​ចំណោម​អត្ថប្រយោជន៍​នៃអាយ៉ាត់ទាំងនេះក្នុងទំព័រនេះ:
• البَطَر مرض خطير ينْخَرُ في تكوين شخصية الإنسان، ويُعَجِّل في تدمير كيان صاحبه.
Şımarıklık; insanın şahsiyetinin (karakterinin) bozulmasına sebebiyet veren tehlikeli bir hastalıktır. Bu özelliğe sahip kimsenin şahsiyetinin bozulmasını hızlandırır. info

• الصبر يعين على تحمل الشدائد والمصاعب، وللصبر منفعة إلهية، وهي إعانة الله لمن صبر امتثالًا لأمره، وهذا مشاهد في تصرفات الحياة.
Sabır, bir kimsenin zorluklara ve musibetlere karşı dayanmasına yardımcı olur. Sabırda ilahi bir fayda vardır. Bu fayda; emirlerini yerine getirmek hususunda sabreden kimseye Allah'ın yardım etmesidir ki bu, hayatta müşahede ettiğimiz şeylerdendir. info

• التنازع والاختلاف من أسباب انقسام الأمة، وإنذار بالهزيمة والتراجع، وذهاب القوة والنصر والدولة.
Çekişmek ve ayrılığa düşmek; ümmetin bölünmesinin sebeplerinden, hezimete uğramanın, geri çekilmenin, kuvvetin, yardımın ve devletin gitmesinin alametlerindendir. info

• الإيمان يوجب لصاحبه الإقدام على الأمور الهائلة التي لا يُقْدِم عليها الجيوش العظام.
İman; iman sahibi kimsenin muazzam orduların (cesaret edip) giremeyeceği büyük işlere girmesini gerekli kılar. info