আল-কোৰআনুল কাৰীমৰ অৰ্থানুবাদ - আল-মুখতাচাৰ ফী তাফছীৰিল কোৰআনিল কাৰীমৰ তুৰ্কী অনুবাদ

পৃষ্ঠা নং:close

external-link copy
98 : 11

يَقۡدُمُ قَوۡمَهُۥ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ فَأَوۡرَدَهُمُ ٱلنَّارَۖ وَبِئۡسَ ٱلۡوِرۡدُ ٱلۡمَوۡرُودُ

Firavun, kıyamet günü ateşe girene kadar kavmine öncülük eder. Onları götürdüğü yer, ne kötü bir yerdir. info
التفاسير:

external-link copy
99 : 11

وَأُتۡبِعُواْ فِي هَٰذِهِۦ لَعۡنَةٗ وَيَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۚ بِئۡسَ ٱلرِّفۡدُ ٱلۡمَرۡفُودُ

Boğulma ile kendilerine isabet eden helakla birlikte Allah Teâlâ bu dünya hayatında onlara lanet etmiş ve peşinden de rahmetinden kovup uzaklaştırmıştır. Kıyamet gününde de Yüce Allah onları (rahmetinden) kovup uzaklaştıracaktır. Onlar hakkında hem dünyada ve hem de ahirette peş peşe verilen bu lanetler ve azap ile gerçekleşen şey ne kötüdür. info
التفاسير:

external-link copy
100 : 11

ذَٰلِكَ مِنۡ أَنۢبَآءِ ٱلۡقُرَىٰ نَقُصُّهُۥ عَلَيۡكَۖ مِنۡهَا قَآئِمٞ وَحَصِيدٞ

-Ey Peygamber!- Bu surede sana haber verdiklerimiz (halkı helak olmuş) memleketlerin bazı haberleridir. Biz onu sana anlatmaktayız. Bu beldelerden bugüne kadar izleri kalan da vardır, izleri silinip de onların eseri kalmayanlar da vardır. info
التفاسير:

external-link copy
101 : 11

وَمَا ظَلَمۡنَٰهُمۡ وَلَٰكِن ظَلَمُوٓاْ أَنفُسَهُمۡۖ فَمَآ أَغۡنَتۡ عَنۡهُمۡ ءَالِهَتُهُمُ ٱلَّتِي يَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مِن شَيۡءٖ لَّمَّا جَآءَ أَمۡرُ رَبِّكَۖ وَمَا زَادُوهُمۡ غَيۡرَ تَتۡبِيبٖ

Onların üzerine göndermiş olduğumuz helak ile zulmetmedik. Fakat onlar, Allah Teâlâ'yı inkâr etmek sureti ile kendilerini helaka götürecek şeylere sürükleyerek kendi nefislerine zulmettiler. -Ey Resul!- Allah’ın dışında dua edip, yalvardıkları ilahları onların helak olmaları için Rabbinin emri olan azap indiğinde azabı onlardan uzaklaştıramadılar. İlahları, onların hüsranından ve helakından başka bir şey arttırmadı. info
التفاسير:

external-link copy
102 : 11

وَكَذَٰلِكَ أَخۡذُ رَبِّكَ إِذَآ أَخَذَ ٱلۡقُرَىٰ وَهِيَ ظَٰلِمَةٌۚ إِنَّ أَخۡذَهُۥٓ أَلِيمٞ شَدِيدٌ

Allah Teâlâ'nın (gönderdiği peygamberlerini) yalanlayan kasabaları her zaman ve mekânda yakalayıp yok etmesi böyledir. Şüphesiz O’nun (halkı) zalim olan kasabaları yakalaması acı vericidir ve şiddetlidir. info
التفاسير:

external-link copy
103 : 11

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّمَنۡ خَافَ عَذَابَ ٱلۡأٓخِرَةِۚ ذَٰلِكَ يَوۡمٞ مَّجۡمُوعٞ لَّهُ ٱلنَّاسُ وَذَٰلِكَ يَوۡمٞ مَّشۡهُودٞ

Allah Teâlâ'nın, halkı zalim olan kasabaları azabı ile kuvvetli bir şekilde yakalamasında kıyamet gününün azabından korkan kimseler için bir ibret ve öğüt vardır. O gün, Yüce Allah'ın insanları hesaba çekmek için topladığı gündür. O gün, mahşer ehlinin şahitlik edeceği şahit olunan bir gündür. info
التفاسير:

external-link copy
104 : 11

وَمَا نُؤَخِّرُهُۥٓ إِلَّا لِأَجَلٖ مَّعۡدُودٖ

Biz şahit olunan o günü sadece sayısı bilinen bir süreye kadar erteleriz. info
التفاسير:

external-link copy
105 : 11

يَوۡمَ يَأۡتِ لَا تَكَلَّمُ نَفۡسٌ إِلَّا بِإِذۡنِهِۦۚ فَمِنۡهُمۡ شَقِيّٞ وَسَعِيدٞ

O gün geldiğinde Allah'ın izni olmadan hiç kimse bir delil yahut bir şefaat için konuşamaz. Orada insanlar iki türdür: cehenneme girecek olan bedbahtlar ve cennete girecek olan mutlu kimselerdir. info
التفاسير:

external-link copy
106 : 11

فَأَمَّا ٱلَّذِينَ شَقُواْ فَفِي ٱلنَّارِ لَهُمۡ فِيهَا زَفِيرٞ وَشَهِيقٌ

Bedbaht olanlar ise küfürleri ve amellerinin bozukluğu sebebi ile cehenneme gireceklerdir. Ateşin alevinin şiddetinden onların sesleri ve nefesleri yükselir. info
التفاسير:

external-link copy
107 : 11

خَٰلِدِينَ فِيهَا مَا دَامَتِ ٱلسَّمَٰوَٰتُ وَٱلۡأَرۡضُ إِلَّا مَا شَآءَ رَبُّكَۚ إِنَّ رَبَّكَ فَعَّالٞ لِّمَا يُرِيدُ

(Kâfirler) Orada ebedî olarak kalıcıdırlar. Hak ettikleri azabı çektikten sonra Rabbinin dilemesi ile cehennemden çıkan tevhit ehli kimselerden günahkâr olanları hariç, onlar (kâfirler) gökler ve yer durdukça ateşten çıkamayacaklardır. -Ey Peygamber!- Muhakkak ki senin Rabbin, dilediği şeyi hakkıyla yapandır ve O'nu, Allah -Subhânehu ve Teâlâ-'yı bir şey yapmaya zorlayacak da yoktur. info
التفاسير:

external-link copy
108 : 11

۞ وَأَمَّا ٱلَّذِينَ سُعِدُواْ فَفِي ٱلۡجَنَّةِ خَٰلِدِينَ فِيهَا مَا دَامَتِ ٱلسَّمَٰوَٰتُ وَٱلۡأَرۡضُ إِلَّا مَا شَآءَ رَبُّكَۖ عَطَآءً غَيۡرَ مَجۡذُوذٖ

İmanları ve salih amelleri sebebi ile Allah tarafından daha önce bahtiyar kimselerden kılınanlara gelince, onlar; Yüce Allah'ın günahkâr olan Müminlerden ateşe sokmayı dilediği kimseler hariç, gökler ve yer durdukça cennette ebedî olarak kalacaklardır. Şüphesiz, cennet ehli için Allah'ın nimetleri kesilmeden devam eder. info
التفاسير:
এই পৃষ্ঠাৰ আয়াতসমূহৰ পৰা সংগৃহীত কিছুমান উপকাৰী তথ্য:
• التحذير من اتّباع رؤساء الشر والفساد، وبيان شؤم اتباعهم في الدارين.
Kötülükte ve bozgunculukta öncülük eden kimselere tabi olmaktan sakındırılmış, dünya ve ahirette bu kimselere tabi olan kimselerin varacağı kötü sonuç beyan edilmiştir. info

• تنزه الله تعالى عن الظلم في إهلاك أهل الشرك والمعاصي.
Allah Teâlâ, şirk ehli ve günahkâr kimseleri helak ettiğinde onlara zulmetmiş değildir. info

• لا تنفع آلهة المشركين عابديها يوم القيامة، ولا تدفع عنهم العذاب.
Müşriklerin, kendilerine ibadet ettikleri ilahları kıyamet günü onlara bir fayda veremeyecekler ve onlardan azabı savamayacaklardır. info

• انقسام الناس يوم القيامة إلى: سعيد خالد في الجنان، وشقي خالد في النيران.
İnsanlar, kıyamet günü cennetlerde ebedî olarak kalacak olan bahtiyar insanlar ve cehennemde ebedî olarak kalacak bedbaht insanlar olarak iki kısma ayrılırlar. info