क़ुरआन के अर्थों का अनुवाद - पवित्र क़ुरआन की संक्षिप्त व्याख्या का तुर्की अनुवाद

पृष्ठ संख्या:close

external-link copy
16 : 18

وَإِذِ ٱعۡتَزَلۡتُمُوهُمۡ وَمَا يَعۡبُدُونَ إِلَّا ٱللَّهَ فَأۡوُۥٓاْ إِلَى ٱلۡكَهۡفِ يَنشُرۡ لَكُمۡ رَبُّكُم مِّن رَّحۡمَتِهِۦ وَيُهَيِّئۡ لَكُم مِّنۡ أَمۡرِكُم مِّرۡفَقٗا

Siz toplumunuzdan uzaklaştınız. Onların Yüce Allah'tan başkasına ibadet ettiklerini terk ettiniz. Siz Allah Teâlâ'dan başkasına ibadet etmediniz. Rabbiniz Allah -Subhânehu ve Teâlâ- dininizi yaşamanız için sizi düşmanlarınızdan koruyup himaye edecek rahmetini yayarak size verir. Hayatınızda faydalanasınız diye işinizi kolaylaştırır ve kavminizin arasında hayatınızı sürdürmenizin yerine size başka bir hayat verir. info
التفاسير:

external-link copy
17 : 18

۞ وَتَرَى ٱلشَّمۡسَ إِذَا طَلَعَت تَّزَٰوَرُ عَن كَهۡفِهِمۡ ذَاتَ ٱلۡيَمِينِ وَإِذَا غَرَبَت تَّقۡرِضُهُمۡ ذَاتَ ٱلشِّمَالِ وَهُمۡ فِي فَجۡوَةٖ مِّنۡهُۚ ذَٰلِكَ مِنۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِۗ مَن يَهۡدِ ٱللَّهُ فَهُوَ ٱلۡمُهۡتَدِۖ وَمَن يُضۡلِلۡ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ وَلِيّٗا مُّرۡشِدٗا

Gençler mağaraya sığınarak, emrolundukları şeye uydular. Yüce Allah onları mağarada uyuttu ve kendilerini düşmanlarından korudu. -Ey onların haberlerini okuyan!- Güneş doğudan doğduğu zaman mağaranın sağ iç tarafına meylettiğini, batıdan battığı zaman da sol tarafından meyledip mağaraya isabet etmeden geçtiğini görürsün. Onlar kendilerine güneşin sıcaklığının zarar veremeyeceği bir gölgede idiler. Onlar mağaranın geniş yerinde bulunmakta ve ihtiyaç duydukları hava kendilerine kolayca ulaşmaktaydı. İşte onların mağaraya sığınmaları, orada uyutulmaları, Güneş ışıklarının onlara hiç değmeden meyletmesi, mağarada yattıkları yerin geniş olması ve onları kavimlerinden kurtarması, Allah Teâlâ'nın kudretine delalet eden kişileri şaşkınlığa düşüren işlerindendir. Yüce Allah kime hidayet ederse işte o gerçekten hidayete ulaşmıştır. Kimi de yardımsız bırakır ve saptırırsa, artık onun için doğru yolu gösterecek bir yardımcı ve dost bulamazsın. Çünkü hidayet Allah'ın elindedir, onun elinde değildir. info
التفاسير:

external-link copy
18 : 18

وَتَحۡسَبُهُمۡ أَيۡقَاظٗا وَهُمۡ رُقُودٞۚ وَنُقَلِّبُهُمۡ ذَاتَ ٱلۡيَمِينِ وَذَاتَ ٱلشِّمَالِۖ وَكَلۡبُهُم بَٰسِطٞ ذِرَاعَيۡهِ بِٱلۡوَصِيدِۚ لَوِ ٱطَّلَعۡتَ عَلَيۡهِمۡ لَوَلَّيۡتَ مِنۡهُمۡ فِرَارٗا وَلَمُلِئۡتَ مِنۡهُمۡ رُعۡبٗا

Ey (Ashâb-ı Kehf'in) haberlerini takip eden!- Onlar uykuda oldukları halde gözleri açık olduğundan dolayı sen onları uyanık sanırsın. Hâlbuki gerçek manada uykudadırlar. Onlar uyurken, toprağın cesetlerini çürütmemesi için biz onları bazen sağ taraflarına ve bazen sol taraflarına döndürüyorduk. Onlarla beraber olan köpekleri de mağaranın ağzında ayaklarını uzatmış yatmaktaydı. Eğer onların bu durumlarına muttali olup görseydin; onlardan korktuğundan dolayı yüz çevirip kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı. info
التفاسير:

external-link copy
19 : 18

وَكَذَٰلِكَ بَعَثۡنَٰهُمۡ لِيَتَسَآءَلُواْ بَيۡنَهُمۡۚ قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ كَمۡ لَبِثۡتُمۡۖ قَالُواْ لَبِثۡنَا يَوۡمًا أَوۡ بَعۡضَ يَوۡمٖۚ قَالُواْ رَبُّكُمۡ أَعۡلَمُ بِمَا لَبِثۡتُمۡ فَٱبۡعَثُوٓاْ أَحَدَكُم بِوَرِقِكُمۡ هَٰذِهِۦٓ إِلَى ٱلۡمَدِينَةِ فَلۡيَنظُرۡ أَيُّهَآ أَزۡكَىٰ طَعَامٗا فَلۡيَأۡتِكُم بِرِزۡقٖ مِّنۡهُ وَلۡيَتَلَطَّفۡ وَلَا يُشۡعِرَنَّ بِكُمۡ أَحَدًا

Zikretmiş olduğumuz onlarla ilgili olan her şey bizim hayret verici mükemmel kudretimizin sonucunda olmuştur. Onları uzun bir zaman uyuttuktan sonra birbirlerine uyumuş oldukları müddeti sormaları için uyandırdık. Bazıları uyuma sürelerinin bir gün veya bir günün bir kısmı olduğuna kanaat getirip cevap verdi. Ne kadar uyuduklarını tam kestiremeyenler ise bu soruyu şöyle cevaplandırdı: "Rabbiniz ne kadar uyuyarak kaldığınızı daha iyi bilir." Bunun ilmini Allah'a havale edin ve sizi ilgilendiren işinize geri dönün. Şimdi sizden birini şu gümüş paranızla bilinen şehrinize gönderin. O da yiyecek satanların hangisinin daha helal yiyeceği ve daha helal kazancı var ise ondan size azık getirsin. Şehre girişinde ve çıkışında çok dikkatli olsun, ayrıca insanlarla muamelesinde çok akıllı davransın, sonucunda büyük zararlara sebep olacak hallerden uzak dursun ve sakın sizi kimseye sezdirmesin. info
التفاسير:

external-link copy
20 : 18

إِنَّهُمۡ إِن يَظۡهَرُواْ عَلَيۡكُمۡ يَرۡجُمُوكُمۡ أَوۡ يُعِيدُوكُمۡ فِي مِلَّتِهِمۡ وَلَن تُفۡلِحُوٓاْ إِذًا أَبَدٗا

Zira kavminiz sizin hakkınızda haber alıp yerinizi öğrenirler ise, sizi ya taşlayarak öldürürler yahut Allah'ın sizi hak dine hidayet etmeden önceki sapık dinlerine geri döndürürler. Bu sapık din sizin de eskiden tabi olduğunuz bir dindi. Eğer o sapık dine dönerseniz, ne dünya hayatında ve ne de ahiret hayatında asla kurtuluşa eremezsiniz. Bilakis bunun hepsi Allah'ın hidayet ettiği hak dini terk etmeniz ve o sapık dine dönmeniz sebebiyle olur. info
التفاسير:
इस पृष्ठ की आयतों से प्राप्त कुछ बिंदु:
• من حكمة الله وقدرته أن قَلَّبهم على جنوبهم يمينًا وشمالًا بقدر ما لا تفسد الأرض أجسامهم، وهذا تعليم من الله لعباده.
Ashâb-ı Kehf mağarada uyudukları müddet içerisinde Allah'ın kudreti ve hikmetindendir ki, yattıkları yerin/toprağın cesetlerini çürütmemesi için sağa sola dönüyorlardı. Şüphesiz bu Allah'ın kullarına öğretmiş olduğu bir şeydir. info

• جواز اتخاذ الكلاب للحاجة والصيد والحراسة.
İhtiyaç duyulduğunda avlanmak ve bekçilik için köpek edinmek caizdir. info

• انتفاع الإنسان بصحبة الأخيار ومخالطة الصالحين حتى لو كان أقل منهم منزلة، فقد حفظ ذكر الكلب لأنه صاحَبَ أهل الفضل.
Hayırlı ve salih insanlardan daha az makam sahibi olan bir kişi, salih ve hayırlı kimselerle birlikte arkadaşlık yaparsa ve onlarla oturup kalkarsa, bu kendisine faydalı olur. Zira Yüce Allah, salih insanlara eşlik etmesinden dolayı o köpeğin varlığını bize haber verip, zikretmiştir. info

• دلت الآيات على مشروعية الوكالة، وعلى حسن السياسة والتلطف في التعامل مع الناس.
Ayetler, vekalet vermenin meşru oluşuna ve aynı zamanda insanlarla iyi ilişki kurup, onlara nazik davranmaya delalet eder. info