ការបកប្រែអត្ថន័យគួរអាន - ការអធិប្បាយសង្ខេបអំពីគម្ពីគួរអានជាភាសាទួរគី

លេខ​ទំព័រ:close

external-link copy
19 : 14

أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ بِٱلۡحَقِّۚ إِن يَشَأۡ يُذۡهِبۡكُمۡ وَيَأۡتِ بِخَلۡقٖ جَدِيدٖ

-Ey İnsan!- Şüphesiz ki Yüce Allah'ın gökleri ve yeri hak ile yarattığını bilmez misin? O ikisini oyun olsun diye yaratmamıştır. -Ey İnsanlar!- Şayet sizi yok edip yerinize kendisine ibadet eden ve itaat eden birilerini getirmek isterse, sizi yok eder. Kendisine ibadet eden ve itaat eden başka kimseleri getirir. Bu O'nun için çok kolay ve basit bir iştir. info
التفاسير:

external-link copy
20 : 14

وَمَا ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ بِعَزِيزٖ

Sizi yok edip başkalarını getirmek Allah -Subhânehu ve Teâlâ-'yı aciz bırakacak değildir. O, her şeye kadirdir. Hiçbir şey O'nu aciz bırakamaz. info
التفاسير:

external-link copy
21 : 14

وَبَرَزُواْ لِلَّهِ جَمِيعٗا فَقَالَ ٱلضُّعَفَٰٓؤُاْ لِلَّذِينَ ٱسۡتَكۡبَرُوٓاْ إِنَّا كُنَّا لَكُمۡ تَبَعٗا فَهَلۡ أَنتُم مُّغۡنُونَ عَنَّا مِنۡ عَذَابِ ٱللَّهِ مِن شَيۡءٖۚ قَالُواْ لَوۡ هَدَىٰنَا ٱللَّهُ لَهَدَيۡنَٰكُمۡۖ سَوَآءٌ عَلَيۡنَآ أَجَزِعۡنَآ أَمۡ صَبَرۡنَا مَا لَنَا مِن مَّحِيصٖ

İnsanlar, vadedilen gün kabirlerinden çıkıp Yüce Allah'ın huzuruna gelecekler. Tabi olan zayıflar, önderlik yapan efendilerine şöyle diyecekler: "-Ey Efendiler!- Bizler size tabi olanlardık. Emirlerinize itaat ediyor, yasakladıklarınızdan da sakınıyorduk. Siz Allah'ın azabına karşı bizi koruyabilecek misiniz?" Önderlik yapan efendiler şöyle dediler: "Eğer Allah bizi doğru yola eriştirerek muvaffak kılsaydı, biz de sizi doğru yola eriştirir ve hep beraber O'nun azabından kurtuluşa ererdik. Ancak sapıttık ve sizi de yoldan çıkardık. Şimdi azaba tahammül etmede aciz kalmakta ya da sabretmekte hepimiz eşitiz. Hiçbirimiz için azaptan kaçışı yoktur." info
التفاسير:

external-link copy
22 : 14

وَقَالَ ٱلشَّيۡطَٰنُ لَمَّا قُضِيَ ٱلۡأَمۡرُ إِنَّ ٱللَّهَ وَعَدَكُمۡ وَعۡدَ ٱلۡحَقِّ وَوَعَدتُّكُمۡ فَأَخۡلَفۡتُكُمۡۖ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيۡكُم مِّن سُلۡطَٰنٍ إِلَّآ أَن دَعَوۡتُكُمۡ فَٱسۡتَجَبۡتُمۡ لِيۖ فَلَا تَلُومُونِي وَلُومُوٓاْ أَنفُسَكُمۖ مَّآ أَنَا۠ بِمُصۡرِخِكُمۡ وَمَآ أَنتُم بِمُصۡرِخِيَّ إِنِّي كَفَرۡتُ بِمَآ أَشۡرَكۡتُمُونِ مِن قَبۡلُۗ إِنَّ ٱلظَّٰلِمِينَ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ

Cennet ehli cennete, cehennem ehli de cehenneme girdiğinde İblis şöyle der: Şüphesiz ki Allah'ın size verdiği söz haktı ve size verdiği sözü yerine getirdi. Ben de size batıl bir söz verdim ve size verdiğim sözü yerine getirmeyip, caydım. Zaten benim sizi dünyada küfür ve sapıklığa zorlayacak bir gücüm yoktu. Fakat sizi küfre çağırdım, günahları süsledim ve bana ittiba etmek için acele ettiniz. İçinde bulunduğunuz sapıklıktan dolayı beni kınamayın, kendinizi kınayın. Kınanacak birisi varsa o da sizin kendi nefislerinizdir. Azabı sizden def etmek için yardıma gelecek değilim, siz de azabı benden def etmek için yardıma koşacak değilsiniz. İbadette beni Allah'a şirk koşmanızı inkâr ettim. Şüphesiz ki -dünyada Yüce Allah'a şirk koşarak O'nu inkâr eden- zalimler için kıyamet günü onları bekleyen elem verici bir azap vardır. info
التفاسير:

external-link copy
23 : 14

وَأُدۡخِلَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ جَنَّٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَا بِإِذۡنِ رَبِّهِمۡۖ تَحِيَّتُهُمۡ فِيهَا سَلَٰمٌ

Yüce Allah zalimlerin varacağı yerin aksine iman eden ve salih amel işleyenleri saraylarının ve ağaçlarının altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Rabbinin izni, güç ve kuvveti ile orada ebedî kalacaklardır. Onların birbiri arasındaki selamlamaları, meleklerin onlara esenlik dilemesi ve Rableri -Subhânehu ve Teâlâ-'nın karşılama sözü "selam"dır. info
التفاسير:

external-link copy
24 : 14

أَلَمۡ تَرَ كَيۡفَ ضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلٗا كَلِمَةٗ طَيِّبَةٗ كَشَجَرَةٖ طَيِّبَةٍ أَصۡلُهَا ثَابِتٞ وَفَرۡعُهَا فِي ٱلسَّمَآءِ

-Ey Resul- Allah'ın kelime-i tevhit (Lâ ilahe illallâh) için nasıl örnek verdiğini görmedin mi? Onu güzel bir hurma ağacına benzetir. Gövdesi yerin altındadır. Temiz kökleri ile suyu içer (suyu çekerek beslenir), dalları göğe doğru yükselmiş olup (üzerine düşen) çiğ damlalarından beslenir ve temiz havayı solur. info
التفاسير:
ក្នុង​ចំណោម​អត្ថប្រយោជន៍​នៃអាយ៉ាត់ទាំងនេះក្នុងទំព័រនេះ:
• بيان سوء عاقبة التابع والمتبوع إن اجتمعا على الباطل.
Tabi olan ve kendilerine tabi olunan kimseler batıl üzere bir araya gelirlerse onların hepsinin sonu çok kötü olacaktır. info

• بيان أن الشيطان أكبر عدو لبني آدم، وأنه كاذب مخذول ضعيف، لا يملك لنفسه ولا لأتباعه شيئًا يوم القيامة.
Âdemoğlunun en büyük düşmanının şeytan olduğu açıklanmıştır. O terk edilmiş yalancı bir acizdir. Kıyamet gününde kendisi ve ona tabi olanlar için hiçbir şeye sahip değildir. info

• اعتراف إبليس أن وعد الله تعالى هو الحق، وأن وعد الشيطان إنما هو محض الكذب.
İblis, Allah Teâlâ'nın vaadinin hak olduğunu itiraf etmiştir. Şüphesiz ki şeytanın vaadi düpedüz yalandır. info

• تشبيه كلمة التوحيد بالشجرة الطيبة الثمر، العالية الأغصان، الثابتة الجذور.
Kelime-i tevhit meyvesi güzel, dalları yüksek ve kökü sağlam olan bir ağaca benzetilmiştir. info