ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫

ߞߐߜߍ ߝߙߍߕߍ:close

external-link copy
15 : 16

وَأَلۡقَىٰ فِي ٱلۡأَرۡضِ رَوَٰسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمۡ وَأَنۡهَٰرٗا وَسُبُلٗا لَّعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ

Yeryüzü hareket edip kaymasın diye onu sabit kılması için üzerine dağlar kondurdu. İçmenizi, hayvanlarınızı ve ekinlerinizi sulamanız için üzerine nehirler akıttı. Kaybolmadan yürümeniz ve arzu ettiğiniz yere ulaşmanız için de yollar yarattı. info
التفاسير:

external-link copy
16 : 16

وَعَلَٰمَٰتٖۚ وَبِٱلنَّجۡمِ هُمۡ يَهۡتَدُونَ

Ve sizlere, gündüzleri yaptığınız yolculuklarda yolunuzu bulmanız için yeryüzünde görünen alametler ve geceleri yolunuzu bulmanız için de gökyüzünde yıldızlar yarattı. info
التفاسير:

external-link copy
17 : 16

أَفَمَن يَخۡلُقُ كَمَن لَّا يَخۡلُقُۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ

Şu halde bunları ve daha başka şeyleri yaratan, hiçbir şey yaratmayan kimse gibi olur mu? Her şeyi yaratan Allah’ın azametini aklınıza getirmez misiniz? O'nu ibadetlerinizde birleyin ve O'na, hiç bir şey yaratmayan şeyleri ortak koşmayın. info
التفاسير:

external-link copy
18 : 16

وَإِن تَعُدُّواْ نِعۡمَةَ ٱللَّهِ لَا تُحۡصُوهَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَغَفُورٞ رَّحِيمٞ

-Ey İnsanlar!- Eğer Allah’ın sizleri nimetlendirdiği çok sayıdaki nimetlerini saymaya ve tespit etmeye kalksanız, çok fazla ve çeşitli olmaları sebebiyle bunu yapamazsınız. Şüphesiz Allah, bunlara şükretmekten gafil olduğunuz halde sizleri cezalandırmaması sebebiyle çok bağışlayıcı ve işlediğiniz günahlar ve şükretmekte gösterdiğiniz eksikliklere karşılık sizlerden bu nimetleri kesmemesiyle de çok merhametlidir. info
التفاسير:

external-link copy
19 : 16

وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ مَا تُسِرُّونَ وَمَا تُعۡلِنُونَ

-Ey Allah’ın Kulları!- Allah sizin yaptığınız amellerinizden gizlediklerinizi de, açığa vurduğunuz amellerinizi de bilir. Bunlardan hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Buna göre size karşılığınızı verecektir. info
التفاسير:

external-link copy
20 : 16

وَٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ لَا يَخۡلُقُونَ شَيۡـٔٗا وَهُمۡ يُخۡلَقُونَ

Müşriklerin, Allah’ın dışında ibadet ettikleri ilahlar, küçük olsa bile hiçbir şey yaratamazlar. Allah ile birlikte ibadet edenler bu ilahları kendileri yapmışlardır. Öyleyse nasıl olur da kendi elleriyle yaptıkları putlara, Allah’ı bırakıp da ibadet ederler? info
التفاسير:

external-link copy
21 : 16

أَمۡوَٰتٌ غَيۡرُ أَحۡيَآءٖۖ وَمَا يَشۡعُرُونَ أَيَّانَ يُبۡعَثُونَ

Putlara tapanlar o putları kendi elleriyle yapmışlardır. Bu putlar ne canlıdırlar ve ne de ilim sahibidirler. Putlar, kıyamet günü onlara ibadet edenlerle birlikte cehennem ateşine atılmak için ne zaman diriltilecekler onu da bilmezler. info
التفاسير:

external-link copy
22 : 16

إِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۚ فَٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ قُلُوبُهُم مُّنكِرَةٞ وَهُم مُّسۡتَكۡبِرُونَ

Sizlerin gerçek mabudu hiçbir ortağı olmayan, tek hak mabut olan Allah’tır. Yaptıklarının karşılığını görmek için tekrardan diriltileceklerine iman etmeyenlerin kalpleri Allah’ın birliğini inkâr ederler. Bunun sebebi kalplerinde bir korku olmamasıdır. O kalpler, hesaba çekileceklerine ve ceza göreceklerine iman etmezler. Onlar kibirlidirler, hakkı kabul etmezler ve ona boyun eğmezler. info
التفاسير:

external-link copy
23 : 16

لَا جَرَمَ أَنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعۡلِنُونَۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلۡمُسۡتَكۡبِرِينَ

Muhakkak Allah, onların gizledikleri ve açıkça yaptıkları amellerini hakkıyla bilir. Ona hiçbir şey gizli kalmaz. Onlara yaptıklarının karşılıklarını verecektir. Şüphesiz Allah, kendisine ibadet etmeyerek büyüklenenleri ve kendisine boyun eğmeyenleri sevmez. Bilakis onlardan çok aşırı nefret eder. info
التفاسير:

external-link copy
24 : 16

وَإِذَا قِيلَ لَهُم مَّاذَآ أَنزَلَ رَبُّكُمۡ قَالُوٓاْ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ

Yüce yaratıcının birliğini ve yeniden dirilişi inkâr eden bu kimselere: "Allah, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e ne indirdi?” diye sorulduğunda, "Ona hiçbir şey indirmedi. Hiç kuşkusuz o, kendinden öncekilerin kıssa ve uydurmalarından getirdi.'' diyerek cevap verirler. info
التفاسير:

external-link copy
25 : 16

لِيَحۡمِلُوٓاْ أَوۡزَارَهُمۡ كَامِلَةٗ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَمِنۡ أَوۡزَارِ ٱلَّذِينَ يُضِلُّونَهُم بِغَيۡرِ عِلۡمٍۗ أَلَا سَآءَ مَا يَزِرُونَ

Böylece kendi günahlarını eksiksiz olarak yüklenecekleri gibi, cehalet ve geleneklerine dayanarak İslam'dan saptırdıkları kimselerin günahlarının bir kısmını da taşıyacaklardır. Kendi günahları dışında, onlara uyanların günahlarını taşımaları ne kadar da kötüdür. info
التفاسير:

external-link copy
26 : 16

قَدۡ مَكَرَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ فَأَتَى ٱللَّهُ بُنۡيَٰنَهُم مِّنَ ٱلۡقَوَاعِدِ فَخَرَّ عَلَيۡهِمُ ٱلسَّقۡفُ مِن فَوۡقِهِمۡ وَأَتَىٰهُمُ ٱلۡعَذَابُ مِنۡ حَيۡثُ لَا يَشۡعُرُونَ

Bunlardan önceki kâfirler de peygamberlerine kurdukları tuzaklarla gelmişlerdi. Allah, onların binalarını temellerinden yıktı. Böylece çatıları da onların üzerlerine çöküverdi. Cezaları olan azap onlara hiç hesap etmedikleri bir yerden gelmişti. Onlar, binalarının kendilerini koruyacağını zannediyorlardı. Oysa binalarıyla beraber helak oldular. info
التفاسير:
ߟߝߊߙߌ ߟߎ߫ ߢߊ߬ߕߣߐ ߘߏ߫ ߞߐߜߍ ߣߌ߲߬ ߞߊ߲߬:
• في الآيات من أصناف نعم الله على العباد شيء عظيم، مجمل ومفصل، يدعو الله به العباد إلى القيام بشكره وذكره ودعائه.
Ayetlerde Allah’ın kullarına bahşettiği nimetlerin türleri zikredilmiştir ki bunlar çok büyük şeylerdir. Genel ve ayrıntılı olarak zikredilmiştir. Allah, kullarını bu nimetlere karşılık kendisine şükretmeye, zikretmeye ve dua etmeye/ibadete çağırmaktadır. info

• طبيعة الإنسان الظلم والتجرُّؤ على المعاصي والتقصير في حقوق ربه، كَفَّار لنعم الله، لا يشكرها ولا يعترف بها إلا من هداه الله.
İnsan tabiatı gereği haksızlık ve günah işlemeye çok cesaretli, Rabbinin haklarını yerine getirmede ise çok gevşektir. Allah’ın nimetlerine nankörlük ederek şükretmez. Sadece Yüce Allah’ın hidayet ettiği kimseler bu nimetleri tanıyıp, bilirler. info

• مساواة المُضِلِّ للضال في جريمة الضلال؛ إذ لولا إضلاله إياه لاهتدى بنظره أو بسؤال الناصحين.
Dalalet hakkında , sapan da, saptıran da eşittir. Çünkü o, bir kimseyi saptırmamış olsaydı, o kimse düşünerek veya nasihat edenlere sorarak doğru yolu bulurdu. info

• أَخْذ الله للمجرمين فجأة أشد نكاية؛ لما يصحبه من الرعب الشديد، بخلاف الشيء الوارد تدريجيًّا.
Yüce Allah, günahkâr kimselere çok şiddetli olarak aniden azap indirir. Bu şekilde son derece korku içinde olurlar. İnsanlara yavaş yavaş gelen azap ise böyle değildir. info