আল-কোৰআনুল কাৰীমৰ অৰ্থানুবাদ - আল-মুখতাচাৰ ফী তাফছীৰিল কোৰআনিল কাৰীমৰ তুৰ্কী অনুবাদ

পৃষ্ঠা নং:close

external-link copy
18 : 17

مَّن كَانَ يُرِيدُ ٱلۡعَاجِلَةَ عَجَّلۡنَا لَهُۥ فِيهَا مَا نَشَآءُ لِمَن نُّرِيدُ ثُمَّ جَعَلۡنَا لَهُۥ جَهَنَّمَ يَصۡلَىٰهَا مَذۡمُومٗا مَّدۡحُورٗا

Kimin niyetinde yaptığı hayır işlerle ilgili olarak dünya varsa ve ahirete de iman etmeyip, önem vermiyorsa dünya hayatında onun istediklerini değil, bizim onun için dilediğimiz nimetleri ona çabucak veririz. Bunu dilediğimiz kimse için yaparız. Sonra da kıyamet gününde onun gireceği yer ateşinin sıcaklığından sıkıntı çekeceği Cehennem olur. Bu kimse dünyayı tercih edip, ahireti inkâr etmesinden dolayı yerilmiş ve Allah'ın rahmetinden kovulmuş olarak Cehennem'e girecektir. info
التفاسير:

external-link copy
19 : 17

وَمَنۡ أَرَادَ ٱلۡأٓخِرَةَ وَسَعَىٰ لَهَا سَعۡيَهَا وَهُوَ مُؤۡمِنٞ فَأُوْلَٰٓئِكَ كَانَ سَعۡيُهُم مَّشۡكُورٗا

Kim yapmış olduğu hayır amellerle ahireti kast edip riyadan, gösterişten uzak durursa ve o Allah'ın iman edilmesini farz kıldığı şeylere iman ederse işte onlar Müminlerin vasıflandıkları vasıflara haiz olanlardır. Çalışmaları Allah katında makbuldür ve Allah Teâlâ bu iyi amellerinin karşılığını onlara verecektir. info
التفاسير:

external-link copy
20 : 17

كُلّٗا نُّمِدُّ هَٰٓؤُلَآءِ وَهَٰٓؤُلَآءِ مِنۡ عَطَآءِ رَبِّكَۚ وَمَا كَانَ عَطَآءُ رَبِّكَ مَحۡظُورًا

-Ey Resul!- Facir olan ve salih olan her iki insan topluluğuna Rabbinin ihsanı olarak kesintisiz bir şekilde artırarak veririz. Rabbinin vermiş olduğu ihsan/rızık dünyada ne salihlerden ve ne de facirlerden hiçbirisine yasaklanmış değildir. info
التفاسير:

external-link copy
21 : 17

ٱنظُرۡ كَيۡفَ فَضَّلۡنَا بَعۡضَهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖۚ وَلَلۡأٓخِرَةُ أَكۡبَرُ دَرَجَٰتٖ وَأَكۡبَرُ تَفۡضِيلٗا

-Ey Resul!- Mümin olsun kâfir olsun, dünyada rızık ve makamlar vermede insanları birbirlerine nasıl üstün kıldığımızı iyice düşün. Oysa ahiret verilen nimetlerin dereceleri bakımından dünyadan daha büyük farklılıklara sahiptir ve daha üstündür. Müminler bunu (ahireti) elde etmek için daha hırslı/gayretli olmalıdırlar. info
التفاسير:

external-link copy
22 : 17

لَّا تَجۡعَلۡ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَتَقۡعُدَ مَذۡمُومٗا مَّخۡذُولٗا

-Ey kul!- Allah ile birlikte kendisine ibadet ettiğin bir başka ilah edinme. Yoksa Allah katında ve salih kulların nezdinde kınanmış, kötülenmiş, seni hiçbir övenin olmadığı, sana hiçbir yardım edenin olmadığı kendi başına terk edilmiş biri olursun. info
التفاسير:

external-link copy
23 : 17

۞ وَقَضَىٰ رَبُّكَ أَلَّا تَعۡبُدُوٓاْ إِلَّآ إِيَّاهُ وَبِٱلۡوَٰلِدَيۡنِ إِحۡسَٰنًاۚ إِمَّا يَبۡلُغَنَّ عِندَكَ ٱلۡكِبَرَ أَحَدُهُمَآ أَوۡ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُل لَّهُمَآ أُفّٖ وَلَا تَنۡهَرۡهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوۡلٗا كَرِيمٗا

-Ey kul!- Rabbin, kendisinden başkasına ibadet edilmemesini, anne ve babaya özellikle de yaşlandıkları zaman iyilik etmeni emretti. Eğer onlardan biri yahut her ikisi de senin yanında ihtiyarlığa erişirlerse onlardan usandığını ve bıktığını gösteren "Öf" sözüyle dahi onları azarlama ve onlara kaba söz söyleme. Onlara hoşlanacakları yumuşak, güzel ve edep içeren söz söyle. info
التفاسير:

external-link copy
24 : 17

وَٱخۡفِضۡ لَهُمَا جَنَاحَ ٱلذُّلِّ مِنَ ٱلرَّحۡمَةِ وَقُل رَّبِّ ٱرۡحَمۡهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرٗا

Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine merhametten ileri gelen tevazu kanadını indir ve şöyle de: "Ey Rabbim! Küçüklüğümde onlar bana bakıp terbiye ettikleri gibi, şimdi sen de onlara merhamet et." info
التفاسير:

external-link copy
25 : 17

رَّبُّكُمۡ أَعۡلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمۡۚ إِن تَكُونُواْ صَٰلِحِينَ فَإِنَّهُۥ كَانَ لِلۡأَوَّٰبِينَ غَفُورٗا

-Ey insanlar!- Rabbiniz kendisine yaptığınız ibadette, iyi amellerde ve anne babaya yapılan iyilikte kalplerinizdeki ihlasınızı çok iyi bilir. Eğer yapmış olduğunuz ibadetlerinizde, anne babanıza ve başkalarına karşı yapmış olduğunuz muamelelerinizdeki niyetiniz salih olursa, şüphesiz Allah -Subhânehu ve Teâlâ- önceden yapmış olduğu günahlarından dönüp tövbe edenleri bağışlar. Kim Rabbine veya anne babasına itaatinde önceden yapmış olduğu taksirinden dolayı tövbe ederse Yüce Allah onu bağışlar. info
التفاسير:

external-link copy
26 : 17

وَءَاتِ ذَا ٱلۡقُرۡبَىٰ حَقَّهُۥ وَٱلۡمِسۡكِينَ وَٱبۡنَ ٱلسَّبِيلِ وَلَا تُبَذِّرۡ تَبۡذِيرًا

-Ey Mümin!- Akrabalık bağı olana, ihtiyaç sahibi fakire ve yolda kalmışa hakkını ver. Malını (Allah'a) isyan edilen bir yolda harcama veya israf ederek gereksiz yere saçıp savurma. info
التفاسير:

external-link copy
27 : 17

إِنَّ ٱلۡمُبَذِّرِينَ كَانُوٓاْ إِخۡوَٰنَ ٱلشَّيَٰطِينِۖ وَكَانَ ٱلشَّيۡطَٰنُ لِرَبِّهِۦ كَفُورٗا

Şüphesiz mallarını masiyet yollarında harcayanlar ve infakta israf edenler, şeytanların kardeşleridirler. Şeytanların israf ve savurganlık yapmaları için onlara olan emirlerine itaat ederler. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. Ancak içinde isyan ve günah olan şeyi yapar ve Rabbini öfkelendirip gazaplandıran şeyi emreder. info
التفاسير:
এই পৃষ্ঠাৰ আয়াতসমূহৰ পৰা সংগৃহীত কিছুমান উপকাৰী তথ্য:
• ينبغي للإنسان أن يفعل ما يقدر عليه من الخير وينوي فعل ما لم يقدر عليه؛ ليُثاب على ذلك.
İnsanın gücünün yettiği hayrı yapması, gücünün yetmediğinin sevabına nail olmak için onu yapmaya niyet etmesi gerekir. info

• أن النعم في الدنيا لا ينبغي أن يُسْتَدل بها على رضا الله تعالى؛ لأنها قد تحصل لغير المؤمن، وتكون عاقبته المصير إلى عذاب الله.
İnsana dünyada verilen nimetler, Allah Teâlâ'nın o kimseden razı olduğuna delil olarak getirilmez. Çünkü nimetleri Mümin olmayan kimseler de elde edebilir ve dünya nimetleri verilen kimsenin akıbeti Allah'ın azabıyla nihayet bulabilir. info

• الإحسان إلى الوالدين فرض لازم واجب، وقد قرن الله شكرهما بشكره لعظيم فضلهما.
Ana-babaya yapılan iyilik sürekli yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Onların faziletlerinin büyüklüğünden Allah -Subhânehu ve Teâlâ- ana-babaya yapılan minnettarlığı kendisine yapılan şükür/tazim ile ilişkilendirmiştir. info

• يحرّم الإسلام التبذير، والتبذير إنفاق المال في غير حقه.
İslam savurganlığı haram kılmıştır. Savurganlık malı uygun olmayan yerlerde harcamaktır. info