আল-কোৰআনুল কাৰীমৰ অৰ্থানুবাদ - তুৰ্কী অনুবাদ- ড. আলী ঔঝক আৰু এদল অনুবাদক গোষ্ঠী
Sûretu'l-Beled
1
:
90
لَآ أُقۡسِمُ بِهَٰذَا ٱلۡبَلَدِ
Bu beldeye yemin ederim ki,
التفاسير:
2
:
90
وَأَنتَ حِلُّۢ بِهَٰذَا ٱلۡبَلَدِ
Sen bu beldedesin, yemin ederim ki
التفاسير:
3
:
90
وَوَالِدٖ وَمَا وَلَدَ
babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki,
التفاسير:
4
:
90
لَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ فِي كَبَدٍ
biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık.
التفاسير:
5
:
90
أَيَحۡسَبُ أَن لَّن يَقۡدِرَ عَلَيۡهِ أَحَدٞ
İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
التفاسير:
6
:
90
يَقُولُ أَهۡلَكۡتُ مَالٗا لُّبَدًا
«Pek çok mal harcadım» diyor.
التفاسير:
7
:
90
أَيَحۡسَبُ أَن لَّمۡ يَرَهُۥٓ أَحَدٌ
Kimse onu görmedi mi sanıyor?
التفاسير:
8
:
90
أَلَمۡ نَجۡعَل لَّهُۥ عَيۡنَيۡنِ
Biz ona iki göz, vermedik mi?
التفاسير:
9
:
90
وَلِسَانٗا وَشَفَتَيۡنِ
Bir dil ve iki dudak vermedik mi?
التفاسير:
10
:
90
وَهَدَيۡنَٰهُ ٱلنَّجۡدَيۡنِ
Ona iki yolu (doğru ve eğriyi) göstermedik mi?
التفاسير:
11
:
90
فَلَا ٱقۡتَحَمَ ٱلۡعَقَبَةَ
Fakat o, sarp yokuşu aşamadı.
التفاسير:
12
:
90
وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا ٱلۡعَقَبَةُ
O sarp yokuş nedir bilir misin?
التفاسير:
13
:
90
فَكُّ رَقَبَةٍ
Köle âzat etmek
التفاسير:
14
:
90
أَوۡ إِطۡعَٰمٞ فِي يَوۡمٖ ذِي مَسۡغَبَةٖ
veya açlık gününde doyurmaktır.
التفاسير:
15
:
90
يَتِيمٗا ذَا مَقۡرَبَةٍ
Yakını olan bir yetimi
التفاسير:
16
:
90
أَوۡ مِسۡكِينٗا ذَا مَتۡرَبَةٖ
veya açaçık bir yoksulu.
التفاسير:
17
:
90
ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَتَوَاصَوۡاْ بِٱلصَّبۡرِ وَتَوَاصَوۡاْ بِٱلۡمَرۡحَمَةِ
Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmaktır.
التفاسير:
18
:
90
أُوْلَٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَيۡمَنَةِ
İşte bunlar sağdakilerdir.
التفاسير:
19
:
90
وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِنَا هُمۡ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَشۡـَٔمَةِ
Âyetlerimizi inkâr edenler ise işte onlar soldakilerdir.
التفاسير:
20
:
90
عَلَيۡهِمۡ نَارٞ مُّؤۡصَدَةُۢ
Cezaları, kapıları üzerlerine sımsıkı, kapatılmış bir ateştir.
التفاسير:
