ការបកប្រែអត្ថន័យគួរអាន - ការអធិប្បាយសង្ខេបអំពីគម្ពីគួរអានជាភាសាទួរគី

លេខ​ទំព័រ:close

external-link copy
43 : 38

وَوَهَبۡنَا لَهُۥٓ أَهۡلَهُۥ وَمِثۡلَهُم مَّعَهُمۡ رَحۡمَةٗ مِّنَّا وَذِكۡرَىٰ لِأُوْلِي ٱلۡأَلۡبَٰبِ

Biz onun duasına icabet ettik ve ona zarar veren bütün şeyleri giderdik. Ona katımızdan bir rahmet olarak ehlini ve onlarla birlikte sayılarını arttırdığımız evlat ve torunlar bağışladık. Bunu sabrının karşılığı olarak verdik. Aklıselim olanların sabrın sonunda mutluluk ve mükâfatın olduğunu anlayıp öğüt almaları içindir. info
التفاسير:

external-link copy
44 : 38

وَخُذۡ بِيَدِكَ ضِغۡثٗا فَٱضۡرِب بِّهِۦ وَلَا تَحۡنَثۡۗ إِنَّا وَجَدۡنَٰهُ صَابِرٗاۚ نِّعۡمَ ٱلۡعَبۡدُ إِنَّهُۥٓ أَوَّابٞ

Eyyûb, eşine kızdığı zaman ona yüz kırbaç vuracağı hakkında yemin etti. Biz de ona: "Ey Eyyûb! Eline bir demet sap al ve yeminini yerine getirmek için bununla vur! Etmiş olduğun bu yeminini bozma!" dedik. Eline bir demet sap aldı ve onunla eşine vurdu. Şüphesiz biz onu imtihan ettiğimiz hususta sabreden bir kimse bulduk. O ne güzel bir kuldu! Gerçekten o, Allah'a çok yönelen ve tövbe eden bir kimse idi. info
التفاسير:

external-link copy
45 : 38

وَٱذۡكُرۡ عِبَٰدَنَآ إِبۡرَٰهِيمَ وَإِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَ أُوْلِي ٱلۡأَيۡدِي وَٱلۡأَبۡصَٰرِ

Ey Resul! Seçtiğimiz kullarımız ve gönderdiğimiz resullerimiz İbrahim, İshak ve Yakup'u da an. Onlar, Yüce Allah'a itaatte ve rızasını aramada güç sahibi kimselerdi. Aynı zamanda hak hususunda da sadakat ve basiret sahibi kimselerdi. info
التفاسير:

external-link copy
46 : 38

إِنَّآ أَخۡلَصۡنَٰهُم بِخَالِصَةٖ ذِكۡرَى ٱلدَّارِ

Şüphesiz biz onlara özel bir ihsanda bulunduk. O da kalpleri daima ahiret yurdunu hatırlayan, ona salih ameller ile hazırlanan ve insanları da ahiret için amel etmeye davet eden ihlâslı kimseler kıldık. info
التفاسير:

external-link copy
47 : 38

وَإِنَّهُمۡ عِندَنَا لَمِنَ ٱلۡمُصۡطَفَيۡنَ ٱلۡأَخۡيَارِ

Şüphesiz biz, onları bize ibadet ve itaat etmeleri için katımızda seçkin kıldık. Bizim risaletimizi taşımaları ve insanlara tebliğ etmeleri için seçtik. info
التفاسير:

external-link copy
48 : 38

وَٱذۡكُرۡ إِسۡمَٰعِيلَ وَٱلۡيَسَعَ وَذَا ٱلۡكِفۡلِۖ وَكُلّٞ مِّنَ ٱلۡأَخۡيَارِ

Ey Peygamber! İbrahim'in oğlu İsmail'i, Elyesa'yı ve Zülkifl'i de an. Onlara en iyi övgülerle sena et. Çünkü onlar bunu hak etmektedirler. Onların hepsi Allah katında iyi ve seçkinlerdendi. info
التفاسير:

external-link copy
49 : 38

هَٰذَا ذِكۡرٞۚ وَإِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ لَحُسۡنَ مَـَٔابٖ

Kur'an'da güzel övgülerle övülenler için bu bir anmadır. Şüphesiz Allah'ın emirlerine uyup yasaklarından sakınanlar için ahirette dönüp varacakları güzel bir makam vardır. info
التفاسير:

external-link copy
50 : 38

جَنَّٰتِ عَدۡنٖ مُّفَتَّحَةٗ لَّهُمُ ٱلۡأَبۡوَٰبُ

Kıyamet gününde kendileri için hazırlanan o güzel dönüş ise ikamet edecekleri cennetlerdir. Cennetin kapıları güler yüzle karşılamak için kendilerine açılmıştır. info
التفاسير:

external-link copy
51 : 38

مُتَّكِـِٔينَ فِيهَا يَدۡعُونَ فِيهَا بِفَٰكِهَةٖ كَثِيرَةٖ وَشَرَابٖ

Kendileri için süslenmiş koltuklara kurulup, hizmetçilerinden kendilerine canlarının çektiği çeşit çeşit meyvelerden ve arzuladıkları şarap ve diğer içeceklerden ikram etmelerini isterler. info
التفاسير:

external-link copy
52 : 38

۞ وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ أَتۡرَابٌ

Yanlarında eşlerinden başkasına bakmayan, onları terk edip başkasına gitmeyen aynı yaşta eşler vardır. info
التفاسير:

external-link copy
53 : 38

هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِيَوۡمِ ٱلۡحِسَابِ

Ey muttakiler! İşte bunlar kıyamet gününde dünyadayken yapmış olduğunuz salih amellerinize karşılık size vadedilip mükâfat olarak verilen şeylerdir. info
التفاسير:

external-link copy
54 : 38

إِنَّ هَٰذَا لَرِزۡقُنَا مَا لَهُۥ مِن نَّفَادٍ

Şüphesiz bu zikrettiğiz mükâfat, kıyamet gününde muttaki kullarımıza verdiğimiz rızkımızdandır. İşte onlara verilen bu rızık devamlıdır, hiç kesintiye uğramaz ve sona erip bitmez. info
التفاسير:

external-link copy
55 : 38

هَٰذَاۚ وَإِنَّ لِلطَّٰغِينَ لَشَرَّ مَـَٔابٖ

Bu zikredilen, muttakilere verilen mükâfatlardır. Küfür ve günahlarla Yüce Allah'ın hudutlarını aşan kâfirlere ise muttakilere verilen mükâfatların zıddı olan bir karşılık vardır. Kıyamet gününde kendisine dönecekleri en kötü yerdir. info
التفاسير:

external-link copy
56 : 38

جَهَنَّمَ يَصۡلَوۡنَهَا فَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ

Bu ceza her taraflarını saran cehennem ateşidir. Onun sıcaklığı ve alevinden şikayet ederler. Orada onlar için kalacak yer vardır. Orası ne kötü bir kalma yeridir. info
التفاسير:

external-link copy
57 : 38

هَٰذَا فَلۡيَذُوقُوهُ حَمِيمٞ وَغَسَّاقٞ

Bu azap son derece sıcak bir su ve cehennemde azap görenlerin bedenlerinden akan irindir, ondan içsinler. O susuzluğu gidermeyen içecekleridir. info
التفاسير:

external-link copy
58 : 38

وَءَاخَرُ مِن شَكۡلِهِۦٓ أَزۡوَٰجٌ

Ve onlar için bu türden başka azaplar da vardır. Ahirette onların azap göreceği çeşit çeşit azaplar vardır. info
التفاسير:

external-link copy
59 : 38

هَٰذَا فَوۡجٞ مُّقۡتَحِمٞ مَّعَكُمۡ لَا مَرۡحَبَۢا بِهِمۡۚ إِنَّهُمۡ صَالُواْ ٱلنَّارِ

Cehennem ehli cehenneme girdiklerinde husumet sahiplerinin arasında bulunan sayıp sövme bunlar arasında da vuku bulur. Bazısı bazısından uzak olduğunu belirtir. Hatta bazıları şöyle derler: "Bu cehennem ehlinden bir grup ve sizinle beraber cehenneme girdiler." Onlar da buna şöyle cevap verirler: "Onlar rahat yüzü görmesinler. Muhakkak onlar da bizim cehennem azabını tattığımız gibi azabı tatsınlar." info
التفاسير:

external-link copy
60 : 38

قَالُواْ بَلۡ أَنتُمۡ لَا مَرۡحَبَۢا بِكُمۡۖ أَنتُمۡ قَدَّمۡتُمُوهُ لَنَاۖ فَبِئۡسَ ٱلۡقَرَارُ

Tabi olan grup, tabi oldukları efendilerine şöyle derler: "Bilakis siz ey kendilerine tabi olduğumuz efendiler! Asıl size rahat yüzü olmasın, bizi dalalete sürükleyip yoldan çıkararak bu elim dolu azaba çarptırılmamıza siz sebep oldunuz. Bu yer ne kötü bir yerdir. Bu kötü olan yer bizim ve sizin hepimizin yeri olan cehennem ateşidir. info
التفاسير:

external-link copy
61 : 38

قَالُواْ رَبَّنَا مَن قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدۡهُ عَذَابٗا ضِعۡفٗا فِي ٱلنَّارِ

Tabi olanlar: "Ey Rabbimiz! Bizlere hidayet geldikten sonra kim bizi saptırdıysa; onun ateşteki azabını kat kat artır." derler. info
التفاسير:
ក្នុង​ចំណោម​អត្ថប្រយោជន៍​នៃអាយ៉ាត់ទាំងនេះក្នុងទំព័រនេះ:
• من صبر على الضر فالله تعالى يثيبه ثوابًا عاجلًا وآجلًا، ويستجيب دعاءه إذا دعاه.
Sıkıntılara sabreden kimseye, Allah Teâlâ hemen ya da bir vakit sonra karşılığını verir ve O'na dua ettiği zaman da duasını kabul eder. info

• في الآيات دليل على أن للزوج أن يضرب امرأته تأديبًا ضربًا غير مبرح؛ فأيوب عليه السلام حلف على ضرب امرأته ففعل.
Ayetlerde, erkeğin eşine şiddetli olmamak şartıyla terbiye etmek amacıyla hafif dövebileceği belirtilmiştir. Zira Eyyûb -aleyhisselam- eşine vuracağına dair yemin etmişti ve ahdini yerine getirmişti. info