আল-কোৰআনুল কাৰীমৰ অৰ্থানুবাদ - আল-মুখতাচাৰ ফী তাফছীৰিল কোৰআনিল কাৰীমৰ তুৰ্কী অনুবাদ

পৃষ্ঠা নং:close

external-link copy
43 : 10

وَمِنۡهُم مَّن يَنظُرُ إِلَيۡكَۚ أَفَأَنتَ تَهۡدِي ٱلۡعُمۡيَ وَلَوۡ كَانُواْ لَا يُبۡصِرُونَ

-Ey Peygamber!- Müşriklerden bakışları ile basiretsizce sana bakanlar vardır. Gözleri/bakışları kendilerinden alınmış olanlara sen gösterebilir misin? Muhakkak ki sen buna güç yettiremezsin ve aynı şekilde basiretini kaybetmiş olan kimseye de hidayet edemezsin. info
التفاسير:

external-link copy
44 : 10

إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَظۡلِمُ ٱلنَّاسَ شَيۡـٔٗا وَلَٰكِنَّ ٱلنَّاسَ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ

Muhakkak ki Allah, kullarına zulmetmekten münezzehtir. O, kullarına zerre (karınca yavrusu) kadar dahi zulmetmez. Fakat onlar, batılda ısrar etmek, büyüklenmek ve inat sebebiyle kendilerini helaka götüren yerlere götürerek kendilerine zulmederler. info
التفاسير:

external-link copy
45 : 10

وَيَوۡمَ يَحۡشُرُهُمۡ كَأَن لَّمۡ يَلۡبَثُوٓاْ إِلَّا سَاعَةٗ مِّنَ ٱلنَّهَارِ يَتَعَارَفُونَ بَيۡنَهُمۡۚ قَدۡ خَسِرَ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِلِقَآءِ ٱللَّهِ وَمَا كَانُواْ مُهۡتَدِينَ

Yüce Allah, kıyamet günü insanları topladığında onlar, dünya ve berzah hayatlarında gündüzden belirli bir vakit kalmış gibi olacaklardır. Daha fazla değil. O gün orada birbirlerini tanırlar. Sonra kıyamet gününün şiddetinden ve zorluğundan dolayı birbirlerini tanımaları kesiliverir. Kıyamet günü Rableri ile karşılaşmayı yalanlayanlar hüsrana uğramışlardır. Dünyada iken yeniden dirilmeye iman edenlerden olsalardı hüsrandan kurtulacaklardı. info
التفاسير:

external-link copy
46 : 10

وَإِمَّا نُرِيَنَّكَ بَعۡضَ ٱلَّذِي نَعِدُهُمۡ أَوۡ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِلَيۡنَا مَرۡجِعُهُمۡ ثُمَّ ٱللَّهُ شَهِيدٌ عَلَىٰ مَا يَفۡعَلُونَ

-Ey Peygamber!- Ya senin vefatından önce onlara vadetmiş olduğumuz azabın bir kısmını gösteririz ya da seni bundan önce vefat ettiririz. Her iki durumda da kıyamet günü onların dönüşü bizedir. Sonra Allah, onların yapmakta oldukları şeylerden haberdardır. Onların yaptıklarından hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Yüce Allah, amellerinin karşılığını onlara verecektir. info
التفاسير:

external-link copy
47 : 10

وَلِكُلِّ أُمَّةٖ رَّسُولٞۖ فَإِذَا جَآءَ رَسُولُهُمۡ قُضِيَ بَيۡنَهُم بِٱلۡقِسۡطِ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ

Geçmiş her ümmetin kendilerine gönderilmiş olan bir peygamberi vardır. Kendilerine tebliğ olunması istenen şey onlara ulaşıp da onu yalanladıklarında peygamber ve o peygamberin gönderildiği ümmet arasında adaletle hükmedilir. Allah, o peygamberi fazlı ile kurtarır ve onları da adil bir şekilde helak eder. Amellerinin karşılığının verilmesi hususunda onlara hiçbir şekilde zulmedilmez. info
التفاسير:

external-link copy
48 : 10

وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Ve işte o meydan okuyan inatçı kâfirler şöyle derler: "Eğer iddianızda doğru kimseler iseniz bize vadettiğiniz o azap ne zamandır?" info
التفاسير:

external-link copy
49 : 10

قُل لَّآ أَمۡلِكُ لِنَفۡسِي ضَرّٗا وَلَا نَفۡعًا إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُۗ لِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٌۚ إِذَا جَآءَ أَجَلُهُمۡ فَلَا يَسۡتَـٔۡخِرُونَ سَاعَةٗ وَلَا يَسۡتَقۡدِمُونَ

-Ey Peygamber!- Onlara de ki: Ben, Allah'ın dilemesi dışında kendi nefsimden bir zararı savmaya veya kendi nefsime bir fayda vermeye sahip değilken nasıl olur da bir başkasından bir zararı savabilir yahut ona bir fayda verebilirim? Ve ben, bunların gaybını nasıl bilebilirim? Ümmetlerden, Allah'ın kendilerini helak etmek ile tehdit ettiği her ümmetin helak edilmeleri için kendilerine belirlenmiş olan bir zaman vardır. Bunun ne zaman olacağını sadece Allah bilir. Onların helak edilecekleri o vakit (ecel) geldiğinde ise artık o (helak) ne bir saat geri kalır, ne de ileri gider. info
التفاسير:

external-link copy
50 : 10

قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ إِنۡ أَتَىٰكُمۡ عَذَابُهُۥ بَيَٰتًا أَوۡ نَهَارٗا مَّاذَا يَسۡتَعۡجِلُ مِنۡهُ ٱلۡمُجۡرِمُونَ

-Ey Peygamber!- Azabın gelmesi hususunda acele edenlere de ki: Allah'ın azabı size, gecenin yahut gündüzün herhangi bir vaktinde gelecek olsa bu azaptan hangisini istemekte acele ettiğinizi bana haber verin? info
التفاسير:

external-link copy
51 : 10

أَثُمَّ إِذَا مَا وَقَعَ ءَامَنتُم بِهِۦٓۚ ءَآلۡـَٰٔنَ وَقَدۡ كُنتُم بِهِۦ تَسۡتَعۡجِلُونَ

Size vadedilen o azap geldikten sonra, daha önce iman etmemiş iken, iman etmenin hiçbir kimseye fayda vermediği bu zamanda mı iman ediyorsunuz? Yani şimdi mi iman etmek aklınıza geldi? Oysa sizler, yalanlamak suretiyle o azabın çabucak gelmesini istiyordunuz. info
التفاسير:

external-link copy
52 : 10

ثُمَّ قِيلَ لِلَّذِينَ ظَلَمُواْ ذُوقُواْ عَذَابَ ٱلۡخُلۡدِ هَلۡ تُجۡزَوۡنَ إِلَّا بِمَا كُنتُمۡ تَكۡسِبُونَ

Onlar azaba sokulduktan sonra oradan çıkmayı isterler. Bunun üzerine onlara şöyle denir: Ahirette devamlı olan azabı tadın. Küfür ve masiyet olarak yapmış olduğunuzdan başka bir karşılık bulamayacaksınız? info
التفاسير:

external-link copy
53 : 10

۞ وَيَسۡتَنۢبِـُٔونَكَ أَحَقٌّ هُوَۖ قُلۡ إِي وَرَبِّيٓ إِنَّهُۥ لَحَقّٞۖ وَمَآ أَنتُم بِمُعۡجِزِينَ

-Ey Peygamber!- Müşrikler soruyorlar: "Bizim kendisi ile vadolunduğumuz bu azap gerçek mi?" Onlara de ki: "Evet! Muhakkak ki -Allah'a yemin olsun ki- bu, haktır ve sizler bu azaptan kurtulacak değilsiniz!" info
التفاسير:
এই পৃষ্ঠাৰ আয়াতসমূহৰ পৰা সংগৃহীত কিছুমান উপকাৰী তথ্য:
• الإنسان هو الذي يورد نفسه موارد الهلاك، فالله مُنَزَّه عن الظلم.
Kendisini helak olmaya götüren bizzat insanın kendisidir. Yüce Allah, zulmetmekten beridir, münezzehtir. info

• مهمة الرسول هي التبليغ للمرسل إليهم، والله يتولى حسابهم وعقابهم بحكمته، فقد يعجله في حياة الرسول أو يؤخره بعد وفاته.
Peygamberin görevi tebliğ etmektir. Peygamberlerin gönderildiği kimselerin hesap ve cezalarını ise hikmeti ile takdir edecek olan Allah'tır. Ya onların cezalarını peygamber hayatta iken verir ya da peygamberin vefatından sonraya erteler. info

• النفع والضر بيد الله عز وجل، فلا أحد من الخلق يملك لنفسه أو لغيره ضرًّا ولا نفعًا.
Fayda ve zarar Allah -Azze ve Celle-'nin elindedir. Yaratılmışlardan hiç kimse ne kendi nefsi için ne de başkaları için bir zarar ve fayda vermeye sahip değildir. info

• لا ينفع الإيمان صاحبه عند معاينة الموت.
Ölümü anında iman eden kimseye imanı fayda vermez. info